Ege Çevre ve Kültür Platformu, Eşme Ziraat Mühendisleri Odası ve Kışladağ Engelleme Girişimi’nin çağrısıyla Uşak-Eşme’de “Kışladağ Madeni Kapatılsın” başlıklı bir panel gerçekleştirildi.
Ege Çevre ve Kültür Platformu, Eşme Ziraat Mühendisleri Odası ve Kışladağ Engelleme Girişimi’nin çağrısıyla Uşak-Eşme’de “Kışladağ Madeni Kapatılsın” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Prof. DR. Ali Osman Karababa Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır ve Av. Arif Ali Cangı’nın katıldıkları panelin yönlendiriciliğini yazar-yönetmen Uğur Sümer yaptı. Panele katılan köylüler, “Hayvanlarımız ölüyor. Pınarlarımız kuruyor” dedi.
“Uzman görüş raporları bize gösterilmedi”
İlk konuşmayı yapan Avukan Arif Ali Cangı, 2004 yılından beri devam etmekte olan Çevre Bakanlığı’nın onayladığı Elodrada Gold Tüprag şirketinin ÇED olumlu raporunun iptali davasının gelmiş olduğu durumu şöyle özetledi. Cangı, adil yargılanma yapılmadığı gerekçesiyle davanın AİHM’den geri geldiğinin altını çizerek, “Manisa İdare Mahkemesiatamış oldukları bilirkişiler ve TÜPRAG’ın sunmuş olduğu uzman görüş raporları bize gösterilmedi. Doğacak risklere karşı sorduğumuz sorulara cevap verilmeden dava reddedildi. Dava hukuki usulsüzlüklerle dolu. AİHM kararıyla bunu öğreniyoruz” dedi.
Cangı, davanın Uşak İdare Mahkemesi’nde yeniden görüleceğini ve ÇED olumlu kararının ve işletme ruhsatlarının iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Daha önce mahkemenin olasılık olarak bile görmediği bütün olumsuzlukların yaşandığını ifade eden Cangı, İliç’ten daha büyük felaketlerin yaşanmasının an meselesi olduğunu ve derhal kapatılması gerektiğini söyledi.
“Bu durumda zehir içiyoruz”
Prof. Dr. Ali Osman Karababa da en son adlıkları su analizleri raporlarına göre Eşme ve çevre köylerin içme sularındaki kabul edilebilir arsenik oranının yüzde 213 kat daha fala olduğunu kaydederek, “ Bizler bu durumda zehir içiyoruz. 2006 yılındaki siyanür zehirlenmesini her an tekrar yaşanabilecek durumda. Diğer zehirli ağır metallerle Ege Bölgesi’ndeki canlı yaşamın sesiz bir katliama terk edildi. Bunun için Kışladağ Madeni bir gün öce kapatılmalıdır” sözlerine yer verdi.
Prof .Dr. Kamil Okyay Sındır ise bölgedeki tarım ve hayvancılığın başından beri yok sayılarak işletilen madenin sadece tarım ve hayvancılık üzerinde değil bölgedeki canlı yaşamın tamamı üzerinde yüz yıllarca sürecek bir etki yaratacağını anlattı. Sındır, ayrıca çevredeki hayvanların ölü ve sakat doğumlarının ve tarım ürünlerinin de eskisi gibi olmamasının nedeninin de maden olduğunun altını çizdi.
“Kuzu ve buzağılar sakat ya da ölü doğuyor”
Panele katılan Eşme ve çevre köylerinden yurttaşlar da pınarlarının, çeşmelerinin kuruduğunu sondaj sularının 60 metreden 180 metrelere kadar derinlere indiğini, maliyetinden dolayı yeni kuyular açmadıkları gibi suyun çekilme hızıyla başa edemediklerini, kuzlarının ve buzağılarının sakat ve ölü doğumlarının artık sıradanlaştığını anlattılar.
Sarıgöllülerin de katıldığı toplantıda üzüm üreticilerinden Fikret Onen ve Arif Özdemir Eşme tarafından esen rüzgarla birlikte yağan yağmurdan sonra üzümlerinin anında cılk olduğunu anlatarak madenin bir gün önce kapatılmasını istediler.