Kazıklı Voyvoda’yı sanırım duymayanınız yoktur. Hani şu insanları kazığa oturtan Eflak Beyi… İrlandalı yazar Bram Stoker’ın 1897 yılında yayınladığı romandan sonra vampir Kont Drakula olarak Onu dünya da tanıdı. Fantastik bir roman tabi ama düşmanlarının kafatasından şarap ya da onların kanını içtiği belgesellerde anlatılıyor. Hatta, Osmanlı tarafından yenilip öldüğünü ispat etmek amacıyla kellesi Fatih Sultan Mehmet’e getirildiği günlerde Almanya Macaristan ve Rusya’da onun vampir olduğuna dair yaygınlaşmış bir rivayetten de söz edilir.
İşte bu Kont Drakula çocukluk ve gençlik yıllarında bir süre Osmanlı’nın zoraki misafiri oldu. Babası 2. Vlad Dragulios Eflak Beyliği koltuğunu kaybetmemek için ve beyliği süresince herhangi bir taşkınlık yapmayacağının teminatı olarak büyük oğlu 3.Vlad Dragulios (Kazıklı Voyvoda-Kont Drakula) ve küçük kardeşi Radul’u Edirne Sarayına teslim etti. Dönemin padişahı 2. Murat’tı. Doğruluk payı var mıdır bilinmez ama, tarihe Fatih Sultan Mehmet olarak geçecek olan Şehzade Mehmet ile 3. Vlad’ın iktidara geldiklerinde bozulacak olsa da çocukluklarında iyi arkadaş ve hatta kan kardeşi oldukları bile söylenir.
Türk tarihçilerinin kayıtlarında 3. Vlad’ın Osmanlı’da teminat olarak tutulduğu 1442 ve 1448 yılları arasındaki süreyi Edirne’den başka Tokat ve Kütahya’da (Eğrigöz) geçirdiği ifade ediliyor. Ancak bazı Avrupalı tarihçilere göre Kont Drakula bu üç yer dışında bir yerde daha kaldı.
15. Yüzyıl Bizans ve Osmanlı tarihçisi Dukas’ın Türkçe’ye de çevrilen “Bizans Tarihi” adlı kitabının 1956 baskısının 127. sayfasında, Nicholae Yorga’nın “Osmanlı İmparatorluğu tarihi” adlı kitabının 2005 baskısının 367. sayfasında ve Almanca “Vlad Tepes und Bram Stokers Dracula” başlıklı kitabın 2005 basımlı nüshasında bu yerin adı net olarak verilmiş.
Nymphaion…
Cumhuriyet öncesindeki ismiyle Nif…
Yani İzmir Kemalpaşa…
İşe bakın siz… Bram Stoker’ın kitabı sayesinde bütün dünyaya korku salan geceleri tabutundan çıkıp kurbanlarının klanını emen vampir Kont Drakula ya da bizim tarihimizdeki adıyla Kazıklı Voyvoda gençlik yıllarında kardeşi Radul ile birlikte bir süre İzmir Kemalpaşalıların hemşehrisi olmuş. İlginç değil mi?
Bu bilgiye gerçek bir tarih sevdalısı olan değerli kardeşim Rahim Sağ tarafından kaleme alınan “Nif’ten Kemalpaşa’ya” adlı kitapta ulaştım. Umarım Kemalpaşa’da görev yapan ilgili ve yetkililer de ellerini uzatsalar ulaşabilecekleri bu kitaba şöyle bir göz gezdirirler de, Kemalpaşa’yı tarihsel ve turistik anlamda hak ettiği yere doğru kımıldatırlar.