Fay hatları
da barışır mı?
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İzmir ziyareti sırasında şu önemli açıklamalarda bulundu.
İmar Barışı kapsamında Türkiye’de 3 milyon 258 bin, İzmir’de ise 275 bin başvuru olduğunu belirten Kurum şu bilgileri verdi:
“Hazine’ye yaklaşık 1 milyar lira kaynak sağlandı. İzmir’deki yapılara baktığınızda yaklaşık 2,5 milyon yapı stoğu var. Bunun yüzde 65’i riskli. Başvuru sayısının yüksek olmasının en önemli sebebi de bu. Gündemimizde bu riskli yapılarla ilgili Bakanlık olarak alabileceğimiz hızlı ve pratik kararlar var. Gereken neyse kararlarını alıp burada hayata geçirmek istiyoruz. ”
***
İzmir’deki 2.5 milyon yapının yüzde 65’i yani 1.5 milyonu riskli. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un açıkladığı rakam bu.
Bu vahim tablo içinde adına ister “İmar Barışı” isterseniz de “İmar Affı” deyin mühendislik görmemiş ya da kaçak olarak yapılmış binalar yasal hale getiriliyor.
“Yapının depreme dayanıklılığı, fen ve sanat standartlarına aykırılığı hususu yapı malikinin sorumluluğundadır” deniyor.
Herkesin yaşadığı yerin oturma iznini alması ve kafasının rahat olması elbette önemli.
Ama daha da önemlisi insanları hem ruhsatlı hem de teknik anlamda güvenli yapılarda yaşatabilmek.
***
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Gürkan Erdoğan’ın konuyla ilgili ciddi uyarıları var.
Türkiye’de 18 milyonun üzerinde yapı bulunduğunu ve bunların yüzde 60’ının kaçak ve ruhsatsız olduğunu vurgulayan Erdoğan şu bilgileri verdi:
“Deprem riski altındaki bir ülkede bu rakam çok korkutucudur. Bunun doğuracağı sonuçları geçmişte yaşanmış olan depremlerden görmek mümkündür.
Bütün bu depremlerde öncelikli olarak yıkılan yapılar yürürlüğe girmesi planlanan imar barışı kapsamına alınacak olan ruhsatsız ve kaçak yapılardır.
6306 Sayılı Riskli Yapıların Tespiti Esasları hakkındaki kanun kapsamında 180.000’in üzerinde yapıya riskli yapı analizi yapıldı. Bunların yüzde 95’inden fazlası ‘Riskli Bina’ olarak tespit edildi.
Bu binaların büyük çoğunluğu yığma yapı statüsünde olup olası bir depremde göçme riski taşımaktadır. Betonarme olan yapılar ise çok düşük beton dayanımlarına sahip olup, (C5, C7, C10 gibi) demir donatıları da deprem performansı açısından yetersiz özelliklerdedir.
Bu korkutucu tablo içerisinde henüz riskli yapı analizi yapılmamış olan ve riskli yapı olması kuvvetle muhtemel binalara Devlet’in bir anda İmar Barışı kapsamı içerisinde ruhsat vermesi olası bir deprem durumunda bir bakıma toplu bir can kaybı riskinin önünü açmak olacaktır. Çünkü ruhsatlanmış depreme dayanıksız binalar kişileri bu riskli konutlarda oturmaya teşvik edecektir.
Bunun yerine ruhsatlandırılacak binaların bütününe deprem performansı risksiz bina raporu alma şartı getirilmesi hayati önem arz ediyor.”
***
Ülkemizin çok büyük bir bölümü İzmir gibi Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda yer alıyor.
Sayamadığımız kadar çok fay hattının üzerinde yaşıyoruz.
Mühendislik şartlarına uyulmadan yapılan binalar, alınan kararla bugüne kadar defalarca yapıldığı gibi yine kağıt üzerinde yasal hala geliyor.
Adı da İmar Barışı. Ama bugüne kadar ülkemize defalarca acı tecrübeler yaşatan fay hatları da riski binalarla barışacak mı?
Bu soruya “evet” diyemediğimiz sürece ağlamaya devem ederiz.