İzmir’de gazeteci olarak da önemli işlere imza atan Ümit Yaldız, İntegral Kamuoyu Araştırma Şirketi’nde yaptığı çalışmalarla da önemli bir boşluğu dolduruyor.
Son çalışmasında da kentte yaşayanların memnuniyet oranını ortaya çıkardı.
Araştırmada; katılımcılara “Genel olarak İzmir’de yaşamaktan memnun musunuz?” sorusu yöneltildi. Bu soruya, İzmirlilerin yüzde 61, 8’i memnunum, yüzde 21,4’ü kısmen memnunum yanıtını verdi.
İntegral’in 2018’deki araştırmasında ise İzmirlilerin yüzde 81,1’si memnunuz cevabını vermiş.
Yani son 6 yılda kentteki memnuniyet oranı yüzde 20 oranında düşmüş.
Araştırmada özellikle de İzmir’in merkez ilçelerindeki memnuniyetsizliğin daha yüksekliği göze çarpıyor.
***
Peki 6 yılda ne oldu da memnuniyetsizlik bu kadar düştü?
Öncelikle şunu söylemek gerek. Türkiye’nin hangi kentinde bu anket yapılırsa yapılsın memnuniyet oranının düştüğü görülür.
Ekonominin bu kadar kötü olduğu bir ülkede hangi kentte yaşarsanız yaşayın memnun olanların oranının yükselmesi olanaksız olur.
Vapurda bir gevrek, peynir, çay zevki yapmanın bedelinin bile 100 liraya dayandığı bir ortam kimi memnun eder ki?
Elbette bir de devasa yerel sorunlar var. Genel bütçeden İzmir’e ayrılan payların her geçen gün azaltılmasıyla daha da büyüyen sorunlar.
Aslında saymakla bitmez. Ama belli başlılarını sayalım.
Körfez kirliliğini hızlı geçelim. Günlerdir konuşuyoruz. Artık ölü balık kokusu kıyıdan 500 metre ötelere kadar yayılıyor.
İnsanları çıldırtma noktasına getiren trafik ve otopark sorununu da herkesin malumu olduğundan kısa geçelim.
İntegral’ın anketinde merkez ilçelerde yol, kaldırım ve temizlik; kırsalda ise alt yapı, kanalizasyon gibi sorunların öne çıktığı da görülüyor.
Kentin en temel konularının bile son 6 ayda ihmal edildiği açıkça anlaşılıyor.
***
Gelelim vahim meselelere…
Daha 2 ay önce bu kentte şiddetli bastıran ve 1 saat bile sürmeyen yağmur facia için yetti.
Nasıl oldu da Cumhuriyet Meydanı’na 100 metre ötede İzmir’in en bilindik noktalarından birinde iki genç insan su birikintisinin içinde elektrik akımına kapılarak can verdi, anlamaya çalıştık.
Bunu yaşayan bir kentin insanları nasıl memnun olur?
Devam edelim…
Türkiye’nin pek çok bölgesi gibi İzmir’de de deprem nedeniyle büyük acılar yaşandı. 30 Ekim 2020’de 119 can kaybı oldu bu kentte.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 2023 yılı sonunda bu kentteki yapıların yüzde 60-70’inin dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “İzmir’deki yapıların bir kısmı yapılaşmaya uygun olmayan alanlar üzerinde bulunuyor. Bir kısmı kaçak yapılar olarak imar affıyla belgelendirilmiş, mühendislik hizmeti almamış yapılar. Mühendislik hizmeti almamış olan yapılar risk oluşturuyor; çünkü bu yapılar da zemin açısından daha uygun bir alanda değil.”
Özetle İnşaat Mühendisleri Odasının verdiği bilgilere göre İzmirlililerin üçte ikisinin yaşadığı konutlar nedeniyle resmen can güvenliği yok.
Can güvenliğinin olmadığı yerde memnuniyet olur mu?
***
Kentin ana katı atık depolama alanı olan Harmandalı 25 yıl önce kapasitesini doldurdu. İzmir’de çöpleri götürecek tesis yok. Harmandalı artık kapasitenin neredeyse 10 katına ulaştı.
Bu alanda patlama ve çökme riski var. İzmir Büyükşehir Belediyesinin alternatif çöp değerlendirme tesisleri için bulduğu yerlerin hiçbirine izin verilmedi.
Son olarak Menderes’te yapılması planlanan çöp değerlendirme tesisine Tarım İl Müdürlüğü önce onay verdi. Ancak son anda verdiği onayı geri çekti.
Buradaki 3 yıllık çaba boşa gitti. Alınan ÇED izni de 3 yıllık olduğu için tekrar başa dönüldü.
Mezarlıkların tamamının kapasitesi dolu. Cenazeler 50 kilometre uzaktaki yerlere gömülmek zorunda kalıyor.
Hazine arazileri İzmir Büyükşehir Belediyesine mezarlık yapımı için bile tahsis edilmiyor.
Bu yüzden yerel yönetim kısıtlı bütçe olanaklarıyla mezarlık yerleri için de arsa satın almak zorunda kalıyor.
Cenazesini gömecek yer bile bulamayan İzmirliye “memnun musunuz?” dersen alacağın cevap bellidir.
***
Kentin var olan raylı sistem hatları sürekli sorun çıkarıyor. Yürüyen merdivenler az daha can alıyordu.
Metro’yu Halkapınar’dan Otogar’a kadar uzatmak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öncelikleri arasındaydı. Bu iş için gerekli proje de hazırlandı. Hatta Büyükşehir Belediyesi Halkapınar ile Otogar arasındaki Kamil Tunca Bulvarı’nın tapusunu 22 milyon lira vererek TCDD’den satın aldı. Tam Halkapınar-Otogar Metrosu inşaatı başlayacakken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı projeyi üstlendi. Bu nedenle Büyükşehir Belediyesi de hattın yapım işinden çekildi.
2014 yılında yatırım programına alındı ve o günün fiyatlarıyla maliyeti 3 milyar 349 milyon 379 bin TL olarak açıklandı. Projenin 2019’da tamamlanması öngörülüyordu. Ama bırakın tamamlanmasını inşaatı için henüz kazma bile vurulmadı.
2024 bütçesinde de bu proje için para yok.
Otogar’a otobüs ve minibüsle giden İzmirliden memnun olmasını beklemek iyimserlik olur.
***
Gaziemir’de Türkiye Atom Enerjisi Kurumu raporlarına göre 100 ton radyoaktif madde bulaşmış atık var.
Toprak altında gömülü olan miktarı ise kimse bilmiyor. İzmir’in ortasında bir nükleer çöplük var.
“İzmir’in Çernobili” olarak anılan Gaziemir ilçesi Emrez Mahallesi’ndeki arazide radyasyon cihazı ile ölçüm yapan Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda ile Avukat Arif Ali Cangı, alanda normal değerin 7 bin 291 katı radyasyon olduğunu tespit etti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca hazırlanan raporlarda; alanda toprak ve su kalitesindeki radyoaktif ve ağır metal kirliliği analiz raporlarıyla ortaya konuldu.
Nükleer çöplüğün içindeki İzmirli elbette memnun olmaz.
Hemen her ilçede kaldırımlar işgal altında. Bebek arabalı kadınların ya da tekerlekli sandalye kullanmak zorunda olanların zaten hiç şansı yok da. Hiçbir sorunu olmayanların bile kaldırımda kesintisiz yürüme şansı yok.
Pek çok noktada güvenlik sorunu var. Daha geçen ay Konak Meydanı’ndaki parkta anne kız bıçaklandı. Kızı öldü, anne yoğun bakımda tedavi gördü.
***
Beş ay önce seçilen belediye başkanları adeta bir enkaz devraldı.
Bir günü 48 saat gibi yaşasalar bile İzmirliyi memnun etmede zorlanırlar.