Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı 2023-2028 Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezinden Sorumlu yönetim kurulu üyesi Avukat Zöhre Dalkıran, “strateji belgesinde bizim için en dikkat çekici husus epey zamandır hükümetin gündeminde olan ancak kadın örgütlerinin de baroların da ısrarla karşı çıktığı aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk müessesesinin çocukların örselenmemesi gerekçesiyle belgeye sıkıştırılmış olması. Bu durumu asla kabul etmiyoruz” dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 2023-2028 Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı geçtiğimiz gün tanıttı.Toplumda çocuk hakları kültürünün yaygınlaştırılması, çocuk adalet sisteminin, çocuk koruma ve eğitim sisteminin güçlendirilmesi, çocuk ve aileye yönelik özel koruma hizmetlerinin geliştirilmesi konularında hazırlanan eylem planında çocuklara yönelik koruyucu, önleyici ve destekleyici 23 stratejik hedef, 159 faaliyet yer aldığı belirtildi
Ayrıca eylem planında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, açıkladığı Çocuk Hakları Strateji Belgesine tartışmalara neden olan boşanmalarda aile buluculuğu maddesini de eklendi.
Egedesonsöz’e değerlendirmelerde bulunan İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezinden Sorumlu yönetim kurulu üyesi Avukat Zöhre Dalkıran “Belgenin önemli bir kısmında uluslararası ve ulusal mevzuatta çocuklara dair olan düzenlemelerin tekrar edildiğini görüyoruz. Aslında strateji belgesinde yapılan tespitler yıllardır bu alanda çalışan kesimlerin dile getirdiği sorunlar olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Dalkıran eylem planında, boşanmalara arabuluculuk maddesinin eklendiğini belirterek, “Özellikle adalet sisteminde çocuğun örselenmemesi için yapılacak çalışmalar yıllardır baroların çocuk hakları alanında çalışan akademisyenlerin ifade ettiği sorunlar ve çözüm önerileri tabii bakanlık strateji belgesinde bu çözümlerin önemli bir kısmına yer vermiş ama bunun hangi mekanizmaları kullanarak hangi bütçe ile yapılacağı somut olarak açıklanmamış. Ama bu önerilerin bugüne kadar neden hayata geçmediği, bugünden sonra hangi yöntemlerle gerçekten hayata geçirileceğine ilişkin somut bir şey yok. Bu strateji belgesinde bizim için en dikkat çekici husus epey zamandır hükümetin gündeminde olan ancak kadın örgütlerinin de baroların da ısrarla karşı çıktığı aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk müessesesinin çocukların örselenmemesi gerekçesiyle belgeye sıkıştırılmış olması. Bu durumu asla kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.
Avukat Dalkıran açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi:
2012-2017 yıllarını kapsayan Ulusal Çocuk Hakları Strateji belgesinde cinsel istismar ve ensest mağduru çocuklara ilişkin ve adli tıp kurumlarında hakkında işlem yapılan çocuklara ilişkin 2012 yılına ait sayısal veriler vardı. Ensestin ayrı bir suç olarak düzenlenmesi gerektiği saptanmıştı, bir adım atılmadı. 2012 ‘den sonra çocukların cinsel istismarı suçu ve ensestle ilgili olarak iistatistiki bir bilgi yayınlanmadı. Şu an büyük bir toplumsal sorun olan çocuğun cinsel istismarı ile ilgili ististiki verileri yayınlaması gerektiğine vurgu yapmalıyız diye düşünüyorum. Çok vahim bir tablo çıkacağı için bundan kaçınıyorlar… 2023-2027 belgesinde de bu istatsitiki veriler yok. İstatistiki bir bilgi olmadığı için koruyucu ve önleyici çalışmalar konusunda ciddi sıkıntılar doğuyor.
Çocuklara karşı işlenen suçların sayısı ve niteliği, çocuk İzlem Merkezlerinde dinlenen çocukların yaşı, cinsiyeti, istismarın niteliği ve şüpheliyle yakınlık derecesi mutlaka istatistiklerde yer almalı.2023-2028 Türkiye Çocuk Hakları ve Strateji Belgesinde 5-14 yaş grubunda çalışan çocukların %64 ünün tarım sektöründe çalıştığı bilgisi var, geriye kalan %36 çocuk hangi alanda çalışıyor belli değil.
4857 sayılı İş Kanınu 71.md ne göre 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasak olduğuna göre bu konunun netleştirilmesi gerekiyor. (2023-2028 belgesinde Türkiye’de bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin kişidir. 5-17 yaş grubunda çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içinde payı ise %4,4’tür şeklinde bir bilgi var, bu çok kafa karıştırıcı bir bilgi)
2012-2017 belgesinde bu sorunun çözümüne yönelik “entegre bir çocuk işçiliği izleme sistemi” kurulması gerektiği yer alıyordu. Bu konuda bir adım atıldı mı?
Eğitim istatistiklerinde 5 yaş grubunun okullaşma oranı var ancak 5 yaş sonrası için sadece eğitim seviyesi ve cinsiyete göre okullaşma ve okul tamamlama istatistikleri verilmiş. Yani çocuk nüfusunun yaşlarına göre okullaşma ve okul tamamlama istatistiği yok. Zorunlı eğitim çağında olup da eğitime devam etmeyen çouk bilgisine nasıl ulaşılacak?
2012-2017 belgesinde “çocuklara yönelik tüm istatistiklerin yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum vb özelliklere göre ayrıştırılmış şekilde toplandığı ve çocuk refah göstergelerinin takip edildiği, tüm çocukları kapsayan bir bilgi toplama sistemi ve bu konuyla doğrudan görevli bir birim bulunmamaktadır.” tespiti yapılmıştı.
2012-2017 belgesinde daha etkin bir denetleme, izleme ve değerlendirme yapılabilmesi için “Türkiye Çocuk Bilgi Merkezi” oluşturulacağı saptanmıştı. Bu iki konuda da atılan bir adım olmadı
(Egedesonsöz)