Depremzedeler için kalıcı konutların yapılacağı 375 hektarlık alanın 1995 yılında 58 can kaybının yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda kaldığı TMMOB(Türkiye Mimar Mühendisler Odaları Birliği) raporu ile ortaya çıkmıştı. 1995 yılında Laka Deresi havzasından gelen sular nedeniyle 58 vatandaş hayatını kaybetmişti. Çevre Bakanlığı söz konusu alanının SİT statüsünde de değişikliğe gitti. Deprem konutlarının yapılacağı alanda yapılaşma için SİT statüsü de kaldırıldı. Söz konusu Sit statü değişikliklerinin herhangi bir bilimsel rapor alınmadan yapıldığı belirtildi. İzmirli avukat Senih Özay alanın orman ve sit dışına çıkarılması kararına karşı Danıştay’a dava açtığını açıkladı.
Doğanın katli ve insanlara yeni acılar yaşatacak bir karar
Dava dilekçesinde yerleşime uygun olmayan bir alanda ısrarla yerleşim kurmaya çalışma ileriye dönük katliam planlamasından başka bir şey olmadığını vurgulayan Özay, “Yerleşime uygun olmayan bir alanda yerleşik olan ve depremde çok büyük kayıplar yaşayan depremzedeler, bir diğer yerleşime uygun olmayan dere havzasına yerleştirilmek istenmektedir. Yani denmektedir ki bir de burayı deneyelim tutmazsa başka yere bakarız. Ve üstelik bu alanın 375 hektarlık bölümü, T.C Cumhurbaşkanı kararı ile 6831 sayılı yasanın Ek.16 maddesine göre orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut İdaresine (TOKİ) devredilecektir. Hali hazırda orman alanı ve dere havzası olan, yerleşim kurulmasına uygunluk sağlamayan bir alan için yapılan çabalara bakınız. Doğanın katli yetmiyor üzerine bir de insanlara yeni acıların anahtarını sunuluyor” dedi.
Depremzedeler için sağlam yerde sağlam konutlar yapılsın
“Depremzedelere konut yap, en iyisini yap, en sağlamını yap, ama başka yere yap” diyen Özay şu bilgileri verdi: “Sağlam zemine yap, orman alanı olmayan hali hazırda yerleşime açık başka araziye yap. Neden yeni felaketlere zemin hazırlayasın?İşte biz de durduk, düşündük, Danıştaya dava açmalıyız dedik. Bu konuda en uzman Türkiyenin yiğit, iyi Profesörü Doğan Kantarcı hocamıza başvurduk. Bize raporunu yazdı. Bakarmısınız yörenin durumuna, orman kavramına, yeşil kuşak kavramına, sel kavramına, yüksek yağışlar durumuna, Dere , Dereler ıslahları kavramına, iklim kavramına, erozyon kavramına, eski mera kavramına, Alüviyel tortullara, sellere, yamanlar seline, 58 ölüme, yeşil kuşak kapsamına alınma ve buna rağmen şehir hastanesi yapımına incelenmiş ve orman alnından çıkarılan bölgeyi merkez olarak saptamıştır. ve ‘urası yahu burada yaşayanların sigortasıdır’ demiştir. Biz de İzmirli hemşehri yıurttaş gurubu olarak bu raporu sunarak ek gibi Danıştay’a davayı açmışızdır.”
Buyük acılar yaşanmıştı
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu raporunda alanla ilgili şu ifadeler dikkat çekti: ““Tapuda orman olarak kayıtlı Bayraklı İlçesi 2261 ada 59 parselin yaklaşık 360,00 hektarı ve 14,18 hektarlık 37908 ada 2 parselin tamamının evlerini kaybeden vatandaşlarımız için kalıcı konut yapılmak üzere orman dışına çıkarılması için çalışma yapıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu alan; Yamanlar dağından başlayan ve yaklaşık 1.750,00 hektarlık su toplama havzasına sahip Laka Deresi Havzası içinde kalmaktadır. İzmir’de 1995 yılında meydana gelen sel felaketi sonucu yitirdiğimiz 65 vatandaşımızın 58’i Laka Deresi Havzası’ndan gelen sellere kapılarak hayatını kaybetmiştir. Sel felaketinden hemen sonra dönemin orman idaresi yetkililerince yerinde yapılan inceleme sonucunda büyük felaketin yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda yüzeysel akışın bertaraf edilmesi için hemen çalışmalara başlanmasına karar verilmiş ve erozyon kontrolü yapılması planlanan toplam 1.326,53 hektarlık hazine arazisi Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilerek orman rejimi içine alınmıştır. Çalışmalar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla dönemin Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü’nce yürütülmüştür. Yapılan binlerce km. teras, yüzlerce m3 kuru duvar eşik, harçlı duvar ve tersip bendi gibi erozyon kontrolü düzenlemeleriyle, dikilen yüz binlerce fidan sayesinde yüzeysel akış kontrol altına alınmış ve olası sel felaketlerinin önüne geçilmiştir. Ancak akla ve bilime göre yapılmış başarılı uygulama sahasında aradan geçen zamanla felaket unutularak sahanın yaklaşık 74,00 hektarlık bölümü 2010 yılında şehir hastanesi yapılmak üzere sağlık bakanlığına tahsisi edilmiş ve inşaatı halen devam etmektedir. Bu defa da belirtilen alanın geriye kalan (3.753,604 m2) 375,00 hektarlık bölümü, 6831 sayılı yasanın Ek.16 maddesine göre orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut İdaresine (TOKİ) devri yapılacaktır.”