İzmirliler 100 ton radyasyonlu atıkla 15 yıldır yaşıyor. Yer altında ise ne kadar radyoaktif madde olduğu bilinmiyor.
Aslında vahim hatta korkunç bir olay. Ama ne yazık ki 15 yılda ne yazık ki adeta kanıksandı. Sanki normal bir olaya dönüştü. Oysa geçen aylarda alanda yapılan ölçümde, normal değerin 7 bin 291 kat radyasyon tespit edildiği açıklandı.
İzmir’i nükleer bir çöplüğe çeviren olayın gelişimi şöyle:
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) 3 Nisan 2007’de Gaziemir Akçay Caddesi üzerindeki bir fabrikada radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit etti.
Raporlara göre radyasyon fabrikanın nükleer santrallerde kullanılan nükleer çubukların eritilmesiyle oluşmuştu.
Fabrikada ‘radyoaktif kaynak’ olduğu ve bu malzemelerin Türkiye’de bulunmadığı belirtildi.
Radyasyonun ‘Europium 152’ adı verilen bir malzemeden bulaşmış olabileceği bu malzemenin de nükleer santrallerde kullanıldığı ve Türkiye’ye getirilmesinin de yasak olduğu ifade edildi.
***
TAEK 8 Eylül 2008’de gönderdiği yazıda fabrikada yapılan ölçümlerde depolama sahasında, fırın bölgesinde ve kapalı istif sahasında radyoaktif madde bulaşmış atık tespit edildiğini bildirdi.
Radyasyonlu atıkların bulunduğu yerlerin acil olarak karantina altına alınması gerektiği vurgulandı.
Tehlikeli atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin edildi. Toprak altına gömülen miktarı ise kimse bilmiyordu.
Yani birileri göz göre İzmir’i nükleer çöplüğe çevirmişti.
***
Türkiye’de radyoaktif maddelerle ilgili teknik bilgi ve yeterliliğe sahip tek yetkili kurum Türkiye Atom Enerjisi Kurumu.
Ama İzmir’deki sorunu çözemeyen TAEK 3 yıl önce tehlikeli atıkların bulunduğu alandan çekildiğini resmen açıkladı.
TAEK’in yazısında şu ifadelere yer verildi:
“Kurumumuza bağlı Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi ile ilgili firma arasında 28.04.2014 tarihinde radyoaktivite bulaşmış atıkların ayrıştırma işlemine yönelik olarak proses geliştirme ve radyasyondan korunma konusunda bir protokol yapılmış olup protokolün süresi 28.04.2015’te sona ermiştir.
Bu tarihten sonraki faaliyetler TAEK’in bilgi ve gözetiminde değildir.”
***
İddia falan değil. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun(TAEK) raporuna göre Gaziemir’de en az 15 yıldır nükleer atıklar var.
Ama anlaşılmaz bir durum daha var. İnsan sağlığına en olumsuz etkiyi yapan radyasyonlu atıkların varlığı 15 yıldır resmi raporlarla sabitken bu güne kadar İzmirlilerin bu durumdan nasıl etkilendiği hiç araştırılmamış.
Bu konuda ne bir rapor ne de en ufak bir bilgi var.
Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda geçen hafta İzmir Büyükşehir Belediye Meclisine bu sonuyla ilgili bir önerge verdi.
Önergede, “Söz konusu alanda bulunan nükleer atıklar sadece Gaziemir’i değil, tüm İzmir’i tehdit etmektedir. Bu atıklar tüm İzmir’in havasını, suyunu ve toprağını zehirlemektedir. Sahanın yakın alanlarında yer altı suları analiz edilmelidir. Söz konusu atıkların içme sularına etkisi ile İzmir Körfezi’ni hangi oranda etkilediği ortaya koyularak tüm bu bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Uzun yıllardır bölgede yüksek ve tehlikeli kirletici unsurlar bulunduran nükleer atıklar mevcut durumda halk sağlığı üzerindeki etkisi ise henüz hiç raporlanmamıştır. Söz konusu veriler ışığında Büyükşehir Belediyemiz önderliğinde bölgenin toprak, hava ve su kirliliğinin tespiti için bilimsel bir çalışma yapılmasını, ayrıca söz konusu nükleer atıkların İzmir’in tamamına ilişkin etkilerinin tespit edilmesini ve yine halk sağlığına ilişkin etkilerinin raporlanması amacıyla bilimsel çalışmalar yapılması için gerekli kararların alınmasını sayın meclis heyetinden arz ve talep ederiz” çağrısı yapıldı.
***
Tüm veriler İzmir’in büyük tehlike altında olduğunu açıkça gösteriyor. 15 yılda bu konuda kapsamlı bir araştırma yapılmamasını anlamak mümkün değil.
Belki de radyasyon içiyoruz ama haberimiz yok.
Bunun garantisini araştırma yapmadan ve gerekli raporları kamuoyunun önüne koymadan kimse veremez.