İzmir siyasetinin önemli ismi CHP’den 2009-2014 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Sözcüsü ve 2014-2019 arasında da Bornova Belediye Başkanlığı görevlerinde bulunan Olgun Atila Egeli Gazete’ye önemli açıklamalarda bulundu. Dün birinci bölümünü yayınladığımız röportajın ikinci bölümünde Cumhurbaşkanlığı adaylığı için en doğru adayın Kemal Kılıçdarağlu olacağını ifade eden Atila, “Bütün partilerle iletişimi çok iyi kurdu. Geçmişten gelen Devlet Adamlığı deneyimi var. Bu da çok önemli. Kendi dünya görüşünden olmayanları da temsil edebilmek lazım. Hoşgörü ortamını da çok iyi sağlayacağını düşünüyorum. Millet İttifakı’nda Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile yüzde 60’ı bulan oy oranına ulaşırız” dedi.
MUSTAFA YILMAZ
FOTOĞRAFLAR: ŞÜKRÜ AKIN
-Kısa bir süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir görüşmeniz oldu. Bu görüşmede neler konuşuldu?
Sayın Genel Başkanımız ile 2019 yerel seçimlerinden sonra ilk görüşmem değil. Belirli periyotlarla görüşüyoruz. Ülkemizle ilgili İzmir ile ilgili görüşlerimi ifade ettim. Ülkenin bir hoşgörü ortamına ihtiyacı var. En önemli olaylardan biri bu. Bugün tabii ki ülke iyi yönetilmiyor. Tek adam zihniyeti var. Ekonomi çok kötü gidiyor. Bunlar çok önemli. Bunların hepsine çözüm üretebilmemiz lazım. Sayın Genel Başkanımızın özellikle referandumda özellikle “hayır” kampanyası ile başlatmış olduğu bir süreç var. O sürecin akabinde bizi, toplumun bütün kesimlerini farklı dünya görüşündeki insanlarla bir araya getirdi. Bunu da büyük bir samimiyetle ortaya koydu. Bunun çok önemli bir birleşme olduğunu düşünüyorum. Bunu tabii Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı ile daha iyi bir noktaya getirdi. Bunun meyvelerini 2019 Mart seçimlerinde Türkiye’de başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çok önemli bir başarı sağlayarak aldı. Bu düzeni, bu birlikteliği ortaya koyan sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Toplum şimdi daha büyük bir hedef ve umut içinde. Bu ittifakın ve bu bileşenlerin daha da artarak, çoğalarak toplumun bütün kesimlerini katarak genişlemesi önemli. Toplumun yeni bir sisteme ihtiyacı var. Çünkü referandum seçimleri sonrası gelen Başkanlık Sistemi ile gelen tek adam yönetimi ile tek bir kişinin aldığı kararların doğru olmadığı ortaya çıktı. Bu kararlardan bugün Cumhur İttifakı’nda yer alan milletvekilleri ve oy veren vatandaşların da memnun olmadığı anketlerle ortaya çıktı. Önümüzde en geç gelecek yıl Haziran’da yapılacak bir seçim var. Bu ittifakı bölmeden, büyütecek şekilde, kimseyi kırmadan Türkiye’nin beklediği 20 yıllık bir iktidarın değişimini demokratik yollarla, barışla, huzurla birlikte sağlamak lazım. Bundan sonrasında da Türkiye’nin yeniden inşası için, daha büyük hedeflere birlikte koşabilmek için insanımıza yakışır yeni bir seçim sistemi, katılımcılık anlayışı, gençlerin ve kadınların daha çok yer alması noktasındaki gözlemlerimi ifade ettim.
Bu noktada da bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ben Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun en doğru aday olduğunu düşünüyorum. Bütün partilerle iletişimi çok iyi kurdu. Geçmişten gelen Devlet Adamlığı deneyimi var. Bu da çok önemli. Kendi dünya görüşünden olmayanları da temsil edebilmek lazım. Hoşgörü ortamını da çok iyi sağlayacağını düşünüyorum. Toplumu germeden, dinleyerek, anlayarak, gençlerin, gazetecilerin eleştirebildiği, demokrasi ve hoşgörü ortamının sağlanabildiği bir ortamı sağlayabilir. Bunun dışında da ülkenin yönetimine liyakatlı kadroların gelmesi gerekiyor. Türkiye’nin en iyi ekonomistlerinin içinde olduğu, en iyi spor adamlarının görevler aldığı, en iyi eğitim uzmanlarının görev aldığı, milli savunma konusunda tecrübeli insanların yer aldığı bir yönetimi getirir. Bu özelliklerinden dolayı Genel Başkanımız Genel Kılıçdaroğlu en iyi aday olacaktır. Millet İttifakı’nda Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile yüzde 60’ı bulan oy oranına ulaşırız. Başta İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener olmak üzere Millet İttifakı üyelerinin de ciddi seçim çalışmaları var ve büyük etkisi olacak.
-Sizin önceki yıllarda ifade ettiğiniz Türkiye’deki çoğu genç insan gibi “Başbakan” olma hayali ne yazık ki şu an imkansız. Çünkü Başbakanlık sistemi yok. Bu konudaki düşünceleriniz neler?
Bizim sistemimizde devletimizin başı Cumhurbaşkanı’dır. Bu makam da tarafsızdır. Öyle olması gerekir ve devletin sigortasıdır. Hükümet’in, TBMM’nin getirdiği kararları onaylayan, soğukkanlılıkla inceleyen, dış politikada, savunma politikalarında Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatlerini her yerde en iyi şekilde gözeten, hiçbir partili ve vatandaş ayrımı yapmayan, ötekileştirmeyen kötü sözler söylemeyen, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını onore eden çok kutsal bir görev Cumhurbaşkanlığı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Türkiye’de yıllardır hiç eleştirilmez. Çünkü o devletin başıdır. Siyasi parti genel başkanlarıyla aylık görüşmeler yapar. Biz bu noktada bir Cumhurbaşkanı istiyoruz.
Başbakanlık makamı da bir siyasi parti genel başkanının olduğu, koalisyon ortamı da olabilir. İcracı, halka gidip hesap veren, eleştirilen, fikrini siyaseten ortaya koyan bir Başbakanlık. Yani zor ve meşakkatli, mücadele edilmesi, hizmet edilmesi gereken bir makam. Başbakan ve Cumhurbaşkanı ilişkileri de devletin zirvesinde olması gereken saygı ve devlet adabıyla olmalı. Güçlendirilmiş parlamenter sistemle sadece Başbakan’ın değil Bakanlar Kurulu’nun da güçlü olduğu bir sistem önemli. Bizim hep iyi uygulamalar yönünde karar vermemiz lazım. Böylece hep birlikte yen hedefler ortaya koymaları gerekiyor.
Bu noktada da milletvekilleri de önemli. Çünkü Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde güçlü, halkın içinden seçilmiş milletvekilleri de çok önemli.
Başbakan’ın bütçesini TBMM’de savunduğu ve muhalefeti sonuna kadar dinlediği ve sonra icraatlarını neden ve nasıl yaptıklarını anlatarak ilerlediği bir ortama ihtiyaç var. Ama şu an TBMM’de böyle bir durum yok. Çünkü seçilmiş olan Cumhurbaşkanı TBMM’ye gelmiyor. Atanmış olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da Bakanlara geliyor. Anlar da sadece gelmiş olmak için geliyorlar.
-İzmir’de 20 yıldır CHP iktidarı var. Ancak CHP’nin iktidarında İzmir yeterince temsil edilmiyor? CHP MYK’sında İzmir siyasetinden yetişen bir kişi bile yok. Yine İzmir’den yetişen bir Genel Başkan Yardımcısı yok. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elbette İzmirliler olarak bizim CHP’nin genel yönetiminde daha fazla İzmirli istememiz gayet doğal. İzmir’den daha çok Bakan olsun istiyoruz. CHP’de daha fazla İzmirli Genel Başkan Yardımcısı olsun istiyoruz. Tüm partilerde bu durumun böyle olmasını arzuluyoruz. Ama bizim bir şansımız Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu İzmir Milletvekilimiz. Hem de uzun bir süredir bu böyle. Genel Sekreterimiz Selin Sayek Böke de İzmir Milletvekilimiz. Ama İzmirli yönetici sayımızın artmasından çok memnun oluruz. Ankara siyasetinde daha etkin olmamız gerekiyor.
-Belediye Meclis üyeliği ve sonrası Başkanlık deneyimi ile 10 yıllık kesintisiz bir yerel yönetim deneyiminiz var Bu anlamda İzmir’deki belediyelerin icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belediyelerimiz her biri bir gayret ve çaba içinde. Her belediyemiz kendi imkanları dahilinde en üst seviyede hizmet etmeye çalışıyor. Pandemi koşulları, deprem gibi felaketler özellikle iletişim noktasında belli şeyleri uzaklaştırmış gibi gösterse de bizim yerel yönetimlerimiz gerçekten en iyi hizmetleri vermeye çalışıyorlar. Belediye Başkanlığı çok ulvi bir görev. Tüm başkanlar ve ekipleri her zaman yaşadıkları kente en iyi hizmeti vermek isterler. Her belediyenin kendine özgü bir tarzı, bir yaklaşımıyla o kentin ihtiyaçları nelerse o noktada da katkı sunmaya çalışıyorlar.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer, dünya ve Türkiye’deki büyük krize rağmen İzmirlilerin yaşam kalitesini yükseltmek için yatırımları kararlılıkla sürdürüyor.
İzmir Büyükşehir Belediyemiz en son Buca Metrosu’nun temelini de attı. Çok güzel bir temel atma töreni oldu. Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, Millet Partisi bileşenlerinin temsilcileri, halkımızın katılımıyla birlik ve beraberlik vurgusu yapıldı.
İlçe belediyelerimizin hepsi de kendi projeleriyle halka hizmet etmeye çalışıyorlar.
-2019 Yerel seçimleri sonrası görevinden ayrılan pek çok belediye başkanı aktif siyasette oldukça geri çekildi. Siz partinizde de, yaşadığınız ilçede de kentte de aranan ve önce çıkan bir isim oldunuz. Bundan sonra hedefiniz ne, yolunuza nasıl devam etmeyi planlıyorsunuz?
En önemli nokta bizim ne olacağımız değil, dünya görüşümüzü nereye taşıyabileceğimizdir. Şu an ülkede çok önemli bir seçim var. Bu seçimde partimiz CHP’nin başarı sağlaması, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olması, Millet İttifakı’nın iktidar olması noktasında herkesin hiçbir şey beklemeden karşılıksız samimi katkı sunması gerekir. Bunlar olduktan sonra da ülkemize, insanımıza hakkettiği hizmeti vermek ve hoşgörü ortamını sağlamak lazım. Çocuklarımıza daha iyi yaşanabilir bir Türkiye bırakma noktasında hep birlikte katkı sunmamız gerekiyor. Çünkü gençlerimizin ve çocuklarımızın çok önemli bir bölümü artık Türkiye dışında Avrupa’da arıyorlar. Bu da bizi anne ve babalar olarak, ebeveynler olarak üzüyor. Kendi ülkemizde, doğduğumuz yaşadığımız topraklarda onlara da daha yaşanabilir, özgür bir ortam sağlamak olmalı.
Biz 10 yıl boyunca görevimizi 7/24 yapmaya çalıştık. Bundan sonraki noktalarda da hiçbir şey beklemeden her türlü samimi katkıyı sunmak isterim. Birleştiren, katkı sunan noktasında olurum. Bunun için ille de bir koltuk da gerekmeyebilir. Siyasette ne zaman daha demokratik, katılımcı, farklı seçim sistemlerinin ortaya konduğu halkın doğrudan müdahale edebildiği tercihli sistemler gibi farklı süreçler geldiğinde ülkemiz daha iyi bir noktaya çok daha hızlı bir şekilde gelecektir. Bizim partimiz ve Genel Başkanımız, İYİ Parti’nin kurulma aşamasında, diğer partilerin bir araya gelmesi aşamasında çok önemli katkılar sundu. 2023’teki seçim başarısıyla da bunu taçlandırdıktan sonra Türkiye’nin gerçekten hak ettiği bir sisteme geçişini sağlanacaktır. Cumhuriyetimizin birinci yüzyılında yapılan önemli işler var. Şimdi ikinci yüzyılında da geleceğe Büyük Atatürk’ün ortaya koyduğu muassır medeniyet seviyesine ulaşmak için Cumhuriyet değerlerine, Türkiye’de demokratik, laik bir ortam sağlanması için daha iyi noktalara geleceğimizi ümit ediyorum.
-Bu arada yakın zamanda üçüncü kez baba oldunuz. Aileniz, yoğun tempoyla siyasete devam etmeniz konusunda ne düşünüyor?
Elbette yoğun tempoyla devam etmem çok tercihleri değil. Ancak ülkemizin bulunduğu durumdan milyonlarca yurttaşımız gibi benim ailem de memnun değil. Samimi bir destek sunulması noktasında onlar bu konudaki her türlü fedakarlığı yapabileceklerini ifade ediyorlar.