Çeşme Projesi ile ilgili düzenlenen basın toplantısında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın Çeşme Projesi’nin revize edilmesi ile ilgili sözleri ile ilgili TMMOB İzmir Temsilcisi Aykut Akdemir “Biz bu projenin yanında yöresinde değiliz. Halkın olanın halktan alınmasına itirazımız. Bu alanların korunması gerektiği için itiraz ediyoruz. Bilirkişi raporları da bizim itirazlarımızı doğrular nitelikteydi. Bu bir pazarlık konusu değildir. Ne yatak sayısıyla ne başka bir şeyle” dedi.
Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile ilgili Türk Mimar ve Mühendisler Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu basın toplantısı düzenledi.
Mimarlık Merkezi’ndeki basın toplantısına Oda temsilcilerinin yanı sıra çevre örgütlerinin temsilcileri de katıldı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın Çeşme Projesi’nin revize edilmesi ile ilgili yönündeki sözlerinin sorulması üzerine TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Temsilcisi Akdemir, “Bu konuda 3 tane rapor var. Yaptığımız çalıştaylar, sonuç bildirgesi olarak ortada. Akıl, bilim ve teknik üzerinden bir dava sürecimiz var. Korunması gereken alanlar var. Yatak sayısı ile pazarlık etme görevi TMMOB’a ait değil. Biz bu projenin yanında yöresinde değiliz. Halkın olanın halktan alınmasına itirazımız. Bu alanların korunması gerektiği için itiraz ediyoruz. Bilirkişi raporları da bizim itirazlarımızı doğrular nitelikteydi. Bu bir pazarlık konusu değildir. Ne yatak sayısıyla ne başka bir şeyle” yanıtını verdi.
Basın metnini okuyan Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi yöneticisi Yusuf Ekici, Çeşme Projesi’ne geçit vermeyeceklerini vurgulayarak “ Kararın iptali için yürüttüğümüz hukuki süreç devam etmektedir. Konu ile ilgili yayınladığımız Çeşme Projesi Raporu, dava sürecinde bilirkişi raporları, yaptığımız açıklamalar, bilim insanlarının görüşleri ortaktır: Proje kamu yararı içermemektedir.” dedi.
Metnin tamamı şu şekilde:
İzmir’de doğal ve kültürel varlıklara, kamusal alanlara yönelik müdahaleler gün geçtikçe artarak devam ederken; TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ve bağlı odalar olarak kent suçlarına karşı mücadelemize kararlılıkla devam ediyoruz. Kentimize yönelik çılgın projeler ile ilgili mücadelemizde bizler açısından bütünüyle bir rant projesi olan Çeşme Projesi ve buna ilişkin yürüyen hukuki sürece ilişkin sözümüzü bir kez daha ifade ederek hatırlatma gereği duyduk. İzmir, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim bölgesi sınırları 2019 yılında belirlenmiş, 2020 yılında ise sınırların yeniden belirlendiği Resmi Gazetede yayınlanmıştı.
Bu yeni kararla birlikte, Çeşme Yarımadasında güneye doğru orman olarak tescilli alanlar, kıyılar, deniz alanı ve koruma alanları, mera alanları, tarım alanları ve hatta Carufa Adası da dahil edilerek, önceki 11 adet turizm alanı ile birlikte Yarımadanın %40’ına tekabül eden bir bölge turizm alanı olarak ilan edilmiş, dolayısı ile bu alanda bir kullanım olanağı yaratılmak istenmiştir.
Bu karar; Çeşme Yarımadasında mevcut devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanların tümünü, 47 km kıyı alanını, yarımadanın kuzey ve güneyinde 4.000 hektarı bulan deniz alanlarını ve bu alanlardaki beş adet adayı, 4,293 hektar orman alanını, 600 ha. mera alanı, içme suyu koruma havzalarının tamamını, bölgedeki doğal koruma alanlarının %70’ini, nitelikli tarım alanları ile zeytinlik alanları, kültürel ve arkeolojik miras alanlarını, yarımadada yerleşim alanları dışında kalan alanların tamamını içeren 16.000 hektarlık (22400 futbol sahası büyüklüğünde) devasa kamu arazisini kapsamaktadır.
Bu kararların hemen arkasından Kültür Turizm Bakanı tarafından bizzat açıklanan, toplantılar ile ortak bir proje olarak ortaya konulan Çeşme Projesi itirazlarımızı ve haklılığımızı ortaya koymuştur.
Bu devasa kamu arazisi ve deniz alanları yatırımcılara irtifak hakkı tesisi suretiyle tahsis edilerek bu alanın tümünde ve adaları da içeren deniz alanlarında halkımızın girişine kapalı imtiyazlı bir azınlığın kullanımına özgülenmiş, girişi denetimli, bağımsız özel bir yetki alanı oluşturulacaktır.
Bu devasa kamu arazisinin ve deniz alanlarının irtifak hakkı sahibine devri karşılığı alınacak bedel kamu harcamaları için kullanılamayacak sadece alanın alt yapı yatırımlarına harcanabilecektir. Yani irtifak bedeli dahi kamuya değil yatırımcının hizmetine sunulacaktır.
Tahsis edilecek kamu arazisi ve deniz alanları nadir bir ekosistemi barındırmaktadır. Alan, Doğal sit alanları, su koruma havzaları, orman alanları ile çok özel niteliklere haizdir. Ancak alanın bu çok özel niteliklerine müdahale edilerek, imtiyazlı bir azınlığın hizmetine sunulmak üzere; mega yat limanları, golf sahaları, kıyı otelleri, lüks konut ve rezidanslar vb. yapılacaktır.
Kararın iptali için yürüttüğümüz hukuki süreç devam etmektedir. Konu ile ilgili yayınladığımız Çeşme Projesi Raporu, dava sürecinde bilirkişi raporları, yaptığımız açıklamalar, bilim insanlarının görüşleri ortaktır: Proje kamu yararı içermemektedir.
Yarımada; arkeolojik sit, doğal sit alanları, orman, tarım alanları, sulak alanlar, koruma alanları, endemik türler, su kaynakları gibi ekolojik ve biyolojik çeşitliliği ile son derece özel bir bölge. Yarımada Bölgesi kapsamında yapılan Doğal Sit derecelerinin değiştirilmesi süreçlerinde de koruma kaygısından çok alanın korunması gereken özel değerlerinin tahribatı ve yok olmasına yol açacak yapılaşma ve faaliyetlere izin verecek şekilde sit statülerinin düşürüldüğü gerçeği ile karşı karşıyayız. Bölgede gerçekleştirilen ve geçmişte de davacı olduğumuz doğal sit statülerinin değiştirilmesi kararlarının, yine TMMOB olarak da davacısı olduğumuz Turizm Alanı İlanı Kararı, Çeşme Projesi gibi süreçler ile ilişkisi ve bu ve benzeri projelere yönelik ardışık etki yaratacak izinler ilişkisi aynı zamanda kurumsal yürütülen bir tahribatın da parçasıdır. Bu noktada yapılan uygulama ile bölgede izin verilen ve önü açılan faaliyet ve yatırımlar mevcut doğal ve ekolojik yapıyı bozacağı gibi getireceği ilave çevresel yükler ve ihtiyaçlar ile de bölgenin son derece kısıtlı olan kaynaklarına yönelik de ilave baskılar yaratarak kirletici etkiler oluşturacaktır.
Her mevzuat düzenlemesinin altında kamu yararı taşımayan, kentlerimiz, doğal yaşam alalarımızın tahribine yol açacak uygulamaların önündeki engelleri kaldıran mekanizmalar olarak karşımıza çıktığı bugünlerde bu uygulamaların geri dönülemez sonuçları olacağı çok açıktır.
İktidarın kentlerimize, yaşam alanlarımıza yönelik kar hırsı, rant baskısı bugünlerde tekrar dile getirilmektedir. Bizler bilimden, kamudan, doğadan yana bakan, toplum yararına mücadelesinden vazgeçmeyen meslek odaları olarak bir kez daha paylaşıyoruz. Çeşme Projesi ile ilgili olarak dün neredeysek, bugün de oradayız. Kentimizi, Yarımadayı, kamuya ait alanları ranta teslim edecek, halkın girişini engelleyecek, belli bir kesimin zenginleşmesi için önümüze konulan “turizm projesi ve kalkınma” adı altında rant projesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Unutulmasın ki; Anayasa’nın 135. maddesinde TMMOB’a tanımlanan yetki ve görevler kapsamında halkımızın geleceğini tehlikeye atacak hiçbir kent suçuna karşı sessiz kalmayacak, toplumun ve doğanın ortak yararı için mücadelemize inatla devam edeceğiz. Kamuoyu tarafından da bilindiği üzere meslek odalarımız, kamuyu ilgilendiren her uygulamayı bilimsel ve hukuki yönden inceleyerek, uygulayıcısı kim olursa olsun, kamu yararına hizmet etmeyen uygulamalara itiraz etmiş ve davalar açmıştır; açmaya devam edecektir.
Yaşanabilir kentler için; yaşamın bugünü ve geleceği için, yaşamına sahip çıkan, emekten ve doğadan yana tüm kurum ve kuruluşları akıl dışı girişimlere karşı ortak mücadeleye davet ediyoruz.
Biz mücadelenin parçasıyız, herkesi burada olmaya davet ediyoruz.
ÇEŞME PROJESİ NEDİR?
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü tarafından İzmir’in Çeşme Yarımadası’nda hayata geçirilmesi planlanan Çeşme Turizmini Koruma ve Geliştirme Kararı, Çeşme’nin Alaçatı ile Urla’nın Zeytineli bölgelerini içine alan 9 bin 574 hektarlık bölgede hayata geçirilmek isteniyor. Proje ile bölgedeki turizm sezonu 12 aya çıkarılması ve en az 100 bin kişiye istihdam sağlanması planlanıyor. Proje, İzmir’in Kanal İstanbul’u olarak değerlendiriliyor.
PROJEDE NELER VAR?
Projede; 20 golf sahası, turnuvalara uygun spor alanları, termal turizm tesisleri, kongre, fuar ve etkinlik merkezi, kültür ve sanat merkezleri, tarım ve doğa turizmi alanları, Ege’nin en büyük müzesi, ekstrem spor alanları, film stüdyosu, turizm teknik meslek liseleri ve sağlık merkezi gibi tesisler yer alacak. Turizm tesisleri, denize sıfır olacak şekilde planlanmayacak ve sahilde geniş bir bant genel kullanıma açık olacak.
İPTAL TALEBİ REDDEDİLMİŞTİ
TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, Ege Çevre ve Kültür Platformu ve vatandaşlar tarafından açılan davada Danıştay 6’ıncı İdari Dava İdaresi Cumhurbaşkanı kararının iptali talebini reddetmişti. Mahkemenin kararı davacılar tarafından Danıştay İdari Dava Genel Kurulu’na taşındı.
SİT KARARI DURDURULMUŞTU
Çeşme Projesi’nin önünü açan SİT değişikliğinin iptali için açılan davada da mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İzmir 2. İdare Mahkemesi, bilirkişi kararı doğrultusunda bölgenin bir bölümünde SİT derecesinin düşürülmesi yürütmeyi durdurma kararı verirken diğer kısmı ile ilgili de yürütmeyi durdurma kararını reddetti.
YAPILAŞMAYA ENGEL
Bilirkişi heyeti SİT değişikliği yapılan 38.Grup (Karaköy-Zeytineli Etabı) sınırlarını 9 bölgeye (5 tanesi “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ( N1, N2, N3, N4, N5), 4 tanesi “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” (S1, S2, S3, S4, ) ) bölerek ayrı ayrı incelemelerde bulundu.
Mahkeme 2’nci derece doğal SİT’e denk gelen nitelikli doğal koruma alanları yönünden hukuka aykırılık bulmazken 3’üncü derece doğal SİT’e denk gelen sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları açısından hukuka aykırılıklar buldu. Mahkeme olası yapılaşma ihtimallerinin önüne geçmek ve telafisi güç zararları engellemek için S1, S2, S3, ve S4 numaralı alanlar için yürütmeyi durdurma kararı verdi.
‘SİT DERECELERİ UYGUN BELİRLENMEDİ’
Kararda S1, S2, S3, ve S4 bölgelerinin bir kısmının tümüyle “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” özelliklerini taşıdığı, bir kısmının ise kısmen “Sürdürülebilir Koruma Ve Kontrollü Kullanım Alanı” kısmen “Nitelikli Doğal Koruma” alanı özelliklerini taşıdığı, dolayısıyla SİT derecelerinin uygun belirlenmediği ve SİT sınırlarının doğal veya yapay eşiklere uygun olarak belirlenmediği vurgulandı. SİT değişikliği ile birlikte alanın büyük bir kısmı ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım’ alanı ilan edilmişti.