Atina’da Sintagma Meydanı’ndan Omonia’ya doğru ilerlerken Schliemann’ın evinin önünden geçersiniz. Schliemann Truva’dan kaçırdığı Priamos’un hazinelerini bu eve getirmiş. Hatta Padişah Abdülhamit, bu hazineleri bulmak için iki tane hafiye gönderip evi bile aratmış ama ne yazık ki bulunamamış.
Geçtiğimiz hafta CNN Türk’de Ömer Erbil ve İlber Ortaylı’nın katıldığı Gündem Özel programında Ömer Erbil anlattı bunları. Uluslararası mahkemelere bile başvurulmuş ama Schliemann malı götürmüş bir kere.
Truva’nın Schliemann’ı gibi Bergama’nın da Carl Humann’ı var.
Carl Humann, henüz 22 yaşındayken yakalandığı verem hastalığı yüzünden ve doktor tavsiyesiyle önce Sisam’a, sonra İzmir’e ve ardından İstanbul’a geldi. Osmanlı himayesinde yol inşaatlarında teknik eleman olarak çalışmaya başladı. 1865 yılında Bergama çevresinde yaptığı yol çalışması sırasında karşılaştığı tarihi kalıntılar Humann’ın ilgisini çekti. Carl Humann hiçbir izni olmaksızın kazılar yapmaya başlamıştı. Dönemin uzman arkeologlarıyla yazışmalar yapıyor hatta bulduğu eserlerden bazı örnekleri onlara gönderiyordu. Amacı Osmanlı’dan gerekli kazı izinlerini almaktı.
İzmir’de bir ev kiralayan Humann, Bergama’da topladığı bütün eserleri bu evde depoluyordu. Osmanlı 1878 yılında gerekli kazı iznini vermişti ama Humann izin alıncaya kadar geçen süreç içinde Zeus Sunağı’na ait pek çok parçayı Almanya’ya kaçırmıştı bile.
Bugün Zeus Sunağı’nı geri alabilmek için büyük mücadeleler veriliyor. Ancak karşımıza çıkan şey ne yazık ki 1878 yılında verilen o izin belgesi. Oysa Carl Humann Berlin Müzesi Heykel Bölümü Müdürü Alexander Conze’ye yazdığı mektupla suçunu itiraf etmişti.
İşte o mektuptan bir bölüm:
“… Şimdi size şöyle bir teklifim var. Bu işin kokusu çıkmadan rölyefleri tepeden aşağı indirteyim. Sağlam sandıklara koyayım ve Dikili’ye taşıtayım. Orada kimse sandıkları İzmir istikametli bir gemiye yükletmemi engellemez. İzmir’de Diran Efendi’yi hemen yoklayıp beni İzmir Limanı’na kontrolsüz sokmalarını sağlarım. Sonra da sandıkları İzmir’de Hollanda veya İngiliz bandıralı bir şilebe yükleyip yollarım. Böylece sandıkları kimse bulamaz. Biz de bunların size 6 yıl önce ve geçen sene gönderdiğim rölyeflerden olduğunu söyleriz.”
Nitekim öyle de oldu. Önceden taşınan tarihi eserler izinler alındıktan sonra taşınmış gibi gösterildi.
Carl Humann 1896’da İzmir’de hayatını kaybetti ve Gürçeşme’deki Katolik Mezarlığı’na gömüldü.
Bu mezarlık 1950’li yıllarda kaldırılınca Carl Humann’ın kemikleri o yıllarda Arkeoloji Müzesi’nin deposu olarak kullanılan Agios Voukolos Kilisesi’ne kaldırıldı. Dönemin Alman Başbakanı Konrad Adenauer, 1954’de Ankara’yı ziyaret ettiğinde Başbakan Adnan Menderes’ten Humann’ın kemiklerinin, Bergama Sunağı’nın yanına gömülmesini rica etti. Adenauer’in ricası yerine getirildi. Carl Humann bugün, kaçırdığı Zeus Sunağı’nın asıl olması gereken yerinde yatıyor.