İzmir Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB), Ağustos ayı toplantısı internet üzerinden yapılırken Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi ve 2008-2016 Dönem Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz “Biyolojik Ritim Beslenme İlişkisi Önemli midir?” adlı sunum gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan İKKB Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter, kadın erkek eşitliğinin sağlanmasının ardından dünyaya barışın geleceğini söyledi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan İKKB Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter, geçmiş dönem etkinlikleri hakkında bilgi verdi. 30 Ağustos’un Türk tarihinde çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Serter, “Kurtuluş Savaşımızı kazanırken kadınlarımız pek çok konuda önderlik etmiştir ve zafere ulaşmamızda kadınların büyük bir payı vardır. Çocukları, evleri ve tarlalarıyla meşgul olan kadınlar, cephedeki askerlerimize her türlü desteği sağladı. Kara Fatma’nın teğmen olarak 300 kişilik müfrezeye komuta ettiğini biliyoruz. Tayyar Rahmiye, Binbaşı Ayşe, Kılavuz Hatice, Nezahat Onbaşı, Halide Edip Adıvar gibi isimleri gençlerimize anlatmalıyız. Hepsine minnet borcumuz var” dedi.
“Demokrasi kadınların omuzlarında yükselecek”
Kadınların dünya nüfusunun yüzde ellisini oluşturduğunu ifade eden Serter, “Kadınların emeklerinin hiçe sayıldığı bir dünyada, demokrasiden bahsedilmez. Demokrasi kadınların omuzlarında yükselecek. İstanbul Sözleşmesinin ne anlama geldiğini ve içeriğini anlatmak için çalışmalar yapıyoruz. İstanbul sözleşmesini önemine vurgu yapan maskeler ve broşürler hazırladık. İstanbul Sözleşmesi’nin anlaşılması için her platformlarda söylem geliştireceğiz. Kadın erkek eşitliği sağlandığı zaman dünyaya barış gelecek. Bu sözle birlikte 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun” diye konuştu.
“Biyolojik saatin bozulması çeşitli hastalıklara neden olur”
30 Ağustos’un bağımsızlık için çok önemli olduğunu vurgulayan Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi ve 2008-2016 Dönem Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda kadınların büyük bir mücadelede verdiğini ve cephe gerisini organize ettiğini söyledi. Biyolojik ritmin dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşünün canlılar üzerinde fizyolojik, biyokimyasal ve davranışsal ritimlerin gün içinde tekrar edilmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, “Gün içinde yapılan her faaliyetin ve değişken duygu durumunun biyolojik saatle ilgisi vardır. Dış ortamdaki uyarıcıların algılanmasında önemli bir rol oynayan biyolojik saat, tüm vücut saatlerinin bu ritme göre ayarlanmasını ve düzenli çalışmasını sağlar. İnsanda biyolojik saatin bozulmasının metabolik hastalıklara, davranış bozukluğuna, hafıza yeterliliğinin bozulmasına neden olur. O yüzden biyolojik ritim yaşamın felsefesidir. Her bir birey kendi biyolojik saatine göre hareket etmelidir” dedi.
“Beslenme, ritmik bir olaydır”
İnsan vücudunda bulunan ana saatin, beslenme, uyku, insülin salgılanması ve öğrenme gibi önemli metabolik süreçlerde etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, biyolojik saat ile beslenmenin iç içe olduğunu belirtti. Biyolojik saatin bozulmasının şeker, şişmanlık, kalp damar hastalığı ve kanser gibi etkileri arttıracağını ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, “Gün içinde yediğimiz yemekler, vücudumuzda biyolojik saatin oluşmasında çok etkili. Bu yüzden öğün atlamak, diyabet oranını yüzde 25 ve kahvaltıyı atlamak da diyabet oranını yüzde 21 arttırıyor. Kafein ve uyarıcı tüketimi günümüzde çok arttı ve biyolojik saatlerimizin bozulmasına neden oluyor. Beslenme ritmik bir olaydır ve çevresel saatler için en önemli uyarandır. İnce bağırsak ve içerdiği mikroorganizmalar yaşamsal önemdeki ikinci kumanda merkezidir. Beslenmede; neyi, ne ile, ne zaman, ne kadar ve ne hızla yiyoruz soruları çok önemli. Biyolojik saat ve beslenme ilişkisinde 5N1K çok önemli” diye konuştu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan İKKB Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter, geçmiş dönem etkinlikleri hakkında bilgi verdi. 30 Ağustos’un Türk tarihinde çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Serter, “Kurtuluş Savaşımızı kazanırken kadınlarımız pek çok konuda önderlik etmiştir ve zafere ulaşmamızda kadınların büyük bir payı vardır. Çocukları, evleri ve tarlalarıyla meşgul olan kadınlar, cephedeki askerlerimize her türlü desteği sağladı. Kara Fatma’nın teğmen olarak 300 kişilik müfrezeye komuta ettiğini biliyoruz. Tayyar Rahmiye, Binbaşı Ayşe, Kılavuz Hatice, Nezahat Onbaşı, Halide Edip Adıvar gibi isimleri gençlerimize anlatmalıyız. Hepsine minnet borcumuz var” dedi.
“Demokrasi kadınların omuzlarında yükselecek”
Kadınların dünya nüfusunun yüzde ellisini oluşturduğunu ifade eden Serter, “Kadınların emeklerinin hiçe sayıldığı bir dünyada, demokrasiden bahsedilmez. Demokrasi kadınların omuzlarında yükselecek. İstanbul Sözleşmesinin ne anlama geldiğini ve içeriğini anlatmak için çalışmalar yapıyoruz. İstanbul sözleşmesini önemine vurgu yapan maskeler ve broşürler hazırladık. İstanbul Sözleşmesi’nin anlaşılması için her platformlarda söylem geliştireceğiz. Kadın erkek eşitliği sağlandığı zaman dünyaya barış gelecek. Bu sözle birlikte 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun” diye konuştu.
“Biyolojik saatin bozulması çeşitli hastalıklara neden olur”
30 Ağustos’un bağımsızlık için çok önemli olduğunu vurgulayan Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi ve 2008-2016 Dönem Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda kadınların büyük bir mücadelede verdiğini ve cephe gerisini organize ettiğini söyledi. Biyolojik ritmin dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşünün canlılar üzerinde fizyolojik, biyokimyasal ve davranışsal ritimlerin gün içinde tekrar edilmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, “Gün içinde yapılan her faaliyetin ve değişken duygu durumunun biyolojik saatle ilgisi vardır. Dış ortamdaki uyarıcıların algılanmasında önemli bir rol oynayan biyolojik saat, tüm vücut saatlerinin bu ritme göre ayarlanmasını ve düzenli çalışmasını sağlar. İnsanda biyolojik saatin bozulmasının metabolik hastalıklara, davranış bozukluğuna, hafıza yeterliliğinin bozulmasına neden olur. O yüzden biyolojik ritim yaşamın felsefesidir. Her bir birey kendi biyolojik saatine göre hareket etmelidir” dedi.
“Beslenme, ritmik bir olaydır”
İnsan vücudunda bulunan ana saatin, beslenme, uyku, insülin salgılanması ve öğrenme gibi önemli metabolik süreçlerde etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, biyolojik saat ile beslenmenin iç içe olduğunu belirtti. Biyolojik saatin bozulmasının şeker, şişmanlık, kalp damar hastalığı ve kanser gibi etkileri arttıracağını ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, “Gün içinde yediğimiz yemekler, vücudumuzda biyolojik saatin oluşmasında çok etkili. Bu yüzden öğün atlamak, diyabet oranını yüzde 25 ve kahvaltıyı atlamak da diyabet oranını yüzde 21 arttırıyor. Kafein ve uyarıcı tüketimi günümüzde çok arttı ve biyolojik saatlerimizin bozulmasına neden oluyor. Beslenme ritmik bir olaydır ve çevresel saatler için en önemli uyarandır. İnce bağırsak ve içerdiği mikroorganizmalar yaşamsal önemdeki ikinci kumanda merkezidir. Beslenmede; neyi, ne ile, ne zaman, ne kadar ve ne hızla yiyoruz soruları çok önemli. Biyolojik saat ve beslenme ilişkisinde 5N1K çok önemli” diye konuştu.