Birleşmiş Milletler (BM), su sıkıntısı çeken Irak’ı iklim değişikliğinin sonuçlarından en fazla etkilenen beş ülkeden biri olarak sıralıyor. Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki ülke, şiddetli kuraklığın ve yenilenebilir su kaynaklarındaki hızlı tükenişin sonuçlarıyla karşı karşıya.
Irak’ın suyunun yaklaşık yüzde 70’i kaynağı Türkiye topraklarında olan Dicle ve Fırat nehirlerinden geliyor. İran, Dicle ve diğer küçük nehirlerle Irak’ın su ihtiyacının yüzde 9’unu karşılıyor ve Dicle özellikle ülkenin doğusu için hayati önem taşıyor.
BBC İzleme Servisi tarafından toplanan verilere göre, Irak’ın Dicle ve Fırat’tan elde ettiği su gelirleri on yıllardır sürekli düşüyor.
Son 40 yılın en düşük seviyesine gerileyen yağış miktarı ve güneydoğu illerinde 53 dereceyi bulan sıcaklıklarla birlikte sıklaşan aşırı hava olayları nedeniyle su kıtlığı daha da kötüleşti.
2021 yılından bu yana Türkiye ve İran’ın, Irak’a akan nehir ve kolların çoğunun akışını sistematik olarak azaltması nedeniyle Irak ekim alanlarını yüzde 50 oranında azalttı.
Su sıkıntısı binlerce çiftçiyi ve ailelerini evlerini terk etmeye zorladı; tarım illerinde yoksulluk arttı ve iç göçle bağlantılı sosyal ve güvenlik risklerinin ortaya çıkmasını daha olası hale getirdi.
Kriz sadece su kıtlığı ve düşük yağış miktarından kaynaklanmıyor; kötü planlama, su kaynaklarının yanlış yönetimi ve modern sulama ve yetiştirme teknolojisinin eksikliği de sorunu daha da ağırlaştıran faktörler.
Veriler, Irak’ın Fırat ve Dicle nehirlerindeki su payının, özellikle Türkiye’nin 1970’lerde Güneydoğu Anadolu Projesi’ni (GAP) başlatmasından sonra, son kırk yılda azaldığını gösteriyor. Proje, ülkenin en az gelişmiş bölgesinde sulama ve elektrik üretimini içeren, 22 baraj ve 19 enerji santralinin inşasını öngören, on yıllara yayılan devasa bir plan.
Irak Su Kaynakları Bakanlığı iki büyük nehirden elde edilen su gelirlerine ilişkin verileri 2020 yılına kadar yayınlamaya devam etmiş, bu tarihten sonra ise muhtemelen kamuoyunda paniğe yol açma korkusuyla süreci durdurmuş.
Ancak resmi açıklamalar felaketin sadece bir kısmını ortaya koyuyor. Irak su rezervuarlarını da kullanmaya başladı. Su Kaynakları Bakanlığı, Temmuz 2022’de bir önceki yıla göre bu rezervuarların yüzde 60 azaldığını ve su gelirlerinin son 100 yılın en düşük seviyesinde olduğunu açıklamıştı.
Su sıkıntısından en çok etkilenen güney vilayetlerine, 1956’da oluşturulan ve ülkenin en büyük rezervuarı olan Tartar Gölü’nden ilk kez pompalarla su çekiliyor.
Gözlemciler bu hamleyi krizin boyutlarının tehlikeli bir göstergesi olarak değerlendiriyor.
Irak’ın rezervlerinde su seviyesi 2019’da 59 milyar metreküp iken Haziran ayında 7 milyar metreküp ile ülkenin modern tarihindeki en düşük seviyeye indi. Yetkililer su rezervlerindeki açığın 100 milyar metreküp olduğunu tahmin ediyor.
Ülkenin bataklık alanları (Ahvar) da 1990’larda yaklaşık 20.000 kilometrekare iken bugün 4.000 kilometrekareye düştü.
Verilerle kuraklığın etkisi
Tarım Bakanı Abbas el-Maliki Haziran ayında yaptığı açıklamada bakanlığının planına göre su kıtlığı nedeniyle ekim yapılan alanların yüzde 50 oranında azaldığını ve krizin devam etmesi halinde bu oranın 2024 yılında yüzde 25’e düşebileceğini söyledi.
Çevre bakanlığı yetkilisi İsa el-Fayyad geçen yıl Irak’ın tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 70’inin iklim değişikliği nedeniyle bozulduğunu ya da bozulmaya eğilimli olduğunu kaydetti.
Su sıkıntısı binlerce çiftçiyi ülke içinde göçe zorladı. Irak Çiftçi Birlikleri Federasyonu Başkanı Hasan el-Tamimi, çiftçilerin yüzde 40’ından fazlasının tarımı bıraktığını ve başka geçim kaynakları aradığını söyledi.
Ahvar merkezli çevre aktivisti Raad Habib el-Asadi, Haziran ayında bataklık sakinlerinin yüzde 80’inin evlerini terk ettiği bilgisini paylaştı.
IŞİD’in 2014 öncesi saldırılarının da göçte etkisi oldu.
Tarımın Irak’ın gayri safi yurtiçi hasılasına (GSYH) katkısına ilişkin Dünya Bankası verileri son 10 yılda düşüş eğilimi olduğunu gösteriyor. 2012’de yüzde 4,9’dan 2022’de yüzde 2,9’a gerilemiş, 2020 yılı ise bir önceki yılın yağmur sezonunun etkisiyle yüzde 6,1’lik bir istisna oluşturmuştur. 1995 yılında ise tarımın GSYH’ye katkısı yüzde 20’nin üzerindeydi.
Irak’ın yoksulluk oranı 2022 yılında yüzde 25’e ulaşmış olsa da, resmi rakamlara göre tarım sektöründe çalışanların yaklaşık yüzde 50’sinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı bildiriliyor.
Krizi çözmek için Türkiye ile görüşmeler yürüten Irak, Ankara’dan su salımını Dicle’de saniyede 400 metreküp, Fırat’ta ise 500 metreküpe çıkarmasını talep ediyor.
Ancak Su Kaynakları Bakanlığı Sözcüsü Halid Şamal, Irak’ın Türkiye ile su paylaşımını düzenleyen bağlayıcı bir anlaşması olmadığını belirtiyor. İki ülke arasında sadece su akışlarını düzenleyen protokol ve mutabakatlar bulunuyor.
Irak’taki Şii gruplar ve milisler üzerinde siyasi etkisi olan İran’la ilgili olarak, Su Kaynakları Bakanlığı 2020 yılında Tahran’ı Irak’a akan bazı nehir kollarının yönünü değiştirdiği gerekçesiyle dava açmakla tehdit etti. Ancak hiçbir üst düzey hükümet yetkilisi bu fikri desteklemedi.
Irak’ın yüzde 40’ı çölleşme riski altında
Mart ayında BM Su Konferansı öncesinde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdüllatif Raşid, Irak’ın yaklaşık yüzde 40’ının çölleşmeye karşı savunmasız olduğu uyarısında bulunarak, Irak ve sınırdaş ülkeler arasında adil su paylaşımını güvence altına alacak bölgesel bir anlaşma için uluslararası denetim çağrısında bulundu.
Çevresel değişiklikler, on yıllardır savaşlar ve huzursuzluklarla yıkıma uğrayan Irak’ta kırılganlık ve çatışma nedenlerini derinleştirebilir.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün su stresi endeksi Irak’ı en yüksek su kıtlığını ifade eden 5 üzerinden 3.7 puana yerleştiriyor. Bu oranın 2040’a kadar 4,6’ya yükselmesi ve tam bir kuraklık doğurması bekleniyor.
Avustralya merkezli küresel düşünce kuruluşu Ekonomi ve Barış Enstitüsü tarafından yayınlanan 2021 Ekolojik Tehdit Raporu, ekolojik tehditlerin aşırı şiddetle bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur.
Rapora göre, iklim değişikliğine karşı en savunmasız 20 ülkeden 16’sı kırılganlık risklerinden etkilenen ülkeler ve 10’dan fazla ülke şu anda çatışma içinde.