İzmir’in Seferihisar açıklarında yer alan Samos fay hattında 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen depremde kent genelinde 117 kişi hayatını kaybederken, 17 bina deprem anında yıkılmış 680 bina ağır, 800 bina için ise orta hasar tespiti yapılmıştı.
Gerek bakanlıklar gerekse yerel yönetimler kentsel dönüşüm çalışmaları için düğmeye basarken, depremin üzerinden 9 ay gibi uzun bir sürenin geçmesine sonrası ise hükümet ve yerel yönetimler tarafından verilen yardımların tükenmesi sonrası depremzedeler için zor süreç başlamıştı.
Depremzedeler, vatandaşların sorunlarının çözülememesi sonrası yaklaşık olarak 5 bin kişi ile miting yapmaya karar verirken, Türkiye’de son günlerde yaşanan yangın felaketleri nedeniyle mitingi iptal eden depremzedeler yaklaşık 500 kişilik temsilci grubu ile Gündoğdu Meydanı’nda basın açıklaması düzenledi.
Düzenlenen basın toplantısına siyasilerden sadece Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atila Sertel katılırken, katılımcılar adına basın açıklamalarını İzmir Depremzedeleri Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan yaptı.
450 BİN TL’LİK ÜCRETLER İSTENMEKTEDİR
Yaşanan deprem sonrası vatandaşlardan evlerinin yapılabilmesi için yüksek fiyatlar istendiğini belirten İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, “30 Ekim İzmir Depremi’nde hayatlarını kaybeden 117 şehidimizle birlikte Rize ve Artvin’deki felaketlerde vefat eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlara başsağlığı diliyoruz. Ülkemizin her yerindeki yangınlarla canımızı, ciğerlerimizi yakan ve sebep olanları da aynı şiddetle lanetliyoruz. Bugün yaklaşık 80.000 depremzedenin temsilcileri olarak burada olmamızın sebebi Deprem felaketinin üzerinden tam 9 (dokuz) ay geçmiş olmasına rağmen yaraların sarılması konusunda kayda değer bir ilerleme kaydedilememiş olmasıdır. Depremden bugüne kadar Çevre Şehircilik Bakanımız Sayın Murat KURUM başta olmak üzere devletimizin yetkili bürokratları, yerel yönetimler ve siyasi partilerin temsilcileri ile defalarca görüştük. Kendilerine duyarlılıkları için teşekkür ederiz. Yıkılan evlerimizin yerine yapılacak inşaatlar için en az 450.000TL gibi hiçbir depremzedenin ödeme gücü olmayan fiyatlar istenmektedir” dedi.
AYLIK ÖDEMEMİZ GEREKEN TUTAR 7 BİN 500 TL CİVARINDADIR
Depremzedelerin gelir durumları hakkında da bilgi veren Özkan, “Gelir seviyesi 1.300TL ile 4.000TL arasında ve büyük çoğunluğu emekli olan depremzedelere kentsel dönüşümcü muamelesinin reva görülmesi, sarılmamış yaralarını derinleştirmektedir.Mevcut durumda evini yaptırmak isteyen depremzedenin aylık ödemesi gereken tutar7.500TL civarındadır. Bununla birlikte proje alanlarında hasar oranına göre ayrım yapılarak oluşturulan farklı ödeme planları,depremzedeler arasında tahammülü zor bir adaletsizliği ortaya çıkarmıştır.Benzer şekilde DASK kurumunun depremde zarar gören evleri az, orta ve ağır hasar şeklinde ayırarak ağır hasarlı bina haricindeki ödemeleri adeta badana boya parası şeklinde çok gülünç miktarlarda gerçekleştirmesi, akıl, mantık ve adalet duygusuna zarar vermiştir. Deprem sonrası yapılan yardımlarda çeşitli adaletsizlikler olmuş, esnaflarımız yardım yapılmayarak mağdur edilmiş, zarar gören araçlara sigorta şirketleri tarafından ödeme yapılmamıştır. Kıymetli eşyalarını almak için bir saat süre verilenlerin evini taşıdığı kabul edilmiş ve anlamsız bir şekilde eşya yardımı yapılmamıştır.” diye konuştu.
7 MADDELİK ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Hükümete yönelik 7 maddelik çözüm önerilerini de sunan Özkan, “Devletimizin yetkili kurumları ve yerel yönetimlerden;
- Sorunumuzun çözümü için en etkili adımlardan birisi olarak İzmir büyükşehir belediyemiz ve değerli meclis üyelerimizin, rant yaratmak için değil mağduriyetlerin giderilmesine katkı sağlamak için% 30 emsal artışı kararı almasını,
- Kentsel dönüşümcü değil deprem mağduru olduğumuz göz önünde bulundurularak 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık sıfır faizli depremzede desteği maksatlı bir kredi oluşturulmasını,
- Proje alanı dışındaki depremzedelerin müteahhit ödemeleri için ağır, orta ve az hasar ayrımı yapılmaksızın yerel yönetimler ve devletimiz tarafından seyyanen, 50 bin Tl tutarında yardım yapılmasını,
- Devletimizin proje alanları içinde aynı yaklaşımı benimsemeyerek yapılan konutların ödeme koşullarının eşit düzeye getirilmesini,
- Bu bağlamda 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık sıfır faizli maliyetin % 50 sinin ödeneceği kredi imkânının herkes için uygulanmasını,
- Proje alanı içinde 7269 sayılı kanun esasına göre yıkılan ağır hasarlı binaların aynı zamanda 6306 sayılı kanundan ve rezerv alandan yararlandırılmalarını,
- Aynı ilçede birden fazla evi olanların hak sahipliğinin elinden alınması şeklindeki adaletsiz uygulamanın yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.
Yukarıda sıralanan taleplerimizin karşılanması bizleri biraz rahatlatır kendevletimizin yanımızda olduğunun da göstergesi olacaktır.”
BİZ SADECE MAĞDURUZ
“Buradan devletimizin çok değerli yetkililerine bir kez daha seslenmek istiyoruz. Depremin kurulu düzenimizi ve mütevazı dünyamızı başımıza yıktığı sarsıntılardan bugüne kadar tamı tamına 9 ay geçti. Bu süreçte devletimizden sürekli yaralarımızın sarılmasını, acılarımızın kısmen de olsa dindirilmesini bekledik. Bütün yükümlülüklerini yerine getiren vatandaşlar olarak bunu devletimizden beklemenin en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Mağduriyet durumumuz kendisine net olarak aktarıldığı takdirde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sorunlarımızı ivedilikle çözüme kavuşturacağı inancımızı yitirmedik. Devlet, bütün toplumumuzda olduğu gibi biz depremzedelerin gönlündeki en müşfik babadır. Evlatları olarak en fazla ihtiyacımız olduğu zamanlarda yardım elini uzatmasını bekliyor, düştüğümüzde kaldırmasını ve yaralarımızı sarmasını istiyoruz. Biz buraya toplanan ve Devlet Babasına sesini duyurmaya çalışanlar olarak eylemci, terörist ya da isyancı değil sadece depremzedeyiz. Sadece mağduruz. Mağduriyetlerimiz giderilinceye, çığlıklarımız işitmesi gerekenler tarafından duyuluncaya, yaralarımız olması gerektiği gibi sarılmaya başlanıncaya kadar derdimizi anlatmaya devam edeceğiz. Meydanlarda, makamlarda, ana akım, geleneksel ya da sosyal medyada, fırsat bulduğumuz her zaman ve zeminde yardım çağrılarımızı seslendirmeye devam edeceğiz. Bizi her geçen gün büyüyen mağduriyetleri ile unutmayacağına inandığımız devletimizin ilgili organlarına, saygıdeğer yetkililerine ve tüm kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
VATANDAŞA 5 RANT SAHİBİNE 60 KAT
Basın açıklamasında konuşan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel ise, “Birlikte çok büyük bir acıyı ve felaketi yaşadık. Sanki bütün olup bitenin suçlusu olarak o bölgede yaşayan insanlar acısını çekti ve çekiyor. Bu işin, siyasi hiçbir yanı yok. Ben CHP’liyim ama bütün milletvekili arkadaşlarımın, bütün siyasi partilerin sorunların çözümünde el birliğiyle ve birlikte kararla hareket etmesini çok istiyorum. Çünkü o bölgede yaşayan bir arkadaşınız bir dostunuz olarak Bayraklı’da, Buca’da, Karşıyaka’da Bornova’da yaşayan insanların emeklilik sırasında ya da kooperatiflere girerek bütün malını, varlığını, dişinden artırdığı parayı bir konut elde edebilmek için harcadığını bilen biriyim. Şimdi kendi konutlarınızı size yeniden daha yüksek bir maliyetle satmak istiyorlar. Hepsini biliyorum. Şehircilik Bakanı Sayın Kurum ile yaptığımı toplantılarda çok açık bir şekilde dile getirdim. Siz insanların 120 metrekare olan alanını 80-90 metrekareye düşürüyorsunuz. 7 kat olan binayı 5 kata indiriyorsunuz. Kendi dairesinde oturmasını değil şansa bırakarak bir konut elde etmesini istiyorsunuz. Ama çok büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. 7 katı 5’e indiriyorsunuz. ‘burası deprem bölgesi, ben senin canını ve malını koruyorum’ diyorsunuz. Ama 350-500 adım ötede 50-60 kat gökdelen dikiyorsunuz. Vicdansızlık değil mi? Vatandaşa gelince 5 kat… Sermayeye, İstanbul’un müteahhitlerine, rant sahiplerine gelinde 60-70 kat veriyorsunuz” diye konuştu.
SONUNA KADAR ARKANIZDA OLACAĞIM
Sözlerine Rize’nin afet bölgesi ilan edilmesi ile devam eden Sertel, “Buradan, içi yanmış, bağrı yanmış, çoluk çocuğun nafakasını, konutuna harcadıktan sonra konusunu kaybetmiş insanlar adına sesleniyorum. Sayın Bakan, arkadaşımız buradan en yüksek makama seslendi. Duymuyorlar! Kulaklarını kapatmışlar. Duyuyorlar ama duymazdan geliyorlar çünkü onların tuzu kuru, onları hayatın en lüksünü yaşıyorlar. Bayraklıyı afet bölgesi ilan etmediler, söyledim… Orada evler yıkıldı, canlar gitti evlatlarını eşlerini kaybettiler, gencecik insanlar öldü… Hiç mi vicdanınız yok? Hiç mi görmüyorsunuz? Yazık günah değil mi? Ayıp değilmi? Rize de elbette ki afet bölgesi ilan edilsin, Manavgat’ta Antalya’da yanmış evlerin olduğu yerler elbette ki afet bölgesi ilan edilmesin buna kimse bir şey demiyor. Ama Rize’yi afet bölgesi ilan edenler İzmir’i neden afet bölgesi ilan etmiyorlar? Biz çok şey istemiyoruz. Biz başı dik onurlu insanlarız. Haram kazanmadı bu insanlar. Helalinden aşından kısarak aldılar bu evleri. Şimdi siz onları müteahhitlerin eline teslim ediyorsunuz. Konutunu yapmak isteyenden 450-500 bin TL istiyorlar, konutunu satmak isteyene ise 300-350 bin TL veriyorlar… Ayıp değil mi, günah değil mi? Bu işin siyaseti yok. Bir dostunuz, bir arkadaşınız, bir ağabeyiz, bir kardeşiniz olarak sesleniyorum, içim yanarak sesleniyorum. Sizin için kurulan İZDEDA bu işi kendi çıkarları için değil hepiniz için yapıyor. Ben sonuna kadar sizin yanınızda olacağım, sonuna kadar arkanızda olacağım. Buna söz veriyorum.” dedi.