Sadece siyasi ve ekonomik değil kültürel alanda da etkileşimin gerekliliği düşüncesiyle Cumhriyetin ilk yıllarından itibaren müzik alanında batı dünyası ile yoğun bir iletişim dönemi başlamıştı. Avrupa’dan çok sayıda müzik adamı Türkiye’ye geliyor, Türkiye’den de müzik adamları batı müzik kültürünü tanımak için Avrupa’ya gidiyordu.
13 Nisan 1935 günü Odessa’dan hareket edip Tophane Rıhtımına yanaşan Franz Menring Vapuru’ndan inen 13 kişilik Sovyet sanatçı grubu da bu kültürel etkileşim çalışmaları çerçevesinde Türkiye’ye gelmişti… Opera sanatçısı M.P.Maksakova, balet Asaf Messerer, balerin Dudinskaya, yirminci yüzyılın en büyük piyanistlerinden L.N.Oborin, büyük keman üstadı D.F.Oistrach ve besteci Shostakovich Türkiye’ye gelen Sovyet grubundaki önemli sanat insanlarıydı.
Bir süre dinlendikten sonra Ankara’ya geçen grup Ankara’da 15 gösteri yaptı ve bir gece de Mustafa Kemal Atatürk’ün davetiyle sabaha kadar süren bir resepsiyona konuk oldu. Atatürk opera sanatçısı Maksakova ile vals yaptı.
Ankara’da geçen yoğun programlarının ardından Sovyet sanatçı grubu rotasını İzmir’e çevirdi. İzmir’de 3 programları vardı. Halk Evi Sahnesinin (Günümüzde İzmir Devlet Tiyatroları) imkan vermemesi nedeniyle programdan bale gösterileri çıkarılmıştı ama verilen muhteşem konserlerin ardından dakikalarca ayakta alkışlandılar. İzmir’de bulundukları günler içinde Sovyet sanatçılar için bir de gezi programı düzenlendi. Vali Kazım Dirik’in ev sahipliğinde muhtelif müesseseleri ve örnek köyleri gezeceklerdi. 12 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi’nde İzmir Gezisi ile ilgili olarak verilen haberde şunlar yazıyordu.
“İzmir’den ayrılmadan evvel kıymetli sanatkarlara Vali Kazım Dirik tarafından şehrin muhtelif müesseseleri ve örnek köyleri gezdirilmiştir. Pınarbaşı örnek köyünde vilayet tarafından verilen ziyafet nar bahçeleri içinde neşeli saatlerle dolu olarak geçmiş, Vali söylevinde sanatkarların değerini, iki dost hükümetin siyasetini, inkılabı anlatmış, İzmir’e gelip İzmirlilerde unutulmaz hatıralar bıraktıklarından teşekkür etmiştir. Sanatkarlar da mukabelede bulunmuşlardır. Bilahare Vali sanatkarları İzmir-Kemalpaşa yolunda Belkahve mevkiine götürmüş ve bu tarihi yer hakkında İzahat vermiştir. Burada İzmir’e girerken Atatürk’ün İzmir’i ilk defa nereden seyrettiğini anlatmış, İzmir kapısında su içtiği çeşmeyi göstermiştir ve buraya Atatürk’ün mareşal üniforması ile bir heykelinin dikileceğini söylemiştir.”
İzmir’deki günlerinin ardından yeniden İstanbul’a dönen sanatçı heyeti orada da 5 konser verdikten sonra, Türkiye’de kaldıkları 37 günün ardından yeniden ülkelerine geri döndü.
İzmir’deki günlerinde Pınarbaşı’nı, Belkahve’yi gezen Sovyet sanatçılar arasında yukarıda da yazdığım Shostakovich adını farkettiniz mi bilmiyorum.
Farketmediyseniz ben yardımcı olayım:
Vals denildiğinde ilk akla gelen bir kaç eserden biri olan “Second Waltz”ın bestecisi Dmitri Shostacovich. Adından hatırlayamadıysanız, meşhur Youtube’a “Second Waltz” yazın hemen hatırlayacaksınız.
Sovyet sanatçı grubunun Türkiye ziyareti tarih kayıtlarında tabii ki vardı Ancak zengin bir arşive sahip olan dostum Reha Korkut’un bana ulaştırdığı 12 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi sayesinde Sovyet sanatçı grubunun ve büyük Rus Besteci Shostakovich’in Pınarbaşı ve Belkahve’yi de ziyaret ettiği 80 yıldan fazla zaman sonra gün ışığına çıkmış oldu.