İngiltere’nin saygın gazetelerinden Financial Times, Türkiye’de geçen hafta yapılan yerel seçimler sonrasında bir başyazı yayınladı.
31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde CHP’nin birinci parti konumuna gelmesi ve AKP’nin İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarını geri alamayarak birçok kenti kaybetmesinin uluslararası kamuoyunda yankıları devam ediyor…
İngiltere’nin saygın gazetelerinden Financial Times da bugün bir başyazı yayınladı. Gazetenin yayın kurulunun imzasının yer aldığı makalede, “Türkiye’de muhalefetin çarpıcı dönüşü” başlığı kullanılırken, “Cumhurbaşkanı Erdoğan popülist politikalara dönmeye ve rakiplerini boğmaya direnmeli” ifadesine yer verildi.
Makalede, “Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu Türkiye’de yapılan yerel seçimlerin ardından alışılmışın dışında sönük bir görüntü çizdi. Yirmi yılı aşkın bir süredir ülkenin üzerinde yükselen Türkiye Cumhurbaşkanı, zafer kutlama konuşmalarına alışkındı. Ancak geçen hafta Ankara’da destekçilerine hitap ederken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 2002’de iktidara gelmesinden bu yana en kötü yenilgisini aldığını kabul etmek zorunda kaldı. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oyların yüzde 38’ini alırken, AKP’ye verilen destek yüzde 35’e düştü. CHP sadece Türkiye’nin kilit şehirleri olan İstanbul ve Ankara’nın belediye başkanlıklarını korumakla kalmadı, aynı zamanda AKP’nin kalbi olan Anadolu’daki kasaba ve şehirlerde de kazandı” denildi.
Son dönemde birçok ülkede baskıcı rejimlerin güçlendiğine dikkat çekilirken, “Diktatörlerin yükselişe geçtiği bir dönemde, bu seçim liberal olmayan demokrasilerde bile seçimlerin önemine dair sağlıklı bir örnek teşkil etti. Daha da önemlisi, Erdoğan sonuçlara büyük ölçüde saygı duydu. 2019 yılında CHP’li Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandığında partisi yeniden oylama çağrısında bulunmuştu. Erdoğan yıllardır Türkiye’yi giderek daha otokratik bir yola soktu, devlet kurumlarının bağımsızlığını yok etti ve muhalefete karşı giderek daha tahammülsüz hale geldi. Türkiye’de oy verme nispeten serbest, ancak kesinlikle eşit olmayan bir oyun alanında gerçekleşiyor” ifadesi kullanıldı.
“ERDOĞAN İÇİN UYANIŞ ÇAĞRISI NİTELİĞİNDE”
Geçen yıl yapılan genel seçimlerde Erdoğan’ın ekonomik krize rağmen altılı masayı devirdiğine dikkat çekilirken, “Ancak yerel seçimler, milyonlarca Türk’ün sandığın gücüne olan inancını koruduğunu ve cumhurbaşkanı ile AKP’nin yönetiminden duydukları hoşnutsuzluğu dile getirmek için sandığı kullanmaya istekli olduklarını kanıtladı. Bu, güç dengesinde dramatik bir değişim olduğu anlamına gelmiyor. Erdoğan, 2017’de tartışmalı bir anayasa referandumuyla parlamenter sistemin yerine icracı bir cumhurbaşkanlığı getirdikten sonra devletin neredeyse tüm kollarını kontrol ediyor. Ancak bu durum Cumhurbaşkanı için bir uyanış çağrısı niteliğinde” yorumu yapıldı.
Erdoğan’ın geçen yıl yapılan seçimlerden sonra ekonomiden sorumlu ekibi değiştirdiği hatırlatılırken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yönetiminde Türkiye’nin daha ortodoks bir yola geri döndüğü de belirtildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankar Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında davalar olduğunun belirtildiği makalede, İmamoğlu’nun Erdoğan’a meydan okuyabilecek en güvenilir muhalefet figürü olduğu da belirtildi. İmamoğlu için, “Karizmatik bir lider olan ve Türkiye’deki toplumsal bölünmeler arasında köprü kurma becerisini gösteren” yorumu yapıldı.
Başyazı, “Muhalefet için de çıkarılacak dersler var. Geçtiğimiz Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı oylamasından önce, CHP’nin Erdoğan’a meydan okumak için yanlış adayı seçtiğine inanan pek çok kişi vardı. Parti İmamoğlu’nu seçmek yerine o zamanki lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçti. Geçen hafta sonu alınan sonuçlardan sonra muhalefet destekçileri “ya İmamoğlu aday olsaydı?” diye düşünüyor olmalı” ifadesiyle sona erdi.