“İzmir’in Çernobil’i” olarak bilinen nükleer atıkların bertaraf edilmeye başlandığı yönünde çıkan haberler üzerine basın açıklaması yapan İzmir’in Çernobili Temizlensin Komisyonu, sürecin bilimsel yöntemlerle ve kamuoyunu bilgilendirerek şeffaf şekilde yürütülmesi çağrısı yaptı.
“İzmir’in Çernobil’i” olarak bilinen Gaziemir Emrez Mahallesi’ndeki 70 dönümlük kurşun ve döküm fabrikasındaki araziye gömülü bulunan nükleer atıklar, 16 yıldır temizlenmeyi bekliyor. 500 bin tondan fazla tehlikeli atığın olduğu tahmin edilen arazide yapılan ölçümlerde radyasyon oranı yasal sınırın 7 bin 291 kat üzerinde çıkmıştı. Atıkların temizlenmesinin ardından alanda nükleer temalı bir park yapılması için bakanlığa ve ilgili kurumlara çağrı yapan Belediye Başkanı Halil Arda, atıklara dikkat çekmek ve sorunun çözümü için 3 ay süren Duran Adam eylemi yaptı. Duran Adam eylemiyle nükleer atık sorununu ülkenin gündemine taşıyan Başkan Halil Arda’nın öncülüğünde; bilim insanları, yerel yöneticiler ve çevre örgütlerinin yer aldığı İzmir’in Çernobili Temizlensin Komisyonu kurulmuştu.
Son dönemde basına yansıyan alanın temizleneceği yönündeki bilgiler üzerine komisyon, atık alanında basın açıklaması yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, belediye başkan yardımcıları, belediye meclis üyeleri, Çevre Mühendisleri Odası’ndan Helil Kınay, Avukat Arif Ali Cangı, Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Sekreteri Mustafa Güleş, Teknik Sorumlu Selma Akdoğan, Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Gül ve Korman Obuz, İzmir Tabip Odası’ndan Dr. Yüce Ayhan, İzmir Barosu Kent Çevre Komisyonu’ndan Avukat Gamze Şimşek, İyi Parti Gaziemir İlçe Başkanı Sedat Dağ, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı.
“Mücadelemizin sonucunu aldık”
Duran Adam eylemiyle nükleer atık sorununu ülkenin gündemine taşıyan ve verdikleri mücadele sürecinde yaşanlara değinen Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, “İzmir Valimizin yaptığı açıklamalarda, bu alanın temizliğiyle ilgili girişimlerin başladığını duyduk. 2007 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından tespit edilmiş, 2012 yılında basın aracılığıyla kamuoyunun haberdar olduğu nükleer atıkların olduğu bir alandan bahsediyoruz. İzmir’in merkezinde kalmış, burada yaşayan insanların sağlığını tehdit eden bu bölgenin temizlenmesini, yaklaşık 10 yıllık mücadeleyle istiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, halkın sağlığı için yaptığımız bu eylemlerin sonucunu alma noktasına geldiğimiz için mutluyuz. Ancak bu sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesini istiyoruz. Yüreğimize su serpilmesini istiyoruz. Bugüne kadar olumlu bir dil kullandık ve çok masum bir isteğimiz var, bu alan temizlensin dedik. Diliyorum ki 2023 yılında bu alan temizlensin ve Aktepe-Emrez mahallelerimizde yaşayan yurttaşlarımızın sağlığını tehdit eden bu tehlikeden kurtulmuş olalım” diye konuştu.
“Sağlığı tüketerek üretim olmaz”
“Valiliğimizin almış olduğu ve duyurduğu alanın nükleer atıklardan temizleneceği haberi sevindiricidir, geç kalınmış ama doğru bir iştir. Teşekkür ederiz” ifadeleriyle konuşmasına başlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, “Halil başkanımın da söylediği gibi sürecin takipçisi olacağız. Şehrin göbeğindeki bu alanda toprağa gömülü nükleer atıkların insan sağlığını nasıl tehdit ettiğini bilim insanları dile getiriyor. Üretmeliyiz, ancak insana rağmen, insan hayatını tehlikeye atarak üretim olmaz. Çevreyi, ekolojiyi yok ederek üretmek olmaz. Aslında çevreyi ve insan sağlığını tüketmektir. Çevreci, sürdürülebilir, insan sağlığına dikkat eden üretimi destekliyoruz. Burada toprağa gömülen nükleer atıklarda olduğu gibi bir üretim sürecini asla tasvip etmiyoruz ve buranın temizlenmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ne gerekiyorsa yapacağız, süreci takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Failler bulunmadı”
İnsan sağlığını tehdit eden atıkların ortaya çıktığı günden bu yana verdikleri hukuki mücadele süreci hakkında bilgi veren EGEÇEP Üyesi Avukat Arif Ali Cangı, “2012 yılında atıkları öğrendiğimizde mahallede yaşayan yurttaşlarımızla suç duyurusunda bulunduk, Çevresel Etki Değerlendirme süreçlerini takip ettik. Açtığımız davalar zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü. Şu anda hukuki bir süreç işlemiyor. Ancak en basit anlamıyla çevreyi kirletme suçu devam ediyor. Diğer yandan yurtdışından radyoaktif madde getirme suçunun failleri bulunmuş değil. Bu konuda hiçbir açıklama da yapılmadı. Nükleer Düzenleme Kurumunun verdiği yetki olmamasına rağmen bertaraf işleminin başladığını haberlerden öğrendik. Ancak görüyoruz ki alanda çalışma başlamış. Şirket buraya gelip kendi kafasına göre işlem yapamaz. Burası tehlikeli atıkların, radyoaktif atıkların olduğu bir yer. İzmir halkına bilgi vermeden burada işlem yapamazsınız. Yüzümüzün akıyla buranın temizlenmesi için herkesin katılması gerekiyor” diye konuştu.
“Üç kamyon hangi yollarla getirildi”
Alandaki radyoaktif atıkların yurt dışından getirildiğinin altını çizen Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, alandaki işlemlerin mutlaka bilimsel yöntemlere göre yapılaması gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi:
“2006 yılında üç kamyon dolusu nükleer atık getiriliyor bu alana. O üç kamyon dolusu nükleer reaktör yakıt Türkiye’nin hangi kapılarından geçti? Hangi gümrük kapılarından hangi limanlarından geçti, bu kadar yolu kat edip bu sahaya nasıl getirildi? Avrupa’nın ya da Amerika’nın ya da başka bir ülkenin nükleer reaktör atıklarının burada ne işi olduğu ve açılacak davaların uluslararası hukuk boyutunda irdelenmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu sahada üç kamyon dolusu nükleer atık ergitildi ve bu atıklar bu alana gömüldü. 2007’de TÜBİTAK ve TAEK burada radyoaktif atıkların olduğunu söyledi. Aradan geçen bu on altı yıl boyunca yağan yağışlarla atıklar en az 20 metre aşağılara indi. Dünyada bu atıkları arıtmayı bilen kimse yok. Bunların koruma altına alınması için birtakım teknikler var. Ama bu tekniklerin tümü çok pahalı. Bu tekniklerin hiçbirisinde kepçeyle, dozerle kazma yok.”
İzmir Tabip Odası’ndan Dr. Yüce Ayhan ise Sağlık Bakanlığı’na, bu bölgede yaşayan insanların sağlık taramaları ile ilgili verilerin paylaşılması çağrısı yaptı.
İzmir’in Çernobili Temizlensin Komisyonu adına Çevre Mühendisleri Odası’ndan Helil İnay Kınay’ın okuduğu basın açıklamasında nükleer atıkların ortaya çıktığı günden bu yana yaşananlar hakkında bilgi verildi. Açıklamada şu sorulara yer verildi:
Atıkların miktarı ve alandaki dağılımına yönelik tespit çalışması yapılmış mıdır?
Alandaki radyoaktif ve tehlikeli atıkların bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır?
Haberlerde geçen temizleme çalışmasına ilişkin hazırlanmış bir proje var mıdır?
Alanda mevcut kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak gerçekleştirilmekte midir?
Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır?
Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışma yapılmış mıdır?
Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir?
Bölgedeki çalışma hangi kurumlar tarafından yürütülecektir?
İlgili Kurumların alanda yürütülecek çalışmalara ilişkin programı, takvimi ve süreci nedir?
Bu projeye ilişkin ÇED süreci yürütülecek midir?
10 Ağustos 2017’de olumlu bulunan ÇED Raporuna göre faaliyet yapılacaksa, ona ilişkin yapılan itirazlar dikkate alınmış mıdır?
Atıkların ayrıştırılması ve taşınması sırasında ortaya çıkacak kirliliği önleyecek ne gibi tedbirler alınacaktır?
Çalışmaların denetimi kim tarafından yapılacaktır?
Gaziemir ‘in 16 yıllık sürecinden sorumlu kurumlar tarafından yapılan çalışma ve denetimler güvenli midir? Bağımsız bir denetim süreci gerçekleştirilecek midir?
Alandaki atıkların çevre ve halk sağlığına yönelik daha fazla tehdit oluşturmaması için, temizlik süreci ile ilgili yapılacak çalışmaların hazırlık aşamasından itibaren tamamlanıncaya kadar şeffaf yürütülmesi, bağımsız uzmanlar tarafından denetlenmesi ve kamuoyunun şeffaf ve sağlıklı şekilde bilgilendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Alanın temizlenmesinin yanı sıra benzer yasa dışı atık ticaretinin önüne geçilmesi için buradaki radyoaktif atıkların nereden, hangi yasa dışı yollarla, kimler tarafından getirildiği mutlaka ortaya çıkartılmalıdır. Bunun için adli ve idari soruşturma makamlarının görevlerini yapmaları çağrısında bulunuyoruz.
Basın açıklaması bir dakikalık Duran Adam eyleminin ardından sona erdi.