Doğal afetlerin önceden bilinemeyen ancak alınacak önlemlerle oluşabilecek olumsuz sonuçları en aza indirgenebilecek olaylar olduğunun hatırlatıldığı raporda şu bilgiler verildi: “30.10.2020 cuma günü saat 14.51’de meydana gelen 6,9 şiddetindeki İzmir depremi de bu doğa olaylarından birisiydi. Bir taraftan enkazlarda çalışmalar devam ederken bir taraftan da kurtulan kişiler çadır ve toplanma alanlarında konuşlandırıldı. Barınmayla birlikte en temel ihtiyaçlardan biri olan beslenme ihtiyacı karşılanırken gıda ve su güvenliğinin sağlanması elzemdir. Bunun için barınma alanları hazırlanırken beslenme noktaları da eşzamanlı oluşturulmalıdır. Bu süreçte gıda güvenliğini tehlikeye atmamak adına ilgili kurumlardan gıda mühendisi desteği alınmalıdır”
Seyyar duş ve tuvalet nedeniyle salgın olabilir
Depremin ardından tamamıyla iyi niyetle birçok bireysel ya da kurumsal destekçinin yardımcı olmaya çalışıldığının vurgulandığı açıklamada, “Ancak bunların tam anlamıyla koordine olmaması sonucu oluşabilecek israfı önlemek adına yardımlar mutlaka tek merkezden yönetilmelidir. Ayrıca gerekli gıda ve su güvenliği şartları sağlanmadığı takdirde, depremin yaraları henüz sarılmaya çalışılırken olası bir gıda zehirlenmesi vakası sonucu can kaybı yaşanabilir. Can kaybı yaşanmasa da, gıda zehirlenmesinin önemli belirtilerinden olan ishal ve kusma görülmesi bile, teknik altyapının eksik olduğu seyyar duş ve tuvalet imkanları dolayısıyla salgına sebebiyet verebilir. Bu durum çok önemli bir halk sağlığı sorununu doğurabilir. Bu gibi durumlara maruz kalmamak için gerekli önlemler en başta alınmalıdır” ifadeleri yer aldı.
Kimlik kartları olmalı
Depremzedeler kendilerine tahsis edilen çadırlara yerleştirilirken çadır numarası ile tanımlanacak geçici kimlik kartı benzeri bir uygulamanın yapılması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, “Aynı şekilde alandaki görevlilere de benzer geçici kimlikler tanımlanabilir. Böylelikle alandaki kişi sayısı olabildiğince doğru şekilde tespit edilerek hem yiyecek tedariğinde oluşabilecek israfın hem de ihtiyaç sahipleri dışında kalan kişilerin alanda bulunmasının ve hizmetlere ortak olmasının önüne geçilebilir” denildi.