Atatürk’ün emriyle kurutulan göl
Germencik, eşimin anne memleketidir…
Halen gidip gelsek de aile büyüklerimiz hayattayken daha sık yolumuz düşerdi Germencik’e. Kayınpederimin güzeller güzeli Anadol arabasıyla kısa da olsa bir başka keyifli olurdu yolculuk. Eski Kızlarağası Hanı esnafından rahmetli kayınpederim Cemal Bilgi, Muğlalı olduğu için 1931 yılından bu yana yüzlerce kez kullandığı bu yolu avucunun içi gibi biliyordu. Germencik’e gelip giderken bu yolla ilgili çocukluğundan beri gelen hatıralarını yol boyunca anlatırdı. Trenleri çok severdi.
Belevi’ne yaklaşırken her seferinde “Buralar komple göldü” diye başlardı söze. “Cellat gölüydü adı. Derin değildi. Sivrisinek yüzünden buralarda yaşayanlar hep hasta olurlarmış. Küçücük çocuktum, kara trenle suyu yara yara gölün içinden geçerken seyretmeye doyamazdım” diye anlatırdı hep. “Atatürk kuruttu burayı” diyerek lafını bitirirdi rahmetli.
Değerli dostum Mustafa Üzel’in geçen günlerde ortaya çıkardığı, 1930’lu yıllarda Rüstem Bozbal tarafından çekilmiş bir fotoğraf, anıları yeniden canlandırdı. Tren, kayınpederimin anlattığı gibi, gölün tam ortasından suları yara geçmekteydi fotoğrafta.
Kayıtlar, 1930’lu yıllara kadar bu bölgeden her yıl binlerce sıtma hastasının İzmir Gurebayı Müslimin (Memleket/Devlet) Hastanesi’ne müracaat ettiğini ve hatta yaz aylarında sayıları çok arttığı için hastane koridorlarına bile battaniyeler serilerek hastaların tedavi edilmeye çalışıldığını söylüyor.
Sağlık Ovası
Cellat Gölü’nün ve çevrede yaşayanların kaderi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünŞubat 1931’de İzmir ziyaretinin ardından trenle Aydın’a giderken bölgeden geçişiyle değişir. Atatürk’ü taşıyan tren, 60 santimetre su içinde kalan hat üzerinden yavaş yavaş geçerken Torbalı Tepeköy Tren İstasyonu’nda köylülerle birlikte kendisini karşılayan Menteşe Mebusu Esat Bey’in, “Hoş geldiniz paşam, sefalar getirdiniz. Sizden hepimizin büyük bir ricası var. Biraz ötede bir istasyondan geçeceksiniz. O istasyonun levhasını görünce irkileceksiniz. Çünkü, bu levhada Cellat ismini okuyacaksınız. Kasıp kavuran sıtma hastalığı, her sene yüzlerce kurban almaktadır. Sivrisinekleri o kadar büyüktür ki, belkemiklerinden jokey sigarasına ağızlık yapılır” şeklindeki sözleri üzerine, Atatürk Cellat Gölü’nün kurutulması emrini verir.
1931 yılında çalışmalar başlar, etütler yapılır ve 1933’e gelindiğinde bütün planlar tamamlanır. 1934 yılında müteahhitlerle anlaşmalar yapılır ve gerekirse 4 tane daha ilave etmek üzere Amerika’dan 4 adet ekskavatör getirilerek 28 Nisan 1935’te İzmir Valisi Kazım Dirik’in verdiği startla gölün kurutulması işlemleri başlar. İş, çok büyüktür. Küçükmenderes Nehri’nin yatağı değiştirilir, kilometrelerce uzunluğunda ana ve tali kanallar açılır. Onların üzerine çok sayıda köprüler yapılır.
1940 yılına gelindiğinde artık binlerce insanın sıtmaya yakalanmasına sebep olan Cellat Gölü kurutulmuştur. Göl, artık Sağlık Ovası’dır ve ortaya çıkan binlerce dönümlük yeni arazi de çevre köylüler ve bölgeye yerleştirilen göçmenler için yeni tarım alanlarına olmuştur.
Atatürk’ün emriyle başarılan bu büyük iş, rahmetli kayınpederimin anılarında kalmamalıydı. Mutlaka anlatılmalıydı. Ruhu şad olsun.