Baştan söyleyeyim hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Korona salgını öncesindeki koşulların birçoğu değişecek. Değişmelidir de. Korona salgını ortaya çıkıncaya kadar eğitim, sağlık, enerji, telekomünikasyon başta olmak üzere kamuculuğu savunanları geri kalmış zihniyet sahipleri diye yaftalıyorlardı. Şimdi ne olduğuna bazı ülkeleri örnek alarak bir bakalım.
Çin…
İlk vakanın görüldüğü 1,5 milyarlık Çin salgını tamamen kontrol altına aldı. Kamucu sağlık anlayışı ve disiplinle bu işi bitirdiler. Hatta burnundan kıl aldırmaz denilen iktidardaki Çin Komünist Partisi hastalıktan ölen bir doktordan daha önce ona inanmadıkları için özür diledi. Otoritenin bu hareketi ve Wuhan’da oluşturulan yüksek moral sayesinde insanları bunu yeneceklerine inandırdılar.
Almanya…
Alman Başbakanı Merkel çıktı ve salgının Alman nüfusunun yarısından çoğuna bulaşacağını söyleyerek insanların hastalığı ciddiye almalarını sağladı. Sonra enfekte olma oranına göre ölüm olaylarının en az olduğu ülke olduğu görüldü. Burada disiplin ile başta Robert Koch Enstitüsü olmak üzere sağlıkla ilgili kurumların ve bilim yuvalarının özerk yapısının korunmasının büyük önemi var.
İtalya-İspanya…
Başlangıçta umursamadılar, umursamaya başladıklarında da sağlık sistemini özelleştirmenin ne kadar büyük bir hata olduğunu anladılar. Hatalarının bedelini yüksek enfeksiyon ve ölüm oranlarıyla ödüyorlar. İspanya yanlıştan döndü ve tüm özel hastaneleri devletleştirdi. Bu ülke 2008 ekonomik krizde de bankaların çoğunu özelleştirmişti. Yani zaten alışıklar.
İngiltere…
Başlangıçta bırakalım enfekte olsunlar bırakalım bağışıklık kazansınlar dedi. Sonra baktı ki olmuyor, tedbirleri almaya başladı. Çünkü yaklaşık 7,5 milyon İngiliz’e hastalığın bulaşacağını öngörüyorlar. Bunun üzerine İngiltere Maliye Bakanı koronavirüs salgınının ekonomik etkilerine karşı alınan önlemler kapsamında, ülke tarihinde ilk kez iş yerlerine gidemeyen çalışanların maaşının yüzde 80’inin ayda 2 bin 500 sterline kadar kamucu bir yaklaşımla devlet tarafından karşılanacağını duyurdu. İngiltere’ye sosyalizm mi geldi nedir?
ABD…
Başlangıçta salgınla dalga geçen ve Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi uyarılarını dikkate almayan Trump pabucun pahalı olduğunu anladı ve önlemler almaya başladı. ABD yönetimi 2 trilyon dolarlık koronavirüsle mücadele kapsamında hem kurtarma paketleri hazırlıyor hem de her bir vatandaşına 1000 dolarlık çek yollamaya hazırlanıyor. ABD Hazine Bakanı eğer çabuk harekete geçmezlerse ABD’de işsizliğin yüzde 20’ye çıkabileceğini belirtti. Bu da 32 milyon Amerikalının işsiz kalması anlamına geliyor. Bir de ABD’de sağlık sistemi özel ve tedavi ücretleri de çok yüksek.
Kamucu ekonominin düşmanı iş adamı Bay Trump’ın kafasına tuğla düştü herhalde. ABD’nin bu kamucu yaklaşımı başkanlık yarışına katılan solcu Sanders’in normal şartlarda oyunu arttırması hatta başkanlık koltuğuna oturtması gerekiyor.
İşlerine nasıl geliyorsa!
Kapitalist ülkelerin zorda kaldıklarında nasıl kamucu olduklarını bu örneklerden anlıyoruz. Demek ki liberalizmin “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” tezi doğru değilmiş. Kaldı ki göçmen sorunu ve koronadan sonra liberalizm bunu tek taraflı olarak terk etti.
Göçmenlere karşı ABD, Yunanistan üzerinden de AB duvar ya da tel çekerek sınırlarını kapattı. Şimdi de korona yüzünden bütün ülkeler bunu yapıyorlar. Hani liberalizm çok iyiydi, hani kamucu olanlar çağın gerisinde yaşıyordu?
Korona “sağlığın özel sektöre bırakılmayacak kadar önemli olduğunu” gösterdi.
Bu korona meğerse nelere kadirmiş!!!
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi