Bu ülkede kağıt üzerinde her şey var. Örneğin İmar Kanunu var. Hem de yüzlerce sayfa.
İmar Yönetmeliği var. Oku oku bitmez.
Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik Var.
İmar Affı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği var.
Yapı Kayıt Belgesi (İmar Barışı) Kanunu ve Yönetmeliği var.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği var.
İmar planları var.
İnşaat ruhsatları var. Ruhsat dosyalarında en az yaklaşık yirmi farklı belge var.
Mimari projeler var.
Binalar için statik ve betonarme proje yapma zorunluluğu var.
Fenni mesuller var.
Yapı Kullanma izinleri var.
Bu düzenleme ve belgelerin hepsinin altında yetkili teknik ve siyasi sorumlu imzaları var.
Ama ne yazık ki “rant” diye de bir şey de var.
***
Bugün İzmir’de insanların 9 katlı apartmanların altında can verdiği Bayraklı ile Bornova arasındaki alanlar, bir zamanlar Türkiye’nin en kaliteli bamyasının üretildiği yerlerdi. Meşhur Bornova’nın “kınalı” bamyası üretilirdi.
Yüzyıllar boyunca sayısız deprem oldu ama bu bölgede bir ya da iki katlı binalar yer aldığı için kimsenin burnu bile kanamadı.
Ama bu bölgenin imar planı değiştirildi.
Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda yer alan İzmir’de zemin açısından en zayıf alanlardan biri olan bu bölge imara açıldı. Hem de ölümcül bir hatayla, çok katlı yapılara izin verilerek.
Çok değil daha 30 yıl önceye kadar burada etkin şekilde tarım devam ediyordu.
Ama tarım arazileri betona yenildi.
Üstelik bölgeye yapılan binaların çok büyük bölümünün inşaat kalitesinin kötü olduğu yıkılan binalarla bir kez daha anlaşıldı.
O binalardan etrafa saçılan beton parçalarının elle bile un ufak olması kağıt üstünde var gibi gözüken denetim mekanizmasının aslında olmadığını gösterdi.