İzmir’de toplu ulaşımda uygulanan aktarma sistemindeki değişikliklerle ilgili KESK İzmir Şubeler Platformu da açıklama yaptı. Açıklamada; “yerel yönetimlerin halkın beklenti ve taleplerine uygun hareket etmesi, gelir dağılımın eşit ve hakça yapılması ve kamusal hizmetlerin etkin ve verimli olabilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi, vakit kaybetmeden su fiyatlarına yaptığı zam ve ulaşım ücretlerine yapmayı düşündüğü zamları derhal geri çekmelidir” ifadeleri dikkat çekti.
Eemekçilerin kamusal hizmetlerden uzaklaşmasına neden olur
Açıklamada söz konusu düzenleme “Elektronik ücret toplama sisteminden alınan verilere göre İzmir’de toplu ulaşımdaki tüm binişlerin yalnızca yüzde 37’si ‘aktarma’ kapsamındadır. Geri kalan yüzde 63 gibi bir grup yeni sistemle daha ucuza ulaşım olanağı bulacaktır.” şeklindeki bir gerekçe ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Kent merkezinde yüksek kira gelirlerini ödeyemeyen emekçiler kentin çeperlerinde daha düşük fiyatlarda kira ödeyerek yaşamını sürdürmekte ve her gün ulaşım sistemindeki aktarma sistemini kullanmaktadır. Görüldüğü üzere yapılacak ulaşım düzenlemesi ile %37’lik oran içerisinde yer alan emekçilerin kamusal hizmetlerden daha da uzaklaşmasına neden olacaktır” denildi.
Vatandaşın hakkı
Ucuz, nitelikli, güvenli, erişilebilir ulaşımın her vatandaşın hakkı olduğunun hatırlatıldığı açıklamada şu görüşlere yer verildi: “İzmir’in toplu taşıma sorununun çözümü, ulaşım zamları değildir. Toplu taşıma araçları, kent dokusuna hayat veren en önemli damarlardan biridir. Şehir içi araç trafiğini en aza indirgeyecek güvenli, konforlu, ucuz toplu taşıma araçları arttırılıp yaygınlaştırılmalıdır. Sonuç olarak halktan yana olduğunu ifade eden yerel yönetimlerin halkın beklenti ve taleplerine uygun hareket etmesi, gelir dağılımın eşit ve hakça yapılması ve kamusal hizmetlerin etkin ve verimli olabilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi, vakit kaybetmeden su fiyatlarına yaptığı zam ve ulaşım ücretlerine yapmayı düşündüğü zamları derhal geri çekmelidir.”
KESK Şubeler Platformu’nun açıklaması şöyle:
Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” olarak değerlendirilen Koronavirüs(Covid-19) salgını bugün itibariyle 750.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarca emekçinin ise hem işlerinden atılmasına hem de kamusal hizmetlerden mahrum kalmasına neden olmuştur. Kapitalist sistemin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizin ise salgın nedeniylde daha da derinleştiği çıplak gözle dahi görülmektedir. Bu süreci kamusal hizmetleri ve doğa ile uyum içinde yaşamayı önemseyen kentler ise bu süreci en az hasarla atlatmaktadır. Salgın süreci kamusal hizmetlerin eşit ve erişilebilir olması ve doğa ile uyumlu yaşamanın ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiştir. Bu değerlere sahip çıkılması konusunda hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir.
Kamusal Hizmetler Ticari Kaygılar İle Yönetilemez!
AKP tarafından sermayenin talep ve beklentileri doğrultusunda kamusal harcamaların her geçen gün azaltılması sonucunda bu ülkenin emekçileri ağır bedeller ödemektedir. Bu süreçte yerel yönetimlerin genel bütçeden paylarına düşen gelirlerin azaltılması ve salgının nedeniyle derinleşen krizden çıkma yolu olarak elektrik, su, ulaşım ve doğal gaz gibi temel kamusal hizmetlere yaptıkları zamlar kabul edilemez.
İzmir’de toplu ulaşımda karayolu, raylı sistem ve deniz yolu farklı bölgelerde, farklı yoğunlukta kullanılmaktadır. Söz konusu ulaşım türlerinin birbirinin tamamlayıcı olduğu durumlarda aktarma sistemi kamusal hizmetin bütün yurttaşlar tarafından eşit, etkin ve erişilebilir olmasını sağlayacaktır. Ancak bir önceki belediye yönetimi söz konusu ulaşım türlerine ilişkin nitelikli bir bilimsel çalışma olmadan ve ilgili meslek odaları başta olmak üzere vev halkın geniş katılımını sağlamadan ve yapılan itirazlara rağmen getirilen “aktarma sistemi”nin kent içi toplu ulaşımını niteliksiz hale getirmiştir. Mevcut ulaşım sistemindeki karmaşa çözülmeden yapılacak ulaşım zamları ise sorunları daha da büyütecektir.
Krizin Faturası Emekçilere Ödetilemez!
Hal böyle iken İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından toplu ulaşım ücretlendirme konusunda yeni bir düzenleme yapılması planlanmaktadır. Bahse konu düzenlemenin temel gerekçesi ise “Pandemi süresince azalan yolcu sayısı ve artan maliyetler toplu ulaşımın mevcut şekliyle devamını olanaksız hale getirmiştir. ÖTV’nin sıfırlanması, genel bütçeden kaynak aktarılması gibi taleplerimiz bu güne kadar yanıtsız kalmıştır.” şeklinde açıklanmaktadır. Açıkça ifade etmek gerekir ki pandeminin yarattığı ortam ve genel bütçeden ayrılan payların azalmasının faturası emekçilere yüklenemez. Söz konusu düzenleme “Elektronik ücret toplama sisteminden alınan verilere göre İzmir’de toplu ulaşımdaki tüm binişlerin yalnızca yüzde 37’si ‘aktarma’ kapsamındadır. Geri kalan yüzde 63 gibi bir grup yeni sistemle daha ucuza ulaşım olanağı bulacaktır.” şeklindeki bir gerekçe ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Kent merkezinde yüksek kira gelirlerini ödeyemeyen emekçiler kentin çeperlerinde daha düşük fiyatlarda kira ödeyerek yaşamını sürdürmekte ve her gün ulaşım sistemindeki aktarma sistemini kullanmaktadır. Görüldüğü üzere yapılacak ulaşım düzenlemesi ile %37’lik oran içerisinde yer alan emekçilerin kamusal hizmetlerden daha da uzaklaşmasına neden olacaktır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Halkın Yararına Olmayan Uygulamalardan Vazgeçmelidir!
Ucuz, nitelikli, güvenli, erişilebilir ulaşım her vatandaşın hakkıdır. İzmir’in toplu taşıma sorununun çözümü, ulaşım zamları değildir. Toplu taşıma araçları, kent dokusuna hayat veren en önemli damarlardan biridir. Şehir içi araç trafiğini en aza indirgeyecek güvenli, konforlu, ucuz toplu taşıma araçları arttırılıp yaygınlaştırılmalıdır. Sonuç olarak halktan yana olduğunu ifade eden yerel yönetimlerin halkın beklenti ve taleplerine uygun hareket etmesi, gelir dağılımın eşit ve hakça yapılması ve kamusal hizmetlerin etkin ve verimli olabilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi, vakit kaybetmeden su fiyatlarına yaptığı zam ve ulaşım ücretlerine yapmayı düşündüğü zamları derhal geri çekmelidir.
KESK İZMİR ŞUBELER PLATFORMU