CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmasında İzmir’in sorunlarına değindi ve Bakan Murat Kurum’un büyükşehir belediye başkanını eleştirmesine sert tepki gösterdi.
CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmasında İzmir’in sorunlarına değindi ve Bakan Murat Kurum’un büyükşehir belediye başkanını eleştirmesine sert tepki gösterdi.
Konuşmasına başlarken bakanlığa ilgili alanlardaki icraatları ve projeleriyle ilgili sorular sormayı planladığını söyleyen Türeli; “Aslında başka bir konuşma yapmayı planlamıştım; çevre, yeşil dönüşüm, kentleşme, doğal afetlerle mücadele gibi alanlarda neler yapılıyor, neler yapılmalı; kalkınma planı çerçevesinde, programlar çerçevesinde mevcut olarak yapılması planlananlar neler, eksikler neler, onları söyleyecektim ama bu İzmir Körfezi tartışması konuşacağımız birçok şeyi erteledi.” dedi.
CİDDİ BİR KİRLİLİK VAR
Türkiye’de ciddi bir çevre kirliliği olduğunu belirten Türeli; “Tabii, çevre ve kentleşme konusu, bu, kirlilik konusu önemli ama şunu bilmek lazım: Türkiye’nin hemen bütün nehirlerinde, göllerinde, derelerinde, denizlerinde kirlilik sorunu var. Hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşme, rant odaklı imar politikaları, imar afları, doğayı tahrip eden madencilik faaliyetleri sadece denizlerimizi de değil tatlı su kaynaklarını, topraklarımızı ve soluduğumuz havayı kirletiyor; çok ciddi bir kirlilik var ortada, sadece münferit olaylar yok. Bugün Türkiye’de, hele bu körfez gibi yapılarda kirli olmayan bir tane yer gösterin bana.” İfadelerini kullandı.
KOORDİNASYON SAĞLAMAK BAKANLIĞIN GÖREVİ
Merkezi ve yerel yönetim arasında koordinasyonu sağlamanın Bakanlığın görevi olduğunu hatırlatan Türeli; “Bunlara karşı öncelikle önlem alması gereken merkezî Hükûmet yani iktidar. Kalkınma planlarını hazırlıyorsunuz değil mi? Orta vadeli program, yıllık program, yatırım programları hazırlanıyor, buralarda stratejiler oluşturuluyor, ona göre politikalar belirleniyor, tedbirler alınıyor, finansman kaynakları ayrılıyor ve sonucunda da konuyla ilgili kurum ve kuruluşlar ve yerel yönetimler arasında bir koordinasyon oluyor; bunların hepsi sizin sorumluluğunuz yani merkezî Hükûmetin sorumluluğu. Tüm bunların dışında da denetim yetkileri var Bakanlığın yani bu Bakanlık herhangi bir bakanlık değil, çok geniş bir faaliyet alanı olan bir Bakanlık. O yüzden, var olan sorunları oturup da yerel yönetimlere aktarmak, yerel yönetimleri suçlamak yerine bu sorunlara bizzat el koyup çözmesi gereken sizsiniz ama bunu yapmıyorsunuz.“ değerlendirmesini yaptı.
KİRLİLİK ÇOKTAN ÇÖZÜLMELİYDİ
İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin 2016 yılından beri tartışıldığını aktaran Türeli, sorunun çoktan çözülmüş olması gerektiğini vurgulayarak; “Ta 2000’lerde Büyük Kanal Projesi vardı, Körfez büyük ölçüde temizlendi, sonrasında yeniden var olan sorunlar her yerde olduğu gibi İzmir’de de ortaya çıktı ama bu sorun, özellikle 2016’dan itibaren çok ciddi olarak tartışılıyor bu sorun çoktan çözülmeliydi. İzmir Körfezi’ndeki kirlilik sorununun nedenlerini tartışmamız lazım. Kirlilik sonuçta bir sonuç, kendi kendine oluşmadı bu kirlilik. Siz bu kirliliği söylüyorsunuz ve gerekli arıtma yapılmadığı için Büyükşehir Belediyesini suçluyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
ARITMAYLA BU SORUN ÇÖZÜLMEZ
Sorunun sadece arıtma ile çözülemeyeceğini söyleyen Türeli; “Arıtma son aşamada gelen bir iş ve bu kirlilik sorununun nedenlerini ortadan kaldırmadan sadece arıtmayla bu sorunu çözemezsiniz, çözemeyiz. Nedir bu nedenler? Evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklar; dereler yoluyla iç körfeze akıyor. Gediz Nehri belki de Türkiye içindeki en kirli nehirlerden biri, kirlilik had safhada ve sadece İzmir’den değil, Kütahya’dan başlıyor, Kütahya, Uşak, Manisa İzmir’e kadar geliyor ve bütün Ege Bölgesi’ni ilgilendiriyor. Sanayi bölgelerinden ve sanayi tesislerinden kaynaklı kirlilik var; gemiler, Alsancak Limanı var, tersane var ve bunların getirdiği birtakım kirlilikler var. Bütün bunların hepsi ciddi problemler oluşturuyor, bunların ortadan kaldırılması gerekiyor, bunun için de bir kere bu tespiti doğru yapmamız lazım. Siz bu tespiti doğru yapmadınız, siz tamamen “Arıtma yapılmıyor, arıtma olmadığı için kirlilik devam ediyor.” Dediniz. Konuşmanız burada; burada onun dışında bir tane neden yok sunuşunuzda.” dedi.
BAKANLIK DENETİM SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMİYOR
Bakanlığın denetim sorumluluğunu yerine getirmediğini ifade eden Türeli; “Şimdi, bakın, Körfez bir alıcı ortam, bu alıcı ortama deşarj yapan tüm kurumların denetimi Çevre ve Şehircilik Bakanlığında, bu denetimleri siz yapacaksınız. Çevreyi kirleten kurumlara ceza kesmesi ve kirlenen ortamı bu cezalarla eski hâline getirme sorumluluğu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığında. Körfeze deşarj yapan Alsancak Limanı, Askerî Tersane, Gediz Nehri, organize sanayi tesislerinin denetimi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılıyor. Bu denetimleri yapıp bu sorunları ortadan kaldırmanız gerekirdi ama kalkmamış.” ifadelerini kullandı.
PROJE HAYATA GEÇMEMİŞ BEKLİYOR
İmar planlarının son onayının verilmemesi nedeniyle navigasyon kanalı projesinin hayata geçmediğini söyleyen Türeli; “Şimdi, bakın, 2016’dan beri tartışıyoruz. İzmir’de 2 kanaldan bahsediliyor: Bir navigasyon kanalı, bir sirkülasyon kanalı. Navigasyon kanalı gemilerin limana yanaşmasıyla ilgili bir kanal, bir de sirkülasyon kanalı var Körfez’in temizlenmesine ilişkin. Bu daha önce konuşulmuş aslında. Navigasyon kanalının yapılması, merkezî hükûmetin sorumluluğunda ve Bakanlık bunu üstlenmiş. ÇED raporu 2016’da verilmiş. 2021 yılında da imar planları askıya çıkarılmış olmasına rağmen imar planlarının son onayının verilmemesi nedeniyle proje hayata geçmemiş, bekliyor, çoktan olmalıydı navigasyon kanalı ve sirkülasyon kanalı. Sadece merkezî hükûmetin alanında değil, tabii ki yerel yönetimin de büyükşehir belediyesinin de yapması gerekenler var. Hatta başka bir şey söyleyeyim: Tarım ve Orman Bakanlığının, belki Ulaştırma Bakanlığının, askerî gemiler, Millî Savunma Bakanlığının, hepsinin yapması gerekenler var. Bunu koordine edecek olan, buna gerekli kaynağı aktaracak olan, bunların hepsini bir araya getirip çözecek olan sizsiniz. Ama siz öyle yapmadınız…” değerlendirmesini yaptı.
Biz DPT’de kurumlarla bir araya gelir, her şeyi konuşurduk! Keşke Merkezi Hükümet olarak Körfez’in temizliği için yapacaklarınızı anlatsaydınız, biz de takdir etseydik.
Devlet Planlama Teşkilatı Uzmanlığı döneminde tüm kamu kurumları ile bir araya gelerek sorunların konuşulduğun aktaran Türeli; “Biz Devlet Planlama Teşkilatında kamu kurumlarıyla bir araya gelirdik, her şeyi konuşurduk ve orada birtakım kararlar alınırdı, plan yapardık, program yapardık, perspektifleri oluştururduk. Keşke siz de burada bunları yapacağınıza, deseydiniz ki “Merkezî hükûmet olarak Körfez’in temizliği için biz şunları yapacağız, bu anlamda biz giriyoruz devreye.” Biz de derdik ki: “Teşekkür ederiz, ne güzel. Gecikmeler oldu ama en azından artık telafi ediyorsunuz, bundan sonra gecikmeler olmasın.” Ama öyle olmadı, siz kendi sorumluluklarınızın da olduğunu biliyorsunuz fakat yerine getirmediniz.” dedi.
Bu işler böyle hamasi nutuklarla, kavgayla çözülmez.
Türeli, sözlerinin devamında “İzmir’i konuşuyoruz, Türkiye’yi konuşuyoruz burada. Bunlar önemli kurumlarımız, bu işin belli bir ciddiyetle çözülmesi gerekiyor. Bu işler böyle hamasi nutuklarla, kavgayla çözülmez. Bu şekilde gelmiş olsaydınız biz de derdik ki ne güzel, Çevre Bakanlığı olarak o konuda siz de üzerinize düşeni yapıyorsunuz, yerel yönetim de yapsın ama öyle olmadı ve bu konuşmanızı açıkçası çok yadırgadım, son derece gayriciddi buldum; bürokraside yetişmiş bir kişi olarak da onu söylemek istiyorum. Yani konuşulacak çok fazla şey var ama ne yazık ki iş İzmir’in, İzmir Körfezi’nin temizliğine geldi.” dedi.
İstanbul ve Ankara metrolarının yapımını Ulaştırma Bakanlığı üstlenirken İzmir Belediyesi, metrosunu kendisi yaptı! Dış krediler onaylanmıyor!
İzmir metrosunun yapımını Ulaştırma Bakanlığı’nın üstlenmediğini hatırlatan Türeli; “İzmir ciddi anlamda göç alan bir kent. Aynı zamanda yerleşim Körfez etrafında olduğu için İzmir’in sorunları da büyük; ulaştırmada da ciddi problemleri var. Bakın, daha önce söylediğim gibi İzmir’in metrosunu İzmir Büyükşehir kendi imkânlarıyla yaptı, hâlbuki o dönemde İstanbul ve Ankara metrosunu Ulaştırma Bakanlığı üstlendi. Yurt dışından krediler bulunuyor ama krediler onaylanmıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Büyük projeler için Cumhurbaşkanı tarafından kredilerin onaylandığı doğru değil!
İzmir’in Ege ile beraber değerlendirilmesi gerektiğini aktaran Türeli; “Gene İzmir Büyükşehir Belediyesinin kanalla ilgili hem bu sirkülasyon hem de onun dışındaki projeler için bir dış kredisi var ama o dış kredinin hâlâ onaylanmadığını görüyoruz. Daha yeni gelen bilgiler bunlar. 5,5 milyar ve 9 milyarlık kredi var. Bakın, yapmanız gereken, var olan sorunları çözmek; İzmir’in ulaştırma alanında, bütün alanlarda ciddi sorunu var. “İzmir üvey evlat mı?” derken onu söyledim çünkü sonuçta her siyasi partinin ve oy verenlerin birlikte yaşadığı bir kent ve İzmir’i Ege’yle beraber, hinterlandıyla beraber değerlendirmeniz önemli.” ifadelerini kullandı.
İzmir, Osmanlı’dan beri çok önemli bir kent. İzmir, üvey evlat mı? Bakanlık olarak üzerinize düşeni yapmanız gerekiyor!
Sözlerinin devamında bakanlığın üzerine düşeni yapması gerektiğini hatırlatan Türeli; “İzmir, 19’uncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda ihracatta 1 numara, ithalatta İstanbul’dan sonra 2’nci; ilk demir yolları oraya yapılıyor, bu kadar önemli bir kent. Bu kentin hâlâ Ankara’yla ne bir hızlı tren bağlantısı var ne bir otoyol bağlantısı var. Çok ciddi problemler var. Bunları da gelen bütün bakanlara ileteceğiz. Körfez’in kirlilik sorunu önemli, bunun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Kimseyi suçlamayın, Bakanlık olarak üzerinize düşeni yapmanız gerektiğini düşünüyorum.” İfadelerini kullanarak konuşmasını noktaladı.