Integral Araştırma’nın nisan verileriyle seçmen gruplarını analiz eden Ali Sabuktay, “Cumhur İttifakı’na oy verecek seçmenin bir kısmı bile aslında artık değişim zamanının geldiğine inanıyor” dedi.
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine çok az bir süre kala anket şirketleri araştırmalarına hız verdi. Merkezi İzmir’de bulunan Integral Araştırma Şirketi de 20-24 Nisan tarihleri arasında İzmir’in iki seçim bölgesinde 3 bin kişi ile yüz yüze yaptığı ankette cinsiyet, yaş ve 24 Haziran seçimlerindeki oy verme davranışını kota olarak kullandı. Bu verilerle seçmen gruplarını analiz eden siyasal iletişimci Ali Sabuktay Gazete Duvar’a değerlendirmelerde bulunurken, Türkiye genel seçim sonuçlarına dair yorumlarını da paylaştı.
Araştırma sonuçlarına ve genel gidişata bakarak öngörülerde bulunan Sabuktay, “Erdoğan ilk turda en fazla 23 milyon civarında oy alır. Bu da yüzde 42 demek. Eğer Kılıçdaroğlu kampanyası seçmeni sandığa götürebilirse ve diğer iki aday yüzde 6’nın altına düşerse ilk turda seçim kazanılır. İkinci tura kalırsa da ancak bir mucize Erdoğan’a seçim kazandırabilir” dedi.
‘RAHATLIKLA GEÇİNDİĞİNİ İFADE EDENLERİN ÜÇTE İKİSİ İKTİDAR SEÇMENİ
Seçim atmosferinin son düzlüğüne girdiğimiz bu günlerde İzmir seçmenine yönelik kamuoyu araştırmaları bize neler söylüyor? Seçmen umutlu mu kaygılı mı? Kısacası seçmenin duygu durumu analiz edildiğinde bizi ne gibi sonuçlara götürüyor?
Integral’in 20-24 Nisan arasında sahasını tamamladığı üç bin örneklemli araştırmaya göre İzmir seçmeninin çoğunluğu ruh halini olumsuz duygularla tanımlıyor. Korkulu, endişeli, hoşnutsuz ve öfkeli olanların oranı yüzde 78 civarında. Öfkeliyim diyenler CHP, YSP ve İYİ Parti seçmeni arasında daha ağırlıklı. Olumlu duygular ise çoğunlukla iktidar seçmeni tarafından ifade ediliyor.
Öte yandan insanların ruh halini etkileyen başka bir faktör, ekonomi. Aylık geliriyle geçinemeyen veya zar zor geçinen seçmen oranı yüzde 77 üzerinde. Rahatlıkla geçindiğini ifade edenlerin üçte ikisini iktidar seçmeni oluşturuyor. Burada “kol kırılır, yen içinde kalır” tavrının etkili olduğu söylenebilir. Kararsız seçmenlerin içinde de geçim zorluğu çekenler yüksek oranda. Dolayısıyla ekonomiyi önceleyen bir politik söylemin kararsız seçmeni etkileme olasılığı güçlü. Geçinemeyenler ve ucu ucuna geçinenlerde öfke ve korku duygularının yüksek olduğu göze çarpıyor.
Ülke ekonomisi açısından da seçmen karamsar. Seçmenin yüzde 77’si ülke ekonomisini “kötü” buluyor. Ekonomi için “orta” diyen yüzde 14 ve “iyi” diyen yüzde 9’luk seçmen ise ağırlıkla iktidar taraftarlarından oluşuyor. Geçinemeyenler ve çok zorlanarak geçinenlerin yüzde 95’i kendi ekonomilerinin yanı sıra ülke ekonomisinin de çok kötü olduğunu söylüyor.
Ekonomi başta olmak üzere ülkenin içinde olduğu sorunları hangi aday çözer sorusuna Kemal Kılıçdaroğlu yanıtı verenlerin oranı, ona ilk turda oy vereceklerin oranından yaklaşık 5 puan düşük. Diğer adaylar için oy oranıyla çözüm arasında bir denklik söz konusu. Bu sonuç, hala Kılıçdaroğlu’nun atması gereken adımlar olduğunu gösteriyor.
‘ERDOĞAN’A KARŞI OLUMSUZ SEÇMEN ORANI: YÜZDE 68,3’
Bu son veri ilginç gerçekten… Kılıçdaroğlu’na oy vereceklerin bir kısmının hala onu çözüm üretecek yeterlilikte görmediği bağlamından gidersek İzmir seçmeninin diğer cumhurbaşkanı adayları hakkındaki kanaatleri daha çok hangi minvalde toplanıyor?
Seçmenin yüzde 27,4’ü Erdoğan’a öfke duyuyor, yüzde 23’ü ondan dolayı endişeli, yüzde 17,7’sinde Erdoğan hoşnutsuzluk yaratıyor. Yani, yüzde 68,3 oranında seçmen Erdoğan’a karşı olumsuz duygular beslerken, yüzde 4,2’si ise ona karşı bir şey hissetmediğini ifade ediyor.
Kılıçdaroğlu ise, seçmenlerinin yüzde 56’sında güven başta olmak üzere pozitif duygular uyandırıyor. Erdoğan’a olumsuz duygular besleyenlerle Kılıçdaroğlu’na olumlu yaklaşan seçmen arasında yaklaşık 12 puanlık bir fark var. Bu oran aslında referanduma dönüşecek bir seçimde Erdoğan’ın karşısında Kılıçdaroğlu’nun ulaşabileceği üst sınırlara işaret ediyor. Bu sınır yüzde 68-70 arasında.
İnce’ye olumlu duygular besleyen seçmen oranı yüzde 21 civarında ve bunların çoğunluğunu İnce’nin muhalefetten oy almasından memnun olan iktidar seçmeni oluşturuyor. Öte yandan muhalif partilere oy verecek bir grup seçmen de İnce hakkında olumlu düşünüyor. Bu durum araştırmanın yapıldığı tarihteki İnce ile Memleket Partisi (MP) arasındaki oy farkını açıklıyor.
‘TOPLUM 14 MAYIS’TA DEĞİŞİM İSTİYOR’
Peki, seçmen 14 Mayıs’ta bir iktidar değişimi bekliyor ya da değişim istiyor mu?
Adaylar açısından bakarsak, Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına inananların oranı ona oy vereceklerin oranından 5 puan daha düşük. Buna karşın Erdoğan’ın kazanacağına inananlar oy vereceklerden yaklaşık 12 puan daha yüksek. İlk turda Kılıçdaroğlu’na oy vereceklerin yüzde 8’i, İnce’ye vereceklerin yüzde 40’ı, kararsızların yüzde 50’si Erdoğan’ın kazanacağını düşünüyor. İnce seçmeninin çok azı kendi adaylarının kazanacağına inanıyor.
Genel değişim inancı açısından ise 14 Mayıs sonrası Türkiye’de iktidarın değişeceğine inananların oranı yüzde 52,2’ye ulaşmış durumda. Mart’ta yapılan araştırmalara göre iktidarın değişebileceğine inananlar 10 puan kadar artmış, muhalif seçmenin değişime olan inancı biraz daha güçlenmiş vaziyette. Buna rağmen hala umutsuz olan bir grup muhalif seçmen de var.
Asıl çarpıcı sonuç, iktidar değişmeli diyenlerin yüzde 74,3 oranında olması. Toplum 14 Mayıs’ta değişim istiyor. Cumhur İttifakı’na oy verecek seçmenin bir kısmı bile aslında artık değişim zamanının geldiğine inanıyor. AKP’lilerin yüzde 15’i, MHP’lilerin yüzde 31’i iktidarın değişmesi gerektiğini düşünüyor. 18-24 yaş arası genç seçmenin yüzde 82’si iktidar değişmeli diyor. Aşağıdaki grafik ikinci turdaki oy tercihlerine göre seçmenin “iktidar değişmeli mi” sorusuna verdiği yanıtları içeriyor. Görüldüğü gibi Erdoğan’a oy verecek seçmenin yüzde 22,4’ü, kararsız ve protest seçmenin çoğunluğu iktidarın değişmesi gerektiğini düşünüyor.
Bu veriler hem okuyucunun hem de siyaset yapıcıların ilgisini çekecek ayrıntıları içeriyordur. Bahsettiğiniz araştırma İzmir seçmenin siyasal profili hakkında nasıl veriler ortaya çıkarıyor?
İzmir seçmeninde ağırlıklı siyasi görüş, “Atatürkçülük”, araştırmaya katılanların yüzde 38,5’i kendini böyle tanımlamış. Atatürkçüler, CHP seçmeni içinde yüzde 63’4’e ulaşıyor; İYİ Parti, MP, TİP ve kararsızlarda da en büyük kümeyi oluşturuyor. Genç seçmende ve 55 yaş üstü seçmende “Atatürkçülük” diğer yaş gruplarına göre daha yüksek.
AKP ve MHP seçmeni ideolojik olarak iyice yakınlaşmış, onlar için ilk sırada “milliyetçilik” geliyor. AKP’de muhafazakarların oranı yüzde 16, MHP’de yüzde 5. İki parti kısmen burada ayrışıyor. Milliyetçilik, İYİ Parti, MP ve kararsız seçmende de Atatürkçülük’ten sonra ikinci sırada yer alıyor.
Yeşil Sol Parti seçmeni ilginç bir bulgu sunuyor. Bu seçmen grubunun yüzde 33’ü kendini “Kürt milliyetçisi” olarak tanımlıyor. Bu terimi özellikle 18-34 yaş arası genç YSP seçmeni dile getiriyor. YSP seçmeninin yüzde 20’si ise kendini “sosyalist” olarak tanımlıyor.
TİP ise yöneticilerin “bizim farklı bir tabanımız var” iddiasını destekler nitelikte bir gelişme gösteriyor. Seçmenlerin dağılımında sosyalistlerin oranı yüzde 23 iken; Atatürkçü, sosyal demokrat, laik, cumhuriyetçi seçmen oranı yüzde 70’e ulaşıyor. Biliyorsunuz, TİP İzmir’de sadece ikinci bölgede seçime giriyor. Bu bölgede bir ay önceki oy desteği yüzde 2 civarındayken nisan ayı sonunda yüzde 4’e yükselttikleri görülüyor. Burada İrfan Değirmenci’nin adaylığının da bir payı var. İkinci bölgede her üç seçmenden biri onun aday olmasını olumlu bulduğunu belirtiyor. TİP, önemli ölçüde CHP’den ve biraz da İYİ Parti’den oy alıyor. Tabii bu oran, bu haliyle vekil çıkartmaya yetmiyor. En iyimser tahminle yüzde 6’yı yakalamaları lazım, aksi takdirde aldıkları oy Hacer Foggo’nun vekilliğini engellemeye yol açabilir.
‘İMAMOĞLU VE YAVAŞ’IN KATILIMI, POZİTİF ETKİSİ ÖLÇÜLEBİLEN BİR KONU’
Bu seçim sürecinde seçmen kararını olumsuz etkileyeceği öne sürülen kimi tartışmalar yaşandı, hala da yaşanıyor. Seçmen karar verirken yorumcular ve siyasi elit tarafından gündeme getirilen konulardan gerçekten etkileniyor mu?
Bu konuda galat-ı meşhur haline gelen bazı kabuller var. Bir tanesi HDP meselesi. Sanılanın aksine Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek olması çok az muhalif seçmenin oy verme davranışını doğrudan etkiliyor. İYİ Parti seçmeninin yüzde 3,6’sı, MP seçmeninin yüzde 20’si Kılıçdaroğlu’na bu nedenle oy vermeyeceğini söylüyor, bu oranlar toplamda bir puan ancak ediyor. Buna karşılık HDP’nin desteğinden dolayı Kılıçdaroğlu’na oy verme eğilimi güçlenen seçmen oranı yüzde 12,2’yi buluyor.
Diğer bir konu da vekil listeleri meselesi. Listelerdeki “yanlış” adayların seçmenleri küstürdüğü tartışıldı. Bu seçim “o seçim değil” mottosu seçmenin çoğunluğunca benimsenmiş görünüyor, insanlar değişim istiyor ve ayrıntı gördükleri konularla ilgilenmiyor. Seçmenlerin yüzde 70’i listeleri hiç incelememiş. Listeleri beğenmeyenlerin oranı ise sadece yüzde 2. Yani listelerdeki olası yanlışlar “partizan” seçmen dışında kalan ortalama seçmenin gündeminde yer almıyor ve oy verme kararını doğrudan etkilemiyor.
Pozitif etkisi ölçülebilen bir konu, İmamoğlu ve Yavaş’ın katılımı meselesi. İki belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcısı yapılması kararının Kılıçdaroğlu’na oy verme davranışına yüzde 19,2 oranında olumlu katkı yaptığı anlaşılıyor. Bu etki özellikle CHP ve İYİ Parti seçmeninde açıkça gözüküyor. Kişisel görüşüm, bu etkinin doğrudan olmadığı, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını içine sindiremeyen bir grup seçmenin oy vermek için bu gerekçeyi kullandığı şeklinde. İki başkanın saha aktivitesi devam ederse araftaki seçmenin de etkilenebileceği söylenebilir.
‘BİRLEŞTİRİCİLİK ÖZELLİĞİ KILIÇDAROĞLU’NUN GÜÇLÜ YÖNÜ’
Peki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde dengeler nasıl gözüküyor?
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Kılıçdaroğlu yüzde 55,2, Erdoğan yüzde 25,1, İnce yüzde 7,8, Oğan yüzde 1,7 gözüküyor. Yaklaşık yüzde 10 civarında seçmen de kararsız olduğunu veya oy vermeyeceğini belirtiyor.
İzmir’de iktidar oylarında pek bir değişme olmasa bile muhalif oylarda hızlı geçişkenlikler var; bir aydan az bir süre içinde bütün adayların oy oranları değişiyor. Integral’in mart araştırmasında yüzde 17,5 oy alan İnce’nin oy oranı, nisan ayında yüzde 7,8’e düştü. Başka bir deyişle 9,7 puan yitirdi. Bu erime en çok 7 puan kazanan Kılıçdaroğlu’na yarıyor, Erdoğan 2,5 puan, Oğan da 1 puan kadar oyunu arttırıyor.
Değişimin hızını anlatacak bir örnek vereyim. Araştırmayı yapan arkadaşların aktardığına göre, ilk günkü anketlerde İnce’ye oy vereceklerin oranı normal sınırlar içinde çıkarken son günde yapılan anketlerde İnce’ye oy verecek seçmen neredeyse hiç çıkmamış.
Genel seçimdeki parti tercihi açısından bakıldığında CHP’ye oy verecek seçmenlerde yüzde 4,6’lık, İYİ Parti’de yüzde 9’luk bir kaçak gözüküyor. Bu seçmenlerin çoğunluğu seçim ikinci tura kalırsa Kılıçdaroğlu’na döneceğini belirtiyor. Kanımca bu dönüş ikinci turu beklemeden gerçekleşecek, belki gerçekleşmiştir bile.
Erdoğan’a öfke duyanların yüzde 42’si Kılıçdaroğlu’na oy verirken, yüzde 30’u İnce’ye yöneliyor. Seçmen davranışında en keskin duygu olan ve cezalandırma isteği içeren öfke duygusunu taşıyan seçmenin tümü aslında ilk turda Kılıçdaroğlu’na oy vermeye ikna edilebilecek durumda.
Kararsız ve oy vermeyecek seçmenlerde ise, öfkeye göre daha hafif duygular olan endişe ve hoşnutsuzluk ağır basıyor. Bu bulgu onların davranışlarındaki eylemsizliğin nedenlerini de kısmen açıklıyor.
Kılıçdaroğlu’na oy verme nedenleri arasında Erdoğan ve İnce’ye göre “yönetici özelliği” nedeniyle oy verme görece düşük. Birleştiricilik özelliği ve adaylar arasında en iyi seçenek olması Kılıçdaroğlu’nun güçlü yönü. Bu nitelikler kampanyanın son düzlüğünde daha görünür kılınırsa seçmen desteğinde artış olabilir.
Seçim ikinci tura kalırsa Kılıçdaroğlu’nun oy oranı yüzde 62,1’e, Erdoğan’ın yüzde 29,5’e yükseliyor. Seçmenin yüzde 3,5’i hala kararsızken, yüzde 4,8’i iki adaya da oy vermek istemiyor. Kaba bir hesap yaparsak, oy vermeyeceğini söyleyenler gerçekten sandığa gitmezlerse, seçimin ikinci turunda Kılıçdaroğlu’nun oyu yüzde 68-69’a ulaşabilir.
‘CHP İKİ BÖLGEDE DE EN AZ YEDİŞER VEKİL ÇIKARTACAK’
Bu seçimde Meclis’in de önemli olduğu bir gerçek, genel seçim konusunda İzmir’deki durum nasıl?
İzmir seçmeni CHP’ye yüzde 39,2, AKP’ye yüzde 21,5, YSP’ye yüzde 12,3, İYİ Parti’ye yüzde 7,5, MP’ye yüzde 3,8, MHP’ye yüzde 4,2 oy vereceğini söylemiş. Öte yandan sadece 2. Bölge’de seçime giren TİP buradan yüzde 3,8 oy alıyor. Kararsızların oranı yüzde 5,6, oy kullanmayacaklar da yüzde 2,5.
Bir ay önceki araştırmayla karşılaştırıldığında YSP ve MHP’de bir artış görülürken, MP’de 5,5 puanlık dramatik bir düşüş söz konusu. Bu oyun bir kısmı partilere dağılırken 1,7 puanı kararsız seçmene ve oy kullanmayacaklara gidiyor. Bu oy dağılımı MHP’nin vekil çıkartamayacağına, YSP’nin birinci bölgede ikinci vekili zorlayacağına, İYİ Parti’nin oyunu yükseltse de birer vekille yetineceğine, CHP’nin iki bölgede de en az yedişer vekil çıkartacağına işaret ediyor.
‘ERDOĞAN İLK TURDA EN FAZLA YÜZDE 42 OY ALIR’
Seçimlere çok az bir süre kaldı ve çok fazla kamuoyu araştırması yayınlandı bugüne kadar. Kuşkusuz İzmir dışındaki kamuoyu araştırmalarına da bakıyorsunuzdur. Finale doğru Türkiye genelinde seçim sonuçlarından ne bekliyorsunuz? Nasıl bir sonuç çıkarsa sizi şaşırtır?
Korkunun, öfkenin, umudun bir arada olduğu bir seçime gidiyoruz. Hayatla çürümenin karşı karşıya geldiği ve her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir seçime gidiyoruz. O nedenle, dip dalga da dâhil olmak üzere hiçbir sonuç beni şaşırtmaz. Çok sayıda öngörülemezlik var, dolayısıyla öngörü hataları da olacaktır. Bizden çok daha kurallı araştırmaların yapıldığı yerlerde bile anketler yanılabiliyor. Brexit oylamasında, Trump’un kazandığı seçimde, en yakın örnek olan Brezilya seçimlerinde ciddi araştırma yanılgıları gördük.
Şu an özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminde kararsız seçmen sayısı iyice azaldı ama kararını değiştiren seçmen arttı. Değişimler anlık oluyor, birkaç gün içinde bir adaydan diğerine yönelebilen bir seçmen grubu var. O nedenle anketler iktidar ve muhalefet ana kümeleri için daha kesin bir şeyler söylese bile muhalefet içi oy geçişlerini saptamakta zorlanıyor. Bütün araştırmalar, İnce’nin bir anda yüzde 10’un üstüne çıktığını, bir ay bile geçmeden oylarının yarıdan fazlasını kaybettiğini gösteriyor. Anketler ise en doğru yapıldığı koşullarda bile bize anlık nabzı veriyor. Hatta ölçüm esnasında dahi seçmen tercihleri değişebiliyor. Öte yandan, kısa zaman aralığında çok sayıda anket yapılıyor. Bunların bazılarının manipülatif olduğu hissedilebiliyor. Dürüst yapılan çalışmalar bile zaman baskısı, yanlı soru seçimi, maliyet, örneklem seçimi, yetersiz saha kontrolü gibi nedenlerle çeşitli hatalar barındırabilir. Ayrıca uzman yanılsaması diyebileceğimiz bir durumu da sıklıkla gözlüyorum. Geçmişi ve bugünü iyi bildiğine inanan sürekli görünür olmaya çalışan bazı yorumcuların öngörüleri de yanıltıcı oluyor. Bu durum, çok bilenin çok yanılmasına benziyor…
Anketleri de içeren ama ondan öte sayıları esas alan bir tahmin yapmaya çalışayım. Bu seçimlerde yüksek katılım bekleniyor, 55 milyon geçerli oy kullanılacağını var sayıyorum. Erdoğan 2018 seçimlerinde 26 milyon 331 bin oy aldı. İlk kez oy kullanacak seçmen sayısı 5 milyon. Bütün araştırmalarda Erdoğan’ın yeni seçmen arasındaki oranı yaklaşık yüzde 20 gözüküyor. Bu da Erdoğan’a oy vermesi muhtemel 1 milyon yeni seçmen demek. Ölümler nedeniyle yaklaşık 2 milyon seçmen eksildi. Bu yaş grubunda Erdoğan’a oy verenler yüzde 50’in üzerindeydi. Erdoğan’a gelen seçmenle giden seçmenin dengeli olduğunu görüyoruz. 2018’de Erdoğan’a oy veren bireylerin hiçbiri tercihini değiştirmemiş olsa bile 55 milyon geçerli oyun olduğu bir seçimde Erdoğan’ın alacağı maksimum oy yüzde 48 ediyor. Öte yandan genel seçimden iki yıl sonra yapılan yerel seçimde Cumhur İttifakı 24 milyon civarında oy aldı, yani ekonomik krizin ve yönetim krizinin bu kadar ayyuka çıkmadığı bir dönemde bile iktidar önemli ölçüde oy kaybetti. 2019 oyunu korusa dahi yurt dışı oylarıyla birlikte Erdoğan’ın alacağı oy yüzde 44 civarında oluyor ki, üç yıl içinde bu kaybın sürdüğünü de biliyoruz.
Sözü fazla uzattım, sonuca gelirsek; araştırmalara ve genel gidişata bakarak benim öngörüm, Erdoğan’ın ilk turda en fazla 23 milyon civarında oy alacağı. Bu da yüzde 42 demek. Eğer Kılıçdaroğlu kampanyası seçmeni sandığa götürebilirse ve diğer iki aday yüzde 6’ın altına düşerse ilk turda seçim kazanılır. İkinci tura kalırsa da ancak bir mucize Erdoğan’a seçim kazandırabilir…
(Duvar)