Uluslararası Hava Kirliliğini Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik, orman yangınları nedeniyle ortaya çıkan 2,5 mikrondan küçük partiküllerin, insan sağlığını tehdit edebileceğini söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM), hava kalitesini iyileştirmeye dönük çalışmaları teşvik etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Aralık 2019’da gerçekleştirdiği 74’üncü oturumunda 7 Eylül’ü “Mavi Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü” ilan etti.
Fosil yakıt kullanımı, sanayileşme, artan ulaşım faaliyetleri gibi faktörler hava kirliliğinin başlıca sebepleri arasında yer alırken orman yangınları nedeniyle atmosfere yayılan birçok kirletici de havanın kalitesini etkileyen unsurlar arasında bulunuyor.
Türkiye’nin Ulusal Sera Gazı Emisyon Envanteri rakamlarına göre 2021’deki büyük Manavgat yangını sonucu atmosfere 9,3 milyon ton karbondioksit, 27 bin ton metan ve 1,5 ton diazot monoksit emisyonu gerçekleşti. Bu gazlar dışında 379 bin ton karbonmonoksit, 13 bin ton azot oksit, 2 bin 600 ton kükürtdioksit, 33 bin tonu 2,5 mikron çapından küçük 62 bin ton partikül madde, 3 bin ton civarında da siyah karbon olarak adlandırılan is ve kurum atmosfere yayıldı.
Yangınla atmosfere salınan karbondioksit miktarı, Türkiye’nin 2021 yılında toplam sera gazı emisyonu olan 564 milyon tonun yaklaşık yüzde 1,65’ine tekabül ediyor.
Orman yangınları, bir yandan neden olduğu sera gazları nedeniyle küresel ısınmayı tetiklerken diğer yandan küresel ısınmadaki artış orman yangını sayısında da artışa neden oluyor.
Dünya Meteoroloji Örgütünün geçen yıl yayımladığı raporda yer alan gelecek tahminlerinde, dünya genelinde yıkıcı orman yangınlarının 21. yüzyılın sonuna doğru, yüksek karbon ve sera gazı salımı halinde yüzde 40-60, düşük salım halinde ise yüzde 30-50 artış gösterebileceği öngörüldü.
“Partikül madde tehlike bakımından ilk sırada”
İklim değişikliğiyle artan orman yangınları ve bu yangınların hava kalitesine etkileri hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Selahattin İncecik, iklim değişikliğinin orman yangınlarının şiddetini ve sıklığını artırmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
İklim değişikliğinin atmosferdeki karbondioksit artışı nedeniyle yaşandığını vurgulayan İncecik, enerji sektörü kaynaklı kadar olmasa da bu artışın kaynaklarından birinin orman yangınları olduğunu belirtti.
Orman yangınlarının, özellikle yakın çevredeki hava kalitesini etkilediğini, yangının bitmesi ya da kirleticilerin taşınarak dağılması ve seyrelmesi sonucunda bu etkilerin azaldığını aktaran İncecik, “Yangınlar sonucunda partikül madde, kükürtdioksit, karbonmonoksit ve siyah karbon gibi maddeler ortaya çıkıyor ancak bunlar arasında partikül madde tehlike bakımından birinci sırada yer alıyor.” dedi.
İncecik, şöyle devam etti:
“Normal bir yangınla ile bir orman yangını arasında özellikle çapı 2,5 mikron ve daha küçük partiküller bakımından farklar olduğunu gördük. Özellikle orman yangını esnasında 2,5 mikrondan küçük partiküllerin en yüksek miktarına ulaştığını biliyoruz ama normal yangınlarda daha düşük değerlerde kalabiliyor. Orman yangını esnasında çok yüksek miktarda 2,5 mikrondan küçük partikül madde ortaya çıkıyor. Bunlar hava kalitesi açısından en tehlikeli yanma ürünlerinden biri ve bugün bütün dünyada kontrol edilmesi son derece önemli çünkü küçük çapta olduğu için soluk aldığımız hava ile akciğerlerdeki alveollere kadar inebiliyorlar. Bunların rüzgarla beraber uzun mesafelere taşınması söz konusu. Çok küçük oldukları için havada uzun süre asılı kalabiliyorlar, atmosfer olaylarıyla seyrelme olmadığı takdirde aylarca havada kalabiliyorlar.”
Karbonmonoksitin de yangınların önemli bir çıktısı olduğuna değinen İncecik, “Bu da atmosferde birkaç hafta kalabiliyor ve doğrudan zehirli bir gaz. Karbonmonoksite karşı yangının meydana geldiği bölgede çalışanların mutlaka dikkatli olması ve maske kullanması gerekir.” ifadelerini kullandı.