Koronavirüs nedeniyle Türkiye’deki can kaybı 37’ye vaka sayısı da 1529’a yükseldi. Bir önceki gün can kaybı 30’du.
Pek çok ülkede can kayıpları katlanarak artıyor. İtalya, İspanya gibi Avrupa ülkelerinde 10 kat arttığı günler oldu.
Bizde en azından artış hızının yavaşlaması olumlu bir gelişme.
Bunu sağlık emekçilerinin özverili ve olağanüstü çalışmasına borçluyuz.
***
Vaziyet böyleyken, zor zamanlarda toplumsal dayanışma çok önemli.
Dahası sağlık emekçileriyle gösterilen dayanışma ve onlara verilen güç çok daha önemli.
Çok büyük bir özveri ve stres altında çalışan sağlık emekçilerini her gün 21.00’de alkışlamak onlara moral verme açısından değerli.
Ama asla yeterli değil. Onların her gün yaptığı fedakarlığa karşı bekledikleri çok doğal, insanı istekleri var.
Diyorlar ki; “Bize destek olunacaksa; yöneticiler alkışlamaya davet edici popülist söylemleri, sağlıkçılarla fotoğraf çektirmeleri, saat 21.00’deki ışıklı şovları bırakıp duygusal değil gerçekçi olmalı.”
***
Peki o somut istekler neler? Onları da şöyle açıklıyorlar:
1- Sağlıkçıların en büyük kaygısı iş veya nöbet dönüşü evlerine hastalığı taşımak. En kısa sürede kendilerine salgın süresince geçici ve ücretsiz kalabilecekleri otel, ev gibi mekanlar sağlanmalıdır. Başta otel sahipleri olmak üzere bu konuda gerekli kesimler taşın altına ellerini koymalıdır.
2- Sağlıkçıların evlerinde bakıma muhtaç insanlar varsa (yaşlılar, çocuklar); onların alışveriş, bakıcı gibi işlerini takip edecek ekipler kurulmalıdır.
3- Sağlıkçılar iş-nöbet dönüşü geçici yaşayacakları yerlerde dinlenirlerken, yiyecek, çamaşırhane gibi hizmetlerinin de olduğu, bir nevi karantina ortamında tutulmalıdırlar. (İtalya’da tüm hastaların yüzde 8’i sağlık çalışanı ve sağlık çalışanlarının yüzde 25’i virüs pozitif. Çin’de bu oran yüzde 60)
***
Çok masum. Çok gerçekçi, hayati ve aslında kolayca da yerine getirilebilecek istekler.
Hem yerel hem de genel yöneticiler bu istekleri ve hatta çok daha fazlasını kolaylıkla yerine getirebilir.
Elbette ekonomik şartlar önemli. Ama sağlık emekçileri öncelikle kendileri ve yakınları için güvenli bir ortam istiyor.
Hayat kurtaranlar hayati bir çağrıda bulunuyor.
Bunu sağlayamıyorsak, sabaha kadar da alkışlasak bir anlamı yok.