Yıllar önce İstanbul merkezli tüm Türkiye’de dağıtılan bir gazetenin manşeti çok tartışılmıştı.
O manşette “Müjde, fay hattı İstanbul’u değil Bursa’yı etkileyen noktadan geçiyor” şeklindeydi.
Ertesi gün gazete özür dilese de sanki İstanbul dışında yaşayanlar önemsizmiş algısı bir kez daha ortaya çıkmıştı.
Bugünlerde benzer bir durum yine yaşanıyor.
Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özaheseki deprem önlemleri konusunda olağanüstü bir çalışma başlattı.
Özhaseki durumun aciliyeti nedeniyle TBMM’nin Ekim ayındaki açılışını bile beklemeyeceklerini ve yasal düzenleme için acil olarak toplantıya çağıracaklarını açıkladı.
***
Beklenen deprem nedeniyle kentsel dönüşümü hızlandıracak İstanbul’a özel bir dönüşüm projesi ve yasa hazırlandığını ifade eden Bakan Özhaseki, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile de görüştüm. Diğer ilçe belediye başkanlarının 39’unu da davet ettik, Bakanlığımıza geldiler. Onlarla çalışma 15-20 gündür devam ediyor. AFAD ve Valiliği de dahil ediyoruz çalışmaya. Önümüzdeki günlerde bu çalışmayı olgunlaştırabilirsek önce Kabine’de Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ekibimize sunum yapacağım, orada da son halini vermeye çalışacağız. Meclisin açılıp bütçe görüşmelerini beklemeye çok da niyetimiz yok, aciliyete binaen 1-2 ay içerisinde Meclisi olağanüstü toplantıya çağırıp, İstanbul’un kentsel dönüşümü, depreme hazırlığıyla ilgili yeni yasaları getirip, görüşmeye açmayı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Özhaseki, riskli evlerde yaşayan vatandaşlar için belirlenen rezerv alanlarda 300-350 bin kadar konut yapacaklarını da açıkladı.
***
Hepimize büyük acılar yaşatan depreme karşı bu kadar ciddi tedbirler alınması ve adım atılması elbette alkışlanacak bir hamle.
Ama neden sadece İstanbul.
Ülkenin yüzde 90’ı birinci derece deprem riski altındayken sadece bir kente yönelik “deprem yasası” çıkarmanın mantığını anlamak mümkün değil.
İzmirliler de tıpkı İstanbullular gibi çok ciddi deprem riski altında yaşamıyor mu?
Üç yıl önceki Seferihisar merkezli deprem nedeniyle 80 kilometre ötede Bayraklı’da can kayıplarına neden olmadı mı?
Yoksa İzmir’de yaşayanların canı İstanbullular kadar değerli değil mi?
Ayrıca sadece bir kent için yasa çıkarmak üzerine titrediğimiz “Üniter devlet yapısına” ne kadar uygun?
Ya da gerçekten söylendiği gibi bir “İstanbul Cumhuriyeti mi?” var.