Büyükşehir Belediye Başkanı Bir TV ekranlarında yayınlanan ‘Gündem Özel’ programında 6 İzmirli gazetecinin sorularını yanıtladı. Kent gündeminin ana başlıkları İzmir’in beton tehdidi, yatırım tartışması, Buca Metrosu, Kültürpark, İzmir Otogarı ve ‘Yeşildere’ hakkında önemli mesajlar veren, çöp tesisi için yeni adresi açıklayan Soyer, deprem ve depreme hazırlık için radikal çözüm vurgusu yaptı. CHP’nin İzmir listesini yorumlayan ve “Yeni bir iktidar geliyor, bunda netim” diyen Soyer ikinci dönem sorusuna da yanıt verdi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Bir TV ekranlarında yayınlanan gündem özel programına konuk oldu.
İzmirli Gazeteciler Mehmet Karabel, Mustafa Yılmaz, Sercan Avcı, Onur Çakır, Çağla Geniş ve Mustafa Akbaş’ın yanı sıra sokak röportajlarına katılan İzmirlilerin de sorularını yanıtladı.
’Başkanla Gündem Özel’de perde İzmirlilerin sorularıyla açıldı. Başkan Soyer Buca Metrosu ve Kemeraltı hakkında önemli mesajlar verdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, “Buca Metrosu’nun finansmanı hazır, parası bankada bekliyor, hiçbir engel yok. Kazı başladı, köstebek cihazının 3 tanesi birden yer altına girecek. Şu ana kadar 300’ün üstünde kazık çakıldı ve 2026 başında bitirmeyi planlıyoruz” dedi.
Başkan Soyer ayrıca Kemeraltı hakkındaki soruya da, “Kemaeraltı’nın 50 yıldır halı altına süpürülen sorunlarını çözeceğiz. Kemeraltı’nı 24 saat yaşatacak aydınlatma sorununu da çözüyoruz. 650 milyon TL’yi altyapıya harcayacağız. Kemeraltı’nda da WIFI olacak” yanıtını verdi.
Programda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali tablosuna ilişkin soruya detaylı yanıt veren Soyer, “Gerçekten herkesin evinin mutfağında yangın var tabii ki her kurumun mutafağında da yangın var. Bu öngörülemezlik bizi de etkiliyor. Toplam cari borcumuz 1,5 milyar TL civarında. İcra takibi yapan alacaklı 35 milyon TL civarında. Yani bütçenin yüzde 98’i ile ilgili bir sorun yok. İzmir, Türkiye’nin kredi derecelendirme notu en yüksek ilidir. AAA ile devam ediyoruz, bu krizlere rağmen değişmedi. Büyükşehir’in borç kapasitesinde de bir değişiklik yok. Bizim borç kapasitemiz yüzde 16 civarında… O kadar kurumsal kapasitesi güçlü belediyeden bahsediyoruz. İktidara geldiğimizde 5 milyar TL borcumuz vardı. Şu an rakam 14,5 milyar TL civarında. Bu artık tamamen dövüz kurundaki artıştan kaynaklı… Bizim kurdaki artış olmasaydı borcumuz 3,4 milyar TL’ye inmişti. Bunu euro cinsinden söylemek lazım. 649 milyon euro borcumuz varmış, 587 milyon euro borcumuz var şu an. Aslında euro cinsinden borcumuz düşmüş durumda. Büyükşehir’in finansal durumunda hiçbir sıkıntı yok. Sadece cari akışta kamu bankaların, özel bankaların kapasitemiz olmasına rağmen borçlanmamıza izin verilmemesinden kaynaklı kredi kullanamıyoruz. Bu sıkıntı da bizim kurumsal kapasitemiz ile altından kalkabileceğiz bir süre” şeklinde konuştu.
ELEKTRİK FABRİKASI ÇÜRÜYOR, NARLIDERE METROSU İÇİN İMZAYI ATMIYORLAR!
Büyükşehir Belediye Başkanı programda merkezi hükümet-yerel idare tartışması ekseninde ‘engellenme’ sorusunu da iki örnekle şöyle yanıtladı: Çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. İki örneği var. Biri elektrik fabrikası. 8 Nisan 2019’da mazbatayı aldım. Sonrasında buranın ihalesi vardı ve biz İzmir Büyükşehir Belediysi olarak derhal gireceğiz dedik. İmar durumunda sosyal ve kültürel tesis olarak geçiyor. Buna en uygun talip biziz dedik ve 35 milyon bedel verdik. Çok heyecanlandık. İhaleyi iptal ettiler. 4 sene geçti üstünden ve o bina çürüyor. Tekrar ihaleye çıkmadılar. Bu akıl alır bir şey değil. Bu hiçbir rasyonel açıklaması olmayan bir şey. Narlıdere Metrosu’nda sonuna geldik, tren hareket ettirdik, deneme seferi yaptırdık. Bu ay içinde tam anlamıyla bir deneme seferi de yapacğız. Bu hale gelmiş metrosunun 30 milyon TL finansmanı çıktı ve bu yatırım planında olan proje. Finansmanı konusunda daha önce onay alınmış proje. Sözleşmeyi imzalamışız ancak hazineden imza atması lazım. Garanti vermek değil sadece bürokratik bir işlem. Ancak bu imzayı atmıyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil…
ÇARPICI YATIRIM MESAJLARI!
’İzmir’e yatırım’ konusunda önemli açıklamalarda bulunan Başkan Soyer, yatırım planlamasındaki düşüşün personel alımı ile alakalı olmadığını, ulaşımda artan maliyetler nedeniyle yaşandığını söyledi. Soyer, “İzmir Valiliği verilerinde 2022 sonu itibari ile İzmir’e yapılan yatırım 8,3 milyar TL… Bunun 5 milyar TL’sini Büyükşehir ve bağlı kuruluşları yapmış. Büyükşehir son 3 yılda kente yapılan yatırımın yüzde 78’ini yapmış. Bu aynı zamanda bir kamu kurumunun yatırıma ayırdığı bütçesinin en yüksek belediyelerden biri olduğumuzu gösteriyor. Bizim tercihimiz öncelikle yatırıma gider ayırmak. Yatırımdaki düşüşün sebebi ulaşımdaki giderler. Bizim 29 binden 32 bine çıkmış durumda çalışan sayımız… 11 bin personel alındığı iddiası yanlış… Yani 4 bin küsürlük bir artış var. Bu da bizim bütçemizin içinde personel rakamlarına ayrıdığımız rakamda artışı neden olmuyor. Toplu taşımadaki finansal desteğimizden kaynaklı bir durum var. Büyükşehir geçmişte yüzde 11 civarında toplu ulaşımı sübvanse ederken şu an bu yüzde 16’lara çıkmış durumda. Çünkü mazota gelen, giderlere gelen farklar bizim ücretlere yansıtamadığımız bir durum. Biz ulaşımı kullanan herkesi 12 lira sübvanse ediyoruz” diye konuştu.
DEPREM VE TARIM EN ACİL ÇÖZÜLMESİ GEREKEN 2 SORUN!
Soyer programda deprem ve tarım konusunu ülkenin en acil çözülmesi gereken sorunları olarak gösterirken önemli mesajlar da verdi. Büyükşehir Belediye Başkanı, “Kendi kendine yeten ekonomisi olan ülkeyken tarımda dışa bağlı bir ülke haline geldik. Neden böyle oldu. Çünkü tarımı sadece büyük ölçekli firmaların yapması gereken bir şeymiş gibi gösterdi egemenler. Tarım büyüklerin işidir dediler. Böyle olduğu için kırdan kente göç başladı. Kırla kent arasında denge bozulunca kentlerinde gündelik dengesi bozuldu. Günümüze kadar olağanüstü bir göç yaşandı. Bu göç İzmir’in her yerinde gecekondulaşmayı başlattı. Popülist iktidarlar bunları meşrulaştırmak istedi ve meşrulaştırdı. Diğer konu da deprem… Türkiye ve İzmir fay hatları üstünde bir ülke. Biz bunu bugüne kadar ne kadar önemsemişiz? Asla düşünmemişiz. Sadece deprem olunca uzmanlar ekrana çıkıyor. Herkes onları dinler, sonra zaman geçince unutulur yine. Bir başka depremi yine beklemediğimiz anca yaşarız. Bizim bu gerçeği hava gibi su gibi kavramamız lazım. Biz deprem ülkesiyiz. Buna hazırlık yapmak mecburiyetideyiz. Bizim şu an yaptığımız 3 ana çalışama var. Mikrobölgeleme, depremsellik ve kurduğumuz laboratuvarda çalışmalar var. Bunları niye yapıyoruz? Binaları bell noktalara taşımak zorundayız. Bu şehir artık fay hatlarını iyi bilip iyi okuyup ona göre yeni yerleşim planları yapmak zorunda. Bu istila ile başa çıkmanın iki yolu var. Deprem ve tarım meselesi. Bunları çözmek mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.
”ÇOK RADİKAL VE KÖKTEN DEĞİŞTİRECEK KARARLARA İHTİYAÇ VAR”
Büyükşehir Belediye Başkanı deprem ve depreme hazırlık konusunda yapılan çalışmaları aktarırken çarpıcı mesajlar verdi. Soyer, “10 üniversite ve 84 akademisyen ile sürdürdüğümüz çalışmayı bitireceğiz. Orada aldığımız verileri de şimdiden planlar işlemeye başladık. Tamamen bitmesini beklemeden geçen süre zarfında ortaya çıkan sonuçları planlara işliyoruz. Burada çok radikal ve kökten değiştirecek kararlara ihtiyaç var. Burada da bakanlıkların büyükşehir ve ilgili ilçe belediyelerin uyumlu çalışması lazım. Ben 14 Mayıs’tan sonra bu imkanın olacağına inanıyorum. Birbirini duyan ve buna uygun çalışan bir çalışma ortamı olacağına inanıyorum. Olgunlaşmadan net bir şey demek mümkün değil ancak radikal karar almazsanız alacağınız her tedbir halının altına süpürmek olur. Bu doğru değil. Biz iki noktada elimizi taşın altına soktuk. Kemeraltı 50 yıldır bekleyen bir hikaye. Esnafımızı üzme pahasına yaptık bunu. Sadece popülist olmak için bunda vazgeçmem. Buna ahlakım vicdanım el vermez. Aynı şeyler Körfez ve Çiğli arıtma tesisi ile ilgili. Oralarda da elimizi taşın altına soktuk. Bu mesele de elimizi taşın altına soktuğumuz mesele. Ancak benim taşın altına elimi koymam yetmez. Bakanlık ve ilçe belediyelerin de eliniz taşın altına sokması lazım. Belki de vatandaşların rahatsızlığı pahasına kararlar almak lazım” dedi.
O ALANLAR KIRMIZI ÇİZGİMİZ!
Yıllardır kent gündeminden düşmeyen İnciraltı’nın planlanma süreci hakkında da konuşan Soyer, “Yetki tamamen Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda. Bakanlık da uzun süredir plan hazırlığı yapıyor. Zaman zaman ilçe ve büyükşehir uzmanları ile bir araya geldiler. Ancak şu an masalarında nasıl bir plan olduğunu bize aktarmadılar. Planlama kararında alanda suların tuzlanmasından kaynaklı tarım yapılamadığı yönündeki rapora daynaıyor. Ancak bu bilgi bizde olmayan bir bilgi. Bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz. Bakanlık planı koyar masaya o zaman biz fikir söyleyecek noktaya geliriz. Fay hatları, tarımsal üretim alanları, dereler ve sulak alanlar bizim kırmızı çizgimiz. Bunlardan taviz vermeyiz. Bunların bu şehrin geleceğinin anayasası olduğunu düşünüyoruz. Ne İnciraltı ne başka yer bunlar varsa asla bunlardan vazgeçmeyiz” dedi.
YEŞİLDEREDE HAKLIYIZ, SONUNA KADAR SAVUNACAĞIZ!
Soyer ayrıca İzmir’in EXPO 2026 alanı olarak belirlenen Yeşildere’deki planların yargı kararıyla durdurulması hakkında da açıklama yaptı ve şunları kaydetti: Buradan vazgeçmeyeceğiz. Bu sadece Botanik EXPO yapma ile ilgili değil. Yeşildere ırmağı tepeden tırnağa yenilenmesi gereken bir yer. Bir taşla iki kuş aslında bu konu. Hem orayı ıslah edeceksiniz hemde bu rekreasyon alanı ile EXPO’ya ev sahipliği yapmanıza imkan verecek. EXPO olmasa da biz o düzenlemeyi yapacağız. Ancak bir EXPO ile taçlandırmayı düşünüyoruz. Orada haklıyız ve haklılığımızı hukuken sonuna kadar savunacağız. Ve göreceksiniz savunacağız…
İZMİR VE GÖÇ: NÜFUSUN 6.5 MİLYONA ÇIKACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR
İzmirin çok yoğun göç aldığını ve nüfusun 6,5 milyona çıkabileceğinin öngörüldüğünü kaydeden Soyer, “Bazı rakamlar var elimizde. Örneğin 148 bin civarında Suriyeli, Afgan ve diğer yerlerden gelen mülteci var. İzmir daha çok beyaz yakalı göçüne ev sahipliği yapıyor. Ankara’dan, İstanbul’dan beyaz yakalı göç de var. Yani çok katmanlı göçten bahsedebilriiz. Tüm bunlarla başa çıkmak tabii ki çok kolay değil. Demografik olarak öngörülen nüfusun 6,5 milyona çıkacağı gösteriliyor. İzmir’in şehir planlaması açısından buna hazırlık var ancak bir deprem tüm bunları alt üst edebilecek tablo çıkarıyor karşımıza. Yaşanan büyük felaket bambaşka bir göç potansiyeli çıkardı. Bölgeden 60 binin üzerinde bir göç olduğu söyleniyor. Bunun ne kadarı deprem bölgesine gider, yeni göç olur mu biliyoruz ancak çok yakından takip ettiğimizi söyleyebiliriz. Tüm bu yeni göçlere hazırlıklı olmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
‘ANKARA’ SORUSUNA ESPRİLİ YANIT
Soyer, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcılı adaylığının gölgesinde seçim sonrası bir ‘Ankara’ planı ya da ihtimali olup olmadığı sorusuna espirili bir açılışla yanıt verdi. Soyer, “O dönem bir espiri vardı, ‘Soyer’in başı kel mi?’ diye, ben de ‘Evet başım kel’ diyordum. Benim öyle bir derdim, beklentim, hayalim yok. Ben İzmir’de çok mutluyum ve yapacağım çok şey var burada. Böyle bir şey ne beklerim var ne isterim. Ben İzmir için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
”YENİ BİR İKTİDAR GELİYOR, BUNDA NETİM!”
14 Mayıs’ta yapılacak seçimleri Millet İttifakı’nın kazanacağını kaydeden Soyer, “Oy oranı vermem mümkün değil ancak inancımı koruyorum. Ben siyasetin hayatı değiştirme sanatı olduğuna inanıyorum. Bu bugünkü siyasal iklimde siyasal taraflardan biri olmayı gerektiren birşey değil. Aksine onlardan dışarı çıkarak bir irade ortada olmayı gerektiriyor. Ben bunun sizin gözünüzden öyle göründüğünü düşünüyorum.Ben ilk gün duyduğum noktadayım. Bugünkü siyasi kutuplaşma, ayrışma meselelerine ilk gün nasıl bakıyorsam hala aynı bakıyorum. Bizi ayrıştıran sebeplerden çok daha fazla birleştiren sebeplerin olduğunu anlamak zorundayız. Bütün bu krizler çok daha fazla el ele olmamızı gerektirir. Bu hikaye siyaset gerektiriyor. Bu iktidar gidiyor ve yerine yeni bir iktidar geliyor.Bunda netim. Ancak bugünkü sığ siyasi söylemlerle söylenecek şeyle değil bu. Çok daha kapsayıcı ve herkesi içine alan bir zemin yaratmak zorundayız. Buna inanıyorum ve buna uygun davranmaya çalışıyorum” ifadelerini kullandı.
”ÜLKEDE DEĞİŞİM OLACAK”
Seçimde çıkabilecek olası sonuçlarla ilgili tahmin yürütmediğini söyleyen Soyer, değişimin yaşanacağını söyleyerek “Ben gençlerin yüzde 86’sının geleceği ile ilgili fikri olmadığını söylediği kısmındayım. Türkiye’nin yüzde 10’u Türkiye’deki servetin yüzde 70’ine sahip… Tüm bunları üst üste koyduğumuzda yolunda gitmeyen bir şey var. İnsanlar geleceğinden kaygılı ve endişeli. Yolunda gitmeyen birşeyler var. Parlamentoda çoğunluk kimin olacak, cumhurbaşkanı kim olacak… Bunlar farklı bir şey. Benim bildiğim bu yaşananlar sürdürülebilir olmaktan çıktı. Yaşadıklarımız kader değil. Bunu yapanlar var, sorumluları var ve biz bunları biliyoruz. Dolayısıyla biz bunun değişeceğini söylüyoruz. Önümüzde 14 mayıs gibi bir tarih var ve bu tarihin yeniden şekilleneceğini düşünüyorum. Değişim olacak. Bu hayatın akışı ile ilgili bir şey. Demokrasi 5 yılda bir sandığa gidip oy kullanmak değil. Şeffaflık hesap verilebilirlik demektir. Bunlar yoksa refah bir zümreyi zenginleştiri. Bundan dolayı halktan yana iktidarın kurulması lazım. Bu nedenle bu değişecek. Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmez” şeklinde konuştu.
DOKUZLAR KÖYÜ’NDE NE DEĞİŞTİ?
En az oy aldıkları Kiraz’ın Dokuzlar Mahallesi’nde değişim yaşandığını söyleyen Soyer, “Dokuzlar köyü değişiyor. Yüzde 5 oy almıştık. Dolayısıyla içime çok oturmuştu. Sonuçta bizi hiç tanımadıklarını, bilgi sahibi olmadıklarını gördük. Şimdi tabii ki farklı. Birçok talepler yerine getirildi, bizim onlara canla başla sahip çıktığımızı görüyorlar. Bir şeyler değişecek” şeklinde konuştu.
LİSTE YORUMU: İÇE SİNMEMİŞ OLABİLİR AMA BUNUN BİR ÖNEMİ YOK!
CHP’nin İzmir milletvekili listeleri hakkında değerlendirme yapan Soyer, “Ben kişiler ile ilgili kişisel beklentilerin, kariyer hedeflerinin bir önemi olmadığını düşünüyorum.Bu mesele bir memleket meselesi haline geldi. Burada önemli olan geleceği iyi okumaktan geçiyor. Geçmişte kim, neyi dedi, hepsi geçmişte kaldı. Büyük siyasi değişimin önünü açmak lazım. Herkes üstüne düşeni yapacak. Herkes kişisel hesaplarını , kariyerini bir kenara bırakacak ve bu hikayenin değişmesi için ne yapabilirim ona bakacak. CHP’nin 193 aday adayı vardı ve 28’i girdi listeye. Geri kalanlar layık olmadığı için mi girmedi? Herkes kendisini ona layık gördüğü için aday oldu. Elbette kırgınlıklar olabilir, beklentiler karşılanmamış olabilir. Sizin de benim de içime sinmemiş olabilir ancak bunun bir önemi yok” ifadelerini kullandı.
KÜLTÜRPARK VE İZMİR OTOGARI
Büyükşehir Belediye Başkanı programda “Kültürpark’ı koruduğunuza inanıyor musunuz?” sorusuna, “Kültürpark ile ilgili çok uzun müzakere süreci yaşandı. Herkesin beklentilerini, önerilerini dinledik. Oraya kongre merkezi yapılmasını isteyen de duyduk, tamamen park kalmasını isteyen de oldu. Sonrasında odalarımız ile bu işin anayasasını oluşturma sürecine girdik. Belki de 1 seneyi aştı ve madde madde her şeyi konuştuk. Bir çok madde karar alındı ve onlar anıtlar kuruluna gitti ve ufak tefek değişimler ile kabul gördü. Koruma Kurulu’ndan ise henüz dönüş olmadı. Diliyorum ki bu hali ile onlar da kabul ederler. Kesinleşmesinin ardından bizim müdahaleleri başlayacak. Biz bu kentin en kıymetli mücevheri olduğunu kabul ederek bu noktalara geldik. Kimselerin zarar veremeyeceği, herkesin üstünde mutabık kaldığı kimsenin süremeyeceği bir hale getirmek hedefindeyiz.Orada düzenlenecek ne varsa bu karardan sonra belli olacak” yanıtını verdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı İzmir Otogarı’nı ‘İzmir’in çıbanbaşı’ olarak nitelerken yıl sonunda işletmesini alacaklarını kaydederek şunları söyledi: Biz projeyi yarışma ile elde ettik ve olağanüstü bir proje var elimizde. Otogar ile büyükşehir arasında öyle bir duruma gelindi ki sonunda İZOTAŞ’ın iflasını istemek zorunda kaldık. Verdiği zarar sadece işletmecilik ile değil, tüm İzmir’e verilen bir zarar var. İzmir’e gelen ve giden herkese verdiği bir zarar var. İzmir Otogarı, İzmir’in çıbanbaşı! Bu kabul edilemez bir şey var. Bunu için elimizden gelen ne varsa yapmaya devam edeceğiz. Küçük kar hesapları nedeniyle bakımı, onarımı, temizliği yapılmayan bir işletmeden bahsediyoruz. Sürekli denetim yapıyoruz, ceza kesiyoruz… İnşallah 2023 sonunda bunu başaracağız…
ÇÖP TESİSİ İÇİN YENİ ADRES!
Kentte çöp sorunu, Harmandalı tartışmaları ve yeni arayışlar ekseninde önemli açıklamalarda bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı, “Katı atık tesisi için 6 alan ile ilgili talepte bulunmuşuz, hepsi tıkanmış. 8 alan ile ilgili talepler bakanlıkta devam ediyor. Biz Harmandalı’nı sonsuza kadar kullanmak istemiyoruz ki. 4 bölgede tesislerimiz olmalı zaten. Bakırçay’da Yarımada’da, Küçük Menderes’te belki merkezde çöp tesislerimiz olmalı. Biz büyükşehir olarak 2005’ten beri sürekli yeni yer araşındayız. En son Manisa sınırında bir yer var. Valiliğimizin uygun gördüğü bir yer. Bunu mutlaka yapmak mecburiyetindeyiz. Harmandalı’nda 500 milyon TL’nin üstünde gelir elde etmişiz ancak Harmandalı hem heyelan bölgesi hem artık kapasite başka yere taşınmak mecburiyetinde” dedi.
İZMİR’İN YURT DIŞI TANINIRLIĞI
Soyer, “Sizin ne kadar başarılı olduğunu belirleyecek olan çevrenizdeki insanların kanaatleri olmaz. Dışarıdan nasıl değerlendirildiği ile olur. Objektif kriterler belirler başarınızı. O da dışarıdan nasıl değerlendirildiğiniz ile belli olur. İzmir’in ne kadar köklü tarihi olduğunu, cennet bir yer olduğunu kendi kendimize anlatırız ancak dışarıda bilinmiyorsa bunun kıymeti yok ki. Kendi kendimize gülüp oynarız. Mesele dışarıda İzmir’i onlarla rekabet edebilir hale getirmek, boy ölçüşür hale getimektir. Biz 2022’de Avrupa ödülünü aldık. Çünkü 180 bin yerel yönetimler arasına 1 tane seçiliyor. Bu tesadüfen olan bir şey değil. Sizin bilmem kaç toplantıda yaptığınız sunumlar, fuarlardaki stantlarınız… Tüm bunlar sizi buraya getiriyor. İzmir hak ettiğini alamıyorsa turizm, tarım, lojistik de bunu daha çok uluslararasılaştırılması yapılamadığındandır. Biz bu şehrin güzelliklerini dünyaya aktarmak zorundayız. Dünya Bankası’nda 4 ayda 344 milyon dolarlık kaynak anlaşmıştık İzmir depreminden sonra. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti biz görüşmeye gittiğimizde 5 yılda 500 milyon dolarlık kaynağın aktarılması ile ilgili müzakereyi sürdürüyordu. Bunlar böyle oluyor. Sizin bilinirliğiniz, saygınlığınız ile oluyor. Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
“İZMİR’E YAKIŞMAYAN BİR TABLO”
Kadına şiddetle mücadele ekseninde özellikle ilçe belediyelerinde kadın sığınma evleri sayısındaki tablo hakkında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı, “İzmir’e hiç yakışmayan bir tablo bu. Bu mesele ile ciddi bir şekilde mücadele etmiyor ve yeteri kadar başarılı değiliz. Ben belediye başkanı olarak kendi üstüme düşeni yapmaya çalışıyorum ancak ilçe belediyelerin de üstüne düşeni yapması lazım. Ben çok umutluyum. İzmir’de bu sorunu diğer şehirlere göre daha köklü çözümler sunabileceğimizi düşünüyorum. Kadının toplumdaki yeri, üretime katılımı, dilimizdeki söylemin… Hepsini etkili olduğunu düşünüyorum. Ancak bunların hiçbiri kader değil” dedi.
”ASLA USTALAŞTIĞIMI DÜŞÜNMÜYORUM”
Soyer bir zen rahibinin ‘Bir ustanın zihninde çok az, aceminin zihninde pek çok olasılık vardır’ sözü ekseninde 4 yıllık görev süresinde geldiği noktayı açıklarken, “Asla ustalaştığımı düşünmüyorum. Bizim zihnimizi berraklaştıran zihnimizi açan şey o acemiliktir. Bizim koltuklarımızda oturan kişilerin görev sürelerinin belli bir süre sonra bitirilmesi lazım. Giderek daha çok ustalaştığınızı düşünerek diğer olanakları görememeye başlarsınız. Bu riski vardır bu koltuklarda oturanların. Ben hala kendimi çok eksik, çok bilmeyen olarak görüyorum” şeklinde konuştu.
”BİR DÖNEM DAHA BAŞKANLIKYAPMAK İSTERİM”
Soyer son olarak ‘ikinci dönem’ sorusuna yanıt verdi ve “Çalışmalarımızı kesintiye uğratan çok şey yaşadık. Ben çok ders çıkardım çok proje hazırladık, çok çözüm önerimiz var. Bundan dolayı bir dönem daha yapmak isterim. Bu dönem benim İzmir aşkımı büyüttü. İzmir’i ben çok severek yaşadım. Hep nereye gittiysem koşa koşa dönmek istedim. Bütün bu süreçler İzmirliye ve İzmir’e olan aşkımı büyüttü” açıklamasını yaptı.