Çeşme Yarımadası’nın yüzde 55’ini oluşturacak 16 bin 624 hektarlık alanın imarını değiştirecek plan değişiklikleri Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na taşındı. İzmirli avukatlar Senih Özay ve Murat Fatih Ülkü Çeşme Planlarının yürütmesinin durdurulması için Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na 28 Eylül’de “2020/5170 E 2023/2190 K” dosya nosu ile başvurdu. Danıştay 6. Dairesi’nin oy çokluğuyla yürütmenin durdurulması taleplerini reddettiği Çeşme Planları 16 bin 624 hektar alanı kapsıyor.
CEMRE YUVARLAK-Çeşme Yarımadası’nın yüzde 55’ini oluşturacak 16 bin 624 hektarlık alanın imarını değiştirecek plan değişiklikleri Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na taşındı. İzmirli avukatlar Senih Özay ve Murat Fatih Ülkü Çeşme Planlarının yürütmesinin durdurulması için Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na 28 Eylül’de “2020/5170 E 2023/2190 K” dosya nosu ile başvurdu. Danıştay 6. Dairesi’nin oy çokluğuyla yürütmenin durdurulması taleplerini reddettiği Çeşme Planları 16 bin 624 hektar alanı kapsıyor.
ANKARA’DA YARGIÇLAR OLDUĞUNA İNANIYORUZ
Özay, “Çeşme-Urla Yarımadası’nın doğal yapısına ağır zarar vereceği bilirkişi raporu ile tespit edilmesine karşın, Danıştay 6. Dairesi 3’e 2 oy çokluğuyla davamızı reddetti. Şimdi dosyayı Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na taşıyoruz. Danıştay Genel Kurulu’Nun vereceği karar; hukukun, yargının olduğu kadar, siyasetin, değişen, rüzgarların ve ülkemizin geleceğinin de bir fotoğrafını çekecek. Biz Ankara’da yargıçlar olduğuna inanıyoruz” dedi.
Bu dosyayı tüm Türkiye’nin izlediğini belirten Avukat Senih Özay şu bilgileri verdi: “Yarımada sakinleri, İzmirliler de harika bir habitat ve ekosistem olan bölgenin turizm ve yapılaşmaya açılmasını, su kaynaklarını yitirmeyi, doğal ve kültürel zenginlikleri kaybetmek istemiyorlar.Danıştay 6. Dairesi dosyada yürütmenin durdurması hakkında karar vermek için keşif ve bilirkişi incelemesi yaptı. Bilirkişi kurulu da, Daire Başkanı’nın karşıoy yazısında özetlediği gibi; ”Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi alanının bütününü de gözeterek, dava konusu ekleme ile koruma alanları yanı sıra turizm kullanımlarına, dolayısıyla yapılaşmaya da açılmasına yol açacak olan sınır kararının, tarım ve orman alanları, doğal değerler, (flora, fauna, ekosistemler) su kaynakları ve kültürel miras üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri göz önüne alındığında, kamu yararına uygun olmadığını” söyledi.”
“Yürütmenin durdurulması kararı için gereken “açıkça hukuka aykırılık” koşulunda bir sorun olmadığına göre, daire çoğunluğunun diğer koşul olan “giderilmesi (telafisi) güç veya imkansız zararlar” koşulunun gerçekleşmediği sonucuna vardığı görülüyor” diyen Özay, “Oysa; Çeşme-Urla projesi başladı ve bütün yarımada, İzmir hatta bütün Türkiye bu projeyi biliyor, tüm insanlar Çeşme-Urla projesi kapsamında davranışlarını biçimlendirmeye ve gelecek planlaması yapmaya başladılar. Taşınmaz fiyatları katlarca değerlendi, yöreden proje gelip daha da değerlenecek diye çok sayıda taşınmaz alımı yapıldı, yapılıyor. Çeşme-Urla projesine karşı olanlar bile, “burası Türkiye; ya olursa” diye düşünüp bu düşüncelerine göre planlama yapıyorlar, bu planlamalar bir süre sonra öyle bir hal alacak ki; Çeşme projesinin yapılmayabileceği düşüncesi arkalara düşecek ve iş dünyası, kamu kurumları, yöre insanları, halk; tüm planlamasını buna göre yaptığı için ciddi, olağanüstü hatta giderilmesi olanaksız zararlar yaratılmış olacaktır. Biz Ankara’da yargıçlar olduğuna ve yürütmenin durdurulması kararı verileceğine inanmak istiyoruz” dedi.
BİLİRKİŞİ: “KAMU YARARI YOK” DEMİŞTİ
Kültür ve Turizm Bakanlığının yürüttüğü Çeşme Projesi için yapılan ve ilçenin yüzde 55’ini kapsayan plan değişiklikleri ile ilgili bilir kişi kararı çıktı. Danıştay 6. Dairesi’nin atadığı bilirkişiler hazırladıkları raporda, “Panlama ilkelerine ve kamu yaranına uygun olmadığı görüşüne varmıştır” ifadelerini kullandı.
TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve EGEÇEP gibi sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların da başvurusuyla açılan dava sonucunda Danıştay 6. Dairesi’nin atadığı bilirkişiler; ODTÜ Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Can Bilgin, ODTÜ Şehir Bölge Planlama öğretim üyesi Prof. Dr. Melih Ersoy, Ankara Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya, Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aydan Sat ve Doç. Dr. Koray Yılmaz mahkemeye raporlarını sundu.
Bilirkişiler, alanda yaptıkları incelemelerin ardından kurumların raporlarına ayrıca çalıştı. Birçok bilgi, evrak ve raporun değerlendirilmesi sonucu ortak bir kanaate varıldı. Bilirkişiler turizm bölgesi projesini birçok yönden inceledi. Yazdıkları raporda 18 ayrı tespit, madde madde ortaya konuldu.
Projenin planlama ilkelerine ve kamu yaranına uygun olmadığının ifade edildiği raporda “2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 3. maddesi ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri ile Turizm Merkezlerinin Belirlenmesine ve ilanına İlişkin Yönetmelik uyarınca 12.02.2020 tarih ve 31037 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, İzmir Çeşme KTKGB’nin sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin 11.02.2020 tarih ve 2103 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Cumhurbaşkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açılan davada; Kurulumuz, KTKGB alanının bütününü de gözeterek, dava konusu ekleme ile koruma alanları yanı sıra turizm kullanımlarına, dolaysıyla yapılaşmaya da açılmasına yol açacak olan sınır kararının, tarım ve orman alanları, doğal değerler (flora, fauna, ekosistemler) su kaynakları ve kültürel miras üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri göz önüne alındığında, planlama ilkelerine ve kamu yaranına uygun olmadığı görüşüne varmıştır. Karar yüce mahkememizindir.” denildi.
TEMYİZ EDEN DAVACILAR :
1.Hacer Nüket Encümenciler
- Ertuğrul Barka
3.Abdurrahman Akbal
4.Halil İbrahim Özkahraman
5.Çetin Aryindoğan
6.Mehmet Emin Altoğ
- Fazlı Özcan
8.Berrin Aksaray
9.Ali Gülbaşı
10.Ertuğrul Dinleten
11.Akın Türe
12.Hasan Hilmi Tezel
13.Adnan Akyıldız
14.Barış Bilge
15.Alim Önder
16.Çağlayan Yıldırım
17.Senih Özay (kendi adına asaleten ) Cumhuriyet Bul. 185/1 Gül Apt K.1 D.1 Alsancak. İzmir