6 Numaralı Kompartıman- KARACA SİNEMASI
Yönetmen : Juho Kuosmanen.
Oyuncular : Seidi Haarla, Yuriy Borisov, Yuliya Aug.
Büyük kırılma anları yaşatmayan, hayatın içinden anları karakterlerle birlikte yaşatan filmleri çok severim … Malum, sinema gerçeği sadece taklit eder. İşte bu tanımlamaya son örnek “6 Numaralı Kompartıman”. Farklı dünyalardan iki insanı bir araya getiren 6 numaralı tren kompartımanı bizleri de karlar içinde uzanan bir yolculuğa çıkarıyor. Finli yönetmen Juho Kuosmanen bir önceki filmi olan “Olli Maki’nin Hayatında En Mutlu Gün” bizleri yine hayatın içinden, doğal insanlarla tanıştırmıştı. Bu kez kaba, saba sürekli votka sarhoşluğunda genç maden işçisi Ljoha (Yuriy Borisov) ve arkeoloji tutkunu Finli Laura (Seidi Haarla) aynı tren kompartımanında Rusya’nın en ucundaki Murmansk’a yaptıkları yolculuğa eşlik ediyoruz.
Yaşamda yollarının kesişmesi pek mümkün olmayan iki insan, nasıl anlaşabilir ? Tabi ki, entel çevreden Laura için yolculuk çok sorunlu başlar. Sürekli votka içip, kaba konuşan, normalde taciz sayılabilecek sorular (kukunu mu satıyorsun ? tarzı) soran kafası kazınmış bu holigan tipten kurtulmanın yollarını arar ve her köşesi insan dolu tren içinde bulamaz. 90’ların başı olmasına karşın trende sanki zaman durmuş gibidir. Anılarımızda yer alan, üzerine türküler söylenen, insanların birbiri üzerine yığıldığı kapkara bir trendir. Halbuki Laura nasıl da heyecanlı mutlulukla binmiştir trene. Hedefi Murmansk’ta tarih öncesi kayalara kazınmış Petroglifleri (taşa kazınmış yazılar) görmektir. Birlikte seyahati planladığı Moskovalı kız arkadaşı ve sevgilisi İrina son anda seyahatten vaz geçince tek başına kalır. İrina’nın entelektüel, içtikçe çenesi açılan çevresi içinde Laura mutlu olmuş, güçlü bir aidiyet duygusu hissetmiştir. Bu kaba saba, yontulmamış başka dünyaya ait Ljoha da nerden çıkmıştır karşısına ? Kompartımanı terk etme çabaları sonuç vermez ve mecburen 6 numaraya geri döner.
Kuosmanen, tren yolculuğunun çetin kış şartları içindeki zorluğunu ve iki karakterin arasındaki zorlu birbirini tanıma sürecini mükemmel eşleştirmiş. Her şey doğal, insana içten bakan ve gerçekçi .. Ljoha kendisini eksik, eğitimsiz hissettiği yerlerde çocuksu reaksiyonlar verir. Belli ki kızdan hoşlanıyordur, fakat aradaki o, ölçülemeyen mesafeyi nasıl kapatacaktır? Kendi dünyasının insanlarından evinde misafir oldukları yaşlı kadın, yolda trene binen ve Laura’nın davetiyle kompartımana katılan vatandaşı, gitar tıngırdatan, Finli arasındaki kontrast çok çarpıcıdır. Bir tarafta, doğal, yaşama korkusuz bakışını yansıtan sade bir insan vardır. Diğeri ise medeni sayılan, entel tayfasındandır. Ljoha’nın ait olduğu sınıfın insanlarını küçümser, diğer taraftan yolda trenden inerken hırsızlıktan bile geri kalmaz.
Kuosmanen entel kesimle doğal, yontulmamış insanlar arasındaki karşıtlıkları öyküsünün yapı taşı olarak ele almış. Kaba saba tarafın insancıl güvenirliliğini, eğitimli tarafın kaypaklığıyla karşılaştırıyor. Laura yolculuk boyunca değer verdiği, kültürlü çevresinin ne kadar benmerkezci, güvensiz olduğunu anlar. Duygusal dünyasının kısıtlayıcı sınırlarını kaldırır. İnsan olmak sonuçta varoluşsal bir gerçektir demeye getiriyor Kuosmanen. Bir katkıda benden gelsin : “süslemeler alttaki insanı yok etmez.”
Yuriy Borisov sergilediği doğal oyunculukla, karakterinin içine o kadar güzel girmiş ki… Ljoha’yı yaşıyor adeta. Laura’da Seidi Haarla’da parlak bir performans sunuyor. Karşılıklı döktürmüşler kısaca…
İncelikle işlenmiş, karakterlerin geçmişine ve geleceğine dair bir şey söylemeyen, bu zamanları kadraj dışı tutarak daha anlaşılır kılan, yaşanan anları yansıtmakla yetinen özel bir film. Tren yolculuğu sahneleri gerçekten hareket eden bir trende zorlu bir çekim sürecinde ortaya çıkmış. Bu çekimler filme olağan dışı bir gerçekçilik ve doğallık veriyor. Kompartıman içi sahnelerdeki dar mekan duygusu ise, çekim açılarıyla mükemmel yansıyor. Tüm bu özellikler oyuncuların doğal performanslarıyla birleştiğinde ortaya sıra dışı bir film çıkıyor. Tren penceresinden onlarla birlikte seyrediyoruz yolculuğu, finalde Murmans’ta karlar içinde onlarla birlikte yuvarlanıyoruz. Cannes’da Büyük Jüri ödülünü kazanan bu filmi mutlaka izleyin..