2020 geride kalıp yeni bir yıla girerken, geride bırakılan yılda korona virüsü pandemisinden sağlıktan sonra kuşkusuz en fazla etkilenen alan ekonomi oldu. Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Serpil Kahraman da, ekonomide, tüketim-tasarruf dengesini nasıl korunması gerektiği konusunda bilgiler verdi. Kahraman, “2020, hem küresel ekonomiler hem de vatandaşın ekonomi açısından zor bir yıl oldu. Şüphesiz ki ekonomide belirsizlik en büyük risk unsuru olarak kabul edilir. Bu süreçte, azalan üretim ve tüketimin tetiklemesiyle ekonomiler küçülürken belirsizlik arttı. 2021’de ekonomide bizleri neler bekliyor? Hane halkı olarak bizler bütçe dengemize nasıl destek olabiliriz? Bunlara önümüzdeki yıl daha fazla dikkat edip ekonomik planlarımızı ona göre yapmalıyız” dedi.
Belirsizliklere karşın tüketimin sınırlı düzeyde azaldığını belirten Kahraman, “Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) raporuna göre; pandemi sürecinde toplam tüketim harcamalarının öngörüldüğü düzeyde azalmadığını; ancak tüketim tercih kalemlerinin yön değiştirdiğini görüyoruz. Rapora göre pandeminin başlangıç süreci olan 13-20 Mart 2020 haftasında tahmin edileceği üzere gıda ve buna bağlı olarak artan market alışverişi gibi zorunlu tüketim kalemlerine yönelen harcamaların, 13 Mart–25 Eylül 2020 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 83 ile en fazla artış elektrik-elektronik ve bilgisayar ve yüzde 42 market ve alışveriş merkezleri olurken, en fazla azalış görülen kalemler ise tahmin edileceği üzere, yüzde 59 havayolları, yüzde 56 seyahat acenteleri/taşımacılık ve yüzde 46 konaklama sektörü oldu” diyerek tüketim alışkanlıklarındaki değişimlere dikkat çekti.
Kredi kartı kullanımına azami dikkat şart
Ülkemizde ekonomi okur-yazarlığının oldukça düşük olduğunu kaydeden Serpil Kahraman, “Hepimizin kullandığı kredi kartları, krediler ya da ufak tasarruflarımızı değerlendirme yöntemlerinde bilgi düzeyinin artması, en azından süreci daha iyi yönetmemizi sağlayacaktır. Kredi kartları; nakit taşıma gereğini ortadan kaldırması, nakdimizi aşan ihtiyaçların temininde tutar erteleme, taksit gibi avantajlarla hayatımızı kolaylaştıran bir enstrüman; ancak bilinçli kullanımı durumunda. Birçok kart hamili, asgari ödemenin yeterli olacağını düşünmekte. Oysa asgari ödeme bedelinin, kredi kartının kullanıma açık olarak devam etmesi için belirlenen bir tutar olduğu unutulmamalı. Ödenemeyen her borç bedeli için borç kapanana dek günlük olarak faiz işlemeye devam edecektir. Dolayısıyla kart hamilleri için öncelikli hedef, kredi kartı hesap ekstresi bedelinin son ödeme tarihine kadar tamamının kapatılması, tamamı kapatılamıyorsa izleyen hesap kesimi beklenmeden mümkün olduğunca borcun kapatılması hedeflenmelidir” diye konuştu.
Nakit çekim yerine kredili mevduat kullanımı önerisi
Kredi kartlarının, nakit çekim amaçlı olarak da başvurduğumuz bir araç olduğunu da hatırlatan Dr. Serpil Kahraman, “Kredi kartından nakit çekme en son tercih olmalıdır; çünkü kredi kartından nakit çekim durumunda, işlem başına nakit çekim ücreti alınacak olup nakit tutarına ödeme yapılana kadar günlük bazda faiz işlemektedir. Küçük tutarlarda nakit desteği için kredili mevduat veya eksi hesap olarak ifade ettiğimiz, vadesiz hesabımızda artı bakiye olmasa bile kullanabileceğimiz ki genelde bankalar mevduat sahibinin maaşı doğrultusunda bu tutarı tanımlarlar, hesap tanımlaması talep edebiliriz. Yüksek nakit gereksinimleri için ise çözüm tabii ki ferdi destek kredisi olmalı. Ferdi destek kredilerinin da taşıt kredisi gibi odak kredilerden daha yüksek faizlendiği unutulmamalı” diyerek uyarıda bulundu.
Küçük miktarla da tasarruf ve yatırım mümkün
Tüm bunların yanı sıra küçük de olsa birikimlerimizi değerlendirebileceğimizi vurgulayan Dr. Serpil Kahraman, “Gelirimiz düşerken kuşkusuz tüketim-tasarruf dengemizi, tasarruf lehine artırmak kolay değil; ancak, ufak tutarlarla da tasarruflarımıza yön vermek mümkün. Belirsizlik sürecinde 2021 yılında yatırım araçlarında ralli devam edecek. Esasen 2021 yılı, analistler için tahminlemesi güç bir yıl. Ülkemizde klasik vadeli mevduat, yatırım fonları, hisse senetleri veya kıymetli evrak gibi yatırım araçlarını tercih etmeyen küçük yatırımcılar için altın ve dolar iki alternatif gibi. Altın, her ne kadar yıl sonuna yakın sert düşüş gösterse de geçtiğimiz yıl yaklaşık yüzde 58 ile yatırımcısının yüzünü güldürdü; ancak 2021 yılı için agresif bir yükseliş beklenmiyor. Yine bir diğer kıymetli maden gümüş, altına göre daha iyi bir getiri sağlayacaktır. Yine de 2021 sonunda gram altının 500 TL’ye ulaşması güç görünüyor. Hane halkı için neredeyse geleneksel iki yatırım aracı, altın ve dolar olsa da finansla sistemde, küçük birikimlerimizi değerlendirebileceğimiz dönemsel faiz getiren mevduat hesapları, yatırım fonları gibi yatırım araçları da mevcut. Her fonu, bir sepet gibi düşünebiliriz. İçeriklerinde barındırdıkları yatırım araçlarına göre getiri ve risk oranları değişen fonlar var. Pay adedi olarak günlük bazda bile alım-satıma imkan vermesi açısından, elimize geçen ufak meblağlarla birikim yapmamıza ve aynı şekilde ihtiyacımız kadar pay adedini bozarak, nakde çevirme imkanı sağlaması açısından etkin bir araç. Bankaların farklı isimlerle arz ettikleri fonlar arasında, likit fonların bunlardan en bilineni. Likit fon, 5-10 TL gibi küçük meblağlarla anında alım-satım işlemi yapabileceğiniz, bir yatırım aracı. Hane halkının ufak birikimlerini tasarrufa dönüştürmesi, kendi getiri ve risk düzeylerini de göz önünde bulundurarak kendi yatırım sepetlerini oluşturmak pek tabi mümkün” diyerek 2021 için daha iyimser beklentiler olsa da piyasalarda rallinin süreceği bir yıl olacağını hatırlattı.