30 Ekim depreminin üzerinden iki ayı aşkın zaman geçti. En çok yıkımın oluştuğu Özkanlar Manavkuyu ve Mansuroğlu Mahallelerinde yapılan incelemelerle ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biri yapı denetimi yapılmış ve onaylanmış binalardan hiç birinde ağır ya da orta hasar bulunmadığı şeklindeydi. Bu tespit 38 yıl bilfiil inşaat mühendisi olarak çalışan ve bir dönem Yapı Denetim Kuruluşları Birliği İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapan değerli dostum Ahmet Gürel’e ait.
Depremde İzmir Büyükşehir Belediye binasının da hafif-orta seviyede hasar gördüğünü hepimiz biliyoruz.
Henüz gencecik bir inşaat mühendisi iken İzmir Büyükşehir Belediye Binası inşaatının bir bölümünde şantiye şefi olarak görev yapan Ahmet Gürel 1980 yılında hizmete giren bina hakkında yazdığı makalede şu teknik bilgileri vermiş.
“Projede B 225 öngörüldü ve imalatta da uygulandı. O günlerin projelerde kullanılan en yüksek beton mukavemeti buydu, çok ender kullanılırdı….. Hazır b
eton daha ortada yokken, firmalardan mıcır temin edilerek beton kalitesi olanaklar ölçüsünde yükseltilmişti. Yapıda demir olarak da, “St-3/A Metaş imalatı nervürlü demir”i kullanılmıştır. Nervürlü demir ancak 1998 yönetmeliğinden sonra zorunlu oldu. Uğur Belger’in yaptığı statik ve betonarme projede, kirişlerde, pilye yerine, yine daha sonraki yönetmeliklerde zorunlu hale gelen etriye sıklaştırılması uygulanmıştır. Kolonlarda da aynı titizlikle etriye sıklaştırması yapılmıştır. Bu betonarme teçhizat uygulaması, İzmir’de yapılan ilk uygulamalardan biriydi.”
1969 yılında inşaata başlandığı düşünülecek olursa o günün koşullarında oldukça sağlam bir binaymış ancak genel kanı, binada hasara yol açan asıl faktörün binanın yapıldığı yerin sonradan doldurulmuş gevşek bir zemin olmasından kaynaklandığı yönünde…
Biliyoruz ki depremin hemen ardından bina boşaltıldı ve Başkan Tunç Soyer 27 Kasım tarihinde “İzmir Büyükşehir Belediye binasını depremden bu yana kullanmıyoruz. Yaptırdığımız incelemede binamız az-orta hasarlı çıktı ve güçlendirilerek kullanılması önerildi. Ama biz bunu tercih etmiyoruz. Binayı yıkıp yerine tarihi Hükümet Konağı ile bütünleşen semb
olik bir başkanlık ve meclis binası yaparak kalan alanı Atatürk Meydanı’na katacağız. İzmir’e ve İzmirlilere hayırlı olsun. Umarım Konak’taki diğer kamu kurumlarına da örnek olur.” şeklindeki açıklamasıyla benim fikrimce çok yerinde bir karara imza attı.
Başkan Soyer’in açıklamasındaki asıl püf noktası, yıkılacak olanın yerine yapılacak binanın “tarihi Hükümet Konağı ile bütünleşen” bir mimari karaktere sahip olacağı yönündeki fikri…
Yani alınan kararda herhangi bir değişiklik olmadığı takdirde şimdiki bina yıkılıp yerine yeni bina yapıldığında Vilayet Binası, Saat Kulesi ve Yalı (Ayşe Hatun) Camisi ile birlikte mimari açıdan çok daha uyumlu bir Konak (Atatürk) Meydanımız olacak.
Bir hatırlatma yapayım:
Yeni binanın planlaması yapılırken bugünkü belediye binamızdan önce aynı yerde bulunan “Umumi Mağazalar” olarak bilinen binanın görünümünden çalışılması bölgenin tarihsel görünümüne katkı sağlayacaktır.
Hayırlısı olsun…
Resim 1: Büyükşehir Belediye Binasından önce Onun yerinde bulunan Umumi Mağazalar.
Resim 2: Büyükşehir Belediye Binası inşa halinde (Hakkı Katıltan arşivi)