Tüm dünyayı etkileyen Çernobil Dizisiyle nükleer sızıntının insanlara daha doğrusu tüm canlılara neler yaptığı bir kez daha gündeme geldi.
İzmir’de de ne yazık ki 12 yıldır nükleer atık tehlikesi var. Hem de en az 100 ton.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) 3 Nisan 2007’de Gaziemir Akçay Caddesi üzerindeki bir fabrikada radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit etti.
Raporlara göre radyasyon fabrikanın nükleer santrallerde kullanılan nükleer çubukların eritilmesiyle oluşmuştu.
Fabrikada ‘radyoaktif kaynak’ olduğu ve bu malzemelerin Türkiye’de bulunmadığı belirtildi.
Radyasyonun ‘Europium 152’ adı verilen bir malzemeden bulaşmış olabileceği bu malzemenin de nükleer santrallerde kullanıldığı ve Türkiye’ye getirilmesinin de yasak olduğu ifade edildi.
***
TAEK 8 Eylül 2008’de gönderdiği yazıda fabrikada yapılan ölçümlerde depolama sahasında, fırın bölgesinde ve kapalı istif sahasında radyoaktif madde bulaşmış atık tespit edildiğini bildirdi.
Radyasyonlu atıkların bulunduğu yerlerin acil olarak karantina altına alınması gerektiği vurgulandı.
Tehlikeli atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin edildi. Toprak altına gömülen miktarı ise kimse bilmiyordu.
Yani birileri göz göre İzmir’i nükleer çöplüğe çevirmişti.
***
Türkiye’de radyoaktif maddelerle ilgili teknik bilgi ve yeterliliğe sahip tek yetkili kurum Türkiye Atom Enerjisi Kurumu.
Ama İzmir’deki sorunu çözemeyen TAEK 3 yıl önce tehlikeli atıkların bulunduğu alandan çekildiğini resmen açıkladı.
TAEK’in yazısında şu ifadelere yer verildi:
“Kurumumuza bağlı Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi ile ilgili firma arasında 28.04.2014 tarihinde radyoaktivite bulaşmış atıkların ayrıştırma işlemine yönelik olarak proses geliştirme ve radyasyondan korunma konusunda bir protokol yapılmış olup protokolün süresi 28.04.2015’te sona ermiştir.
Bu tarihten sonraki faaliyetler TAEK’in bilgi ve gözetiminde değildir.”
***
Çeve Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, 12 yılda gelebildiğimiz süreçte İzmirlinin nükleer atıklarla birlikte yaşamaya devam ettiğini belirterek şu bilgileri verdi:
“Ülkemize girişi yasak olan, kaçak yollarla getirilen nükleer atıklarla ilgili sürecin sorumlularının tespiti gerekirdi. Bu atığın nasıl ve hangi yollarla bu noktaya geldiğine ilişkin inceleme ve değerlendirmeler de yapılmalıydı.
2007 Yılından beri yasal tespitleri yapılmış olan süreçte bugüne kadar herhangi bir işlem olmadı. Çevre ve halk sağlığı ile ilgili yaratılan risklerin ve sorumluların kamuoyuna şeffaf ve sağlıklı şekilde bildirilmesi gerekirdi.
Ancak geldiğimiz noktada; alanın temizlenmesi sürecine ilişkin bir çalışma olmadığı gibi, planlanan çalışmalara ilişkin bir resmi açıklama ya da bilgilendirme de yapılmıyor. .
Nereden geldiği bile açıklanmayan nükleer atıklar ile yaşamak zorunda olan İzmir gerçeği ile beraberiz.”
***
Geçen hafta Gaziemir Belediyesi ile Nükleer Karşıtı Platform İzmir Bileşenleri birlikteliğinde bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Belediye meclis üyeleri, muhtarlar ve STK temsilcilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenen toplantıda Prof. Dr. Ali Osman Akbaba, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Sekreteri Mustafa Serdar Çınarlı 12 yıllık süre zarfında yaşananları ve nükleer atıkların çevre, insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlattı.
70 dönümlük fabrika alanında Türkiye’de bulunmayan Europium 152 maddesinin tespit edildiğinin ve doğal radyasyonun 219 katı radyasyon ölçüldüğünün altını çizen uzmanlar konunun tespit edilmesinden bu yana geçen 12 yıllık süreçte çözüm üretilmediğini dile getirdi.
İnsanların çevreyi hızla kirlettiğini, doğanın dengesini bozduğunu dile getiren Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, çevre sorunlarının önüne geçmek için toplumun birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.
Başkan Arda konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Köylerde kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar taş ocaklarına karşı mücadele ederken biz şehrin göbeğindeki, tüm İzmir’i ilgilendiren bu kadar hassas bir konuya duyarsız kalıyoruz. Halkı tehlikenin boyutu hakkında bilgilendirmemiz, bu konuyu her platformda dile getirip çözüme kavuşturmamız lazım. Kamuoyu yaratmak için meclis üyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, muhtarlarımızla birlikte sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Hep birlikte el ele, daha bilinçli daha yüksek sesle bu sorunu dile getirmeliyiz. Tüm İzmir’i bilgilendirip harekete geçirmeliyiz.”
***
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun(TAEK) raporuna göre Gaziemir’de en az 12 yıldır nükleer atıklar var.
Ancak geçen bunca yıla rağmen ülkemize girişi yasak olan bu atıkların nasıl ve kimler tarafından getirildiği açıklanmadı.
Daha da kötüsü bugüne kadar nükleer atıklar temizlenmedi. Hatta nasıl temizleneceği konusunda kamuoyuna aydınlatıcı bir bilgi bile verilmedi.
Bölgede doğal olanın 219 katı radyasyon ölçüldü.
Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda başta olmak bu konuda mücadele veren herkesin nükleer çığlığını duymak şart.
Çünkü ölüm tehlikesi var.