Bugün, 2022’nin son gününü yaşıyoruz…
Bu gece ise yeni yılın ilk dakikalarına tanıklık edeceğiz…
24 saat içinde iki yıldan birini devirip diğerini yaşamaya başlayacağız.
Her yıl başında nedir dileklerimiz; sağlık, mutluluk, başarı, para… Huzur, güven, aşk, yeni bir sevgili, bitmeyen sevda…
Hep kendimize, çevremize, çocuklarımıza, sevdiklerimize, dostlarımıza dair dileklerimiz…
Ülkeyi de biri yönetsin işte… Bana dokunmasın da…
Bugüne kadar hep böyle oldu…
Ancak 2023’ün diğer yıllardan farkı bir yanı var; bize sorumluluk yükleyen, bu toplumun bir bireyi olarak değerlerimizi korumamızı hissettiren…
Evet, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını yaşayacağız.
Koca bir asırlık demokrasi geleneği…
Bundan 100 yıl önce, “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” diyen ölümsüz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, daha açık bir söylemle, “Sizi yönetmeye talip olan kim olursa olsun, onun patronu sensin, karşısında eğilme” diyen bir demokrasi dehasının kurduğu ve bizlere emanet ettiği Cumhuriyetin 100. yılı…
Sorumluluğumuz çok büyük…
***
Örneğin bugüne kadar üç maymunu oynamış olabiliriz. Birçok siyasi liderin peşine takılıp, onun ağzından çıkan her sözü kutsal kabul ederek ülkenin sarsılmasına yol açmış olabiliriz.
Geçmişte yaptık bunu, bugün de… Ülkenin sinir uçlarıyla oynadık, değerlerini kimi zaman yok saydık.
Tarihin yaprakları bu acı tecrübelerimizle yüklü…
İhtilaller, siyasi idamlar, ekilen nefret tohumları, politik manevralar, algı provakasyonları, dinsel baskılar, dış destekli sağ-sol kavgaları, tarikat kayırmaları, tacizler, hukuk cinayetleri, ekonomik tramvalar, hapsedilen kişisel özgürlükler, toplumsal prangalar, çıkar savaşları, kadına şiddet, güce tapınma hep yaşandı, yaşanıyor…
Başka bir ülke bu kadar ihaneti görse, çoktan teslim bayrağını çekmiş, bağımsızlık tapusunu bir başka güce kaptırmış olurdu.
Olmadı…
Çünkü kaç kez öldürücü darbe alsa da, ayakta kalmayı başarabilen güçlü bir demokrasi temelimiz var.
100 yılda yaşanan tramvaları, bu köşeye çekmeye çalışsam yerim yetmez, yetse bile yürek kaldırmaz.
Sonuçta her ihanet girişimi ülkeyi sarstı ama yıkamadı.
Türkiye gerçekten, demokrasi geleneği olan çok güçlü bir ülke… Türkiye Cumhuriyeti ise yıkılmaz bir kale…
Zira arkasında, lideri Atatürk’e yürekten bağlı, demokrasiye, fırsat eşitliğine, bağımsızlığa inanan milyonlar var.
Onların direnci, bu ülkeyi bugüne kadar ayakta tuttu, ancak şimdi ikinci yüzyılın ilk günlerinden itibaren bu geleneği güçlendirmek gerekiyor.
Çünkü çevremiz artık ateş çemberi… İçten ihanetlerin yaktığı yetmiyormuş gibi, dışarıdan topraklarımıza göz koyan güçler var..
Sözün özü Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları artık gücünün farkında olmalı…
Kökleşmiş demokrasi kimliğini yüreğinden çıkarıp masaya yumruğunu vurmalı ve demeli ki, “Patron benim.”
Tıpkı Atatürk’ün 100 yıl önce işaret ettiği “Patron sensin” dediği gibi… ‘FOX TV’de Selçuk Tepeli de bunu sık sık hatırlatıyor göreve geldiğinden beri…
***
İşte o zaman, bir kişinin ağzıyla değil, ortak akılla hareket edersin…
İşte o zaman, haksız, hukuksuz yargılamaların önüne geçersin. Haber alma hakkını elinden alan güce karşı durup, senin doğruları öğrenmeni engelleyenleri saf dışı bırakırsın.
İşte o zaman, her alanda kendini yetiştirmiş milyonlarca gence sahip çıkar, başka ülkelere kaptırmaz, hükümeti yatırım yapmaya zorlayarak, eşit istihdam yaratmasını emredersin.
İşte o zaman çok sevdiğin ülkenin kaderini kirli zihinlere terk etmek yerine, vatanın geleceği için göstermelik değil, ölümüne mücadele edersin.
İşte o zaman, vatan toprağına göz koyan terörizmin pazarlık gücünü yok sayar, bir başkasının kendi çıkarı için vatanını satmasına engel olursun.
İşte o zaman, sana ‘boyun eğmek zorundasın’ diyenlere karşı dik durur, din tacirlerini sonsuzluğa gömer, toplumda güven inşa edersin.
***
Bir ülkenin geleceği, insanının kendine güven duyması, tarihine sahip çıkması, vatandaşına bağımsız bir ülke bırakan kurucu liderlerini sonsuza dek yüreğinde taşımasıyla mümkündür…
İşte bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı olan 2023, bize çok büyük sorumluluklar yüklüyor.
Zira patron, değerlerine sahip çıkarsa kazanır, kişisel çıkarları uğruna satarsa kaybeder.
Bu yıl çok sık yaşadık, millet yumduğunu vurdu masaya, örgütlü güç olmanın tadını aldı. İktidar tarafından ‘asla olmaz’ denilen her şey oldu.
Örneğin önümüzde ciddi bir seçim süreci var.
Ya tek adam rejimi devam edecek…
Ya da güçlü bir parlamenter sisteme oy vereceğiz.
Biri “güç benim” diyor, diğeri “ortak aklı” savunuyor.
Bu ülkenin birer vatandaşı olarak, hepimiz birer patronuz. Bizim seçtiğimiz insanlar, ödediğimiz vergilerle ülkemizi yönetiyor.
Doğru yaptıklarında sahip çıkar, demokrasiden, laiklikten, bağımsızlığımızdan asla ödün vermeyiz. Verildiğinde neler olduğunu gördük çünkü…
Yanlış yaptıklarında ise tepelerine bineriz.
İşte bu nedenle patronluk sorumluluktur, geleceğin teminatıdır. Gerçeklere yüz çevirme, algılara kanma.
100 yıl önce bu ülkeyi kuran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları rehberimiz olsun.
Onlar sadece demokrasiye inandı, bizlere güvendi ve emanet bıraktı.
İşte bu yüzden 2023 sıradan bir yıl değil, ülkemizin geleceği için dönüm noktası.
Bunun farkında olalım, yeter.
Bu gerçeklerin ışığında, 100. yılımızı kutluyor, sağlık, mutluluk, başarı ve algılardan uzak aydınlık günler diliyorum.
—————-
Hürol DAĞDELEN
hurol90@gmail.com