Körfez’e ya arabalar
girecek ya da insanlar
Geçen Cumartesi CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer’in kentle ilgil ilk açıklamasının Körfez Geçiş Projesi ile ilgili olduğunu aktarmıştım.
Başta MTA(Maden Tetkik Arama) olmak üzere birçok araştırmacı tarafından yapılan çalışmalar sonucunda İzmir Körfezi’nin içinde, Gülbahçe Körfezi’nde ve Foça açıklarında yapılan jeofizik çalışmalarla, deniz tabanında izleri gözlenen ve gömülü birçok faydan oluşan 4 diri fay zonu belirlendiğini vurgulamıştım.
Ancak dikkatli okuyucular; fay hatlarının yanı sıra konunun Körfez temizliği dahası İzmirlilerin 50 yıldır hayalini kurduğu merkezden denize girmesini yakından ilgilendirdiğini hatırlattı ve bu konuya da değinmemi istedi.
Gerçekten de konu önemli.
***
Türkiye’nin en büyük çevre projesi olan Büyük Kanal Projesi tamamen yerel yönetimin kaynaklarıyla tamamlandı.
1 milyar doların üzerinde para harcandı ve 2002 yılında hizmete açıldı.
Evsel ve sanayi atıkları 17 yıldır Körfez’e gitmiyor. Biyolojik arıtma tesislerinde yüzde 99 oranında arıtılıyor.
Son 10 yılda ise çoğu arıtma yapımı için olmak üzere çevre yatırımlarına İzmir Büyükşehir Belediyesi 4 milyar liraya yakın para harcadı.
İzmir, son 10 yılda yapılan arıtmalarla bu konuda açık ara ile Türkiye’nin çok ilerisine geçti. Türkiye’de yapılan biyolojik aratmanın toplamda yüzde 25’i İzmir’de gerçekleşiyor.
***
Körfez’e artık evsel ve sanayi atıkları akmıyor ama yüzülebilir hale gelmesi için birkaç düzenleme daha gerekiyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ‘Büyük Körfez Projesi’ adıyla o düzenlemeler için de proje hazırladı.
Körfez’in kuzey aksında -8 metre derinliğe ulaşacak kadar yaklaşık 13 kilometre uzunluğunda 250 metre eninde (Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Deresi açıklarından Tuzla kıyı hattına kadar olan bölümde) olacak bir sirkülasyon kanalı açılacak.
Orta Körfez’den gelen su böylelikle Güney Körfez’e girecek ve Kuzey’den döngü ile çıkarak Körfez’e temiz su girdisini artıracak hem de sağlanacak sirkülasyon, körfezdeki ekolojik kalitenin korunmasını ve iyileştirilmesini sağlayacak.
Körfezin güney aksı boyunca açılacak olan navigasyon kanalı ile Körfez’e temiz su girişi artacak. Kuzey aksında oluşturulacak sirkülasyon kanalı da bu bölgedeki akıntı hızlarını arttıracak. Su kalitesi ve biyolojik çeşitlilik iyileştirilecek. İzmir Limanı’nın kapasitesi artacak, yeni nesil gemilere hizmet vermeye başlayarak ana liman olma statüsüne kavuşacak.
Tarama ve kanal çalışmalarıyla dış körfezden iç körfeze su sirkülasyonu sağlanacak. Rehabilitasyon çalışmalarında Körfez’den çıkarılan kum, bilimsel araştırmalar sonucunda ekonomiye kazandırılacak.
***
Ama söz konusu proje yıllarca ÇED(Çevresel Etki Değerlendirme) raporu alamadığı için bir türlü başlayamadı.
Projeye birkaç ay önce onay verildi ama İzmir bu süreçte 5 yıl kaybetti.
Nükleer tesis sökümünde bile ÇED aranmazken, Körfez temizliği çok uzun süre bu gerekçeyle gecikti.
Yıllar sonra verilen ÇED izni sonrası tam proje başlayacakken bu kez de İzmir Körfez Geçiş Projesi gündeme geldi.
Aynı müşavirlik firması hem körfez ÇED raporunu hem de tüp geçit ÇED raporunu hazırladı.
Orada görüldü ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi 1,5 milyar TL para harcayarak 13,5 km uzunluğunda, 22 metre genişlikte ve 8 metre derinlikte sirkülasyon kanalı açtığında, körfez suyu sirkülasyonu yüzde 40 artacak.
Ama ÇED raporuna göre projelendirildiği şekilde tüp geçit yapılırsa, yüzde 40’lık iyileşme yüzde 10’a düşüyor.
Tüp geçidin Körfez’de yüzmeyi sağlayacak temizlik projesini engellemesi için 17 milyon metreküplük tarama yapılması gerekiyor.
Bu durumda yüzülebilir Körfez hayali bu taramanın yapılmasına kaldı.
***
Yani bu durumda Körfez’de ya insanların yüzmesi ya da arabaların girmesi tercih edilecek.
Hani CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, “İzmir’e fayda ediyor mu? Etmiyor mu? Ona bakacağız” diyor ya.
Büyük ihtimalle projeyi değerlendirirken bu konuları öncelikle olarak ele alacak.