CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Dilruba Kayserilioğlu’nun röportajı sonrası başlayan özür tartışmalarına değinerek, aslında özür dilemesi gerekenin Atatürk’e hakaret eden Kadir Mısırlıoğlu’nun yanında yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu savundu.
CEMRE YUVARLAK- EGELİ GAZETE- CHP Genel Başkanı Özgür Özel İzmir Adnan Menderes Havaalanı’nda önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Gezi için özür dilemesi gerekenler sokakları kargaşaya boğanlardır” sözlerini değerlendiren Özel, “Sayın Erdoğan’ın ne dediğini ben anlıyorum da Türkiye’de kimse anlamıyor. Çünkü Sayın Erdoğan’ın bir tane derdi var. Kutuplaşma, gerginlik ve onun üzerinden siyasi düşüşüne engel olma. Kendisine bir akıl vermişler. Efendim normalleşme süreci muhalefete yarıyor. Normalleşme süreci Cumhuriyet Halk Partisi’ne yarıyor. Aman eski kavgalara dönelim. Her hafta haftanın gerginliğini icat ediyor. İlk önce ağzına dil rubayı doladı. Sonra gidip katıldığı onur duydum, gurur duydum dediği Teğmenlerin mezuniyet törenine haksızca saldırdı. Ve o gencecik teğmenlerin gelecekleriyle oynamaya çalışıyor. Yetmedi şimdi de Gezi diyor. Yani müflis tüccar döner döner eski defterleri karıştırırmış hesabı. Ona. Gezi için özür dile, Gezi’yle ilgili bir şey söyle falan diyen yok. Benim derdim bambaşka” dedi
Özel şöyle konuştu: “Tutturdular. Bir Dilruba’nın kullandığı bazı ifadelerden dolayı efendim Özgür Bey’in yanında oturdu. Özgür Bey, CHP bize bunları dedi. Biz bir şey diyeceksek yüzüne söyleriz. Geçmişte çok söyledik. Bir kelime de eksik söylemedik. Ama vatandaşımız bizden 31 Mart 2024 tarihi itibariyle artık kutuplaşma değil kucaklaşma istediğini, kendisinin gerçek dertlerinin konuşulmasını ve siyasi polemiklerin kendisi yoksulken açken, işsizken, geleceğinden kaygılıyken siyasi bu tartışmaları istemediğini gösterdi. Bunu sürdürenleri 22 yıl sonra, ikinci parti yaptı. Vatandaşın derdini konuşan Cumhuriyet Halk Partisi’ni birinci parti yaptı. İzmir’de 31 aday gösterdik, 29’unu belediye başkanı seçti. Güya bu İzmir’e dünya kadar laf ediyorlardı. Kibirli kibirli konuşuyorlardı. Ama milletin mesajı net, bana hizmet edin, derdimi çözün, çare olun diyor. Biz de bunu konuşuyoruz. Ama bambaşka yerlerden gerginlikler çıkarmaya çalışıyor. Yine buradaydı herhalde iki gün önceydi söyledim. Benim söylediğim ve özür dileyecek bir kelime lafım yok. Varsa söylesinler. Dilruba’ya ‘kalbini kırdıkların vardır. Bu sözleri düzelt’ diye cezaevinde söylemişim. Çıktığında söylemişim. Sonrasında söylemişim. Yok efendim vay yanına oturdu. Dedim ki kimi kırdıysa Tayyip Bey’i ya da bugün polemik arayan arkadaşlarını falan aşan bir şey bu. AK Partilileri üzdüyse Dilruba, ben Dilruba adına o gençtir. Onun adına ben özür dilerim. Hadi dedim şimdi Tayyip Bey de onun yanındakilerin çevresindekilerin ya da kendisinin Cumhuriyet Halk Partilileri ve muhalefeti kırdığı ifadeler için özür dilesin. Dünya hakaret duyduk. Dünya küfür işittik. Gelin hepsini birden geride bırakmak için Tayyip Bey de bir adım atsın. Özür dilemek, normalleşme çağrısı yapmak, bu ülkede kavgayı bırakmak, vatandaşın derdine eğilmek cesaret işi. Bunun maliyetini hesaplarsanız sonunuz geldi demektir. Çünkü her şeye oy diye bakarsanız bu hale düşmüşsünüz demektir. Şimdi yanındakiler diyor ki Özgür bey özür dileyecek bir şey söylemedi ama yanına oturttu. Yanına oturtmayla ki ben uyarmışım, konuşmuşum. Düzeltirsen iyi olur demişim. Yanına oturtmayla yanına varmayla oluyor olsaydı. Hadi bakalım partinin sözcüsü ya da genel başkan vekili ayrı ayrı konuştular. Tayyip Bey ‘Atatürk heykelleri yerde köpek leşi gibi sürüklenecek diyen adam Atatürk’e zerre muhabbet besleyen ne ölüme ne dirime gelsin dedi. Tayyip Bey dirisine gitti ziyaret etti. Yatağının ucuna oturdu. Elini tuttu gözüne baktı. Ölüsüne de beş tane bakan yolladı. Tayyip Bey o zaman Kadir Mısırlıoğlu’nun ifadeleri için bir özür dilesin bakalım. Yanına gitmekle yan yana oturmakla, yanına varmakla bu ifadelerin hepsi sahipleniliyorsa hadi bakalım Tayyip Bey. Ayasofya’ya ilk atadıkları imam döndü, İsmet Paşa’ya iblis CHP’lilere kafir dedi. Atatürk’e dolaylı yoldan döndü. Bunların hepsi kafir dedi. Bunların hepsi iblis dedi. Ne diyeceğiz bunlara. Halen daha maalesef birkaç meczup bütün Diyanet personelini tenzih ederim. Cami cami gezip bütün CHP’lilere sövüyor. Kadınların namusuna dil uzatıyor. Hadi onlar için özür. Benim anlatmaya çalıştığım bu ülke yüksek tansiyon istemiyor. Bu ülke iktidardan icraat istiyor. Muhalefetten hizmet istiyor. Bugün muhalefette bulunan son seçimlerin ikinci partisi olan genel seçimi CHP, yerelde iktidardır. Arı gibi çalışıyoruz. Gece gündüz çalışıyoruz. Bu millete hizmet etmek için. Ben açmaya yetişemiyorum, belediye başkanlarım her birisi, her bir yerde kimi kent lokantası açıyor, kimisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir başka ildeki en iyi projelerini getirip uygulamaya sokuyor. Evveli gün Bornova’da on altı açılış yaptım. Dün Kocaeli’nde dört tane açılış yaptım. Her birisi birbirinden değerli projeler. Biz işimize bakıyoruz. Tayyip Bey kavgaya bakıyor. Benim derdim artık bu kavgadan vatandaş illallah dedi. Tayyip Bey size verilen akıl yanlıştır. Kavgayla bu iş olsaydı 31 Mart öncesi ağzınıza geleni söylediniz. Bu iş olurdu. Bundan sonra olmayacak. O devirler geride kaldı. Onun için söylüyorum. Yok efendim gezi. O on senelik eski bir defteri açacak. Oradan kutuplaşma çıkaracak. Gezi’den bir özür dilenecekse vallahi vere babasız okula başladı. Vera’dan özür dilemek lazım Tayyip Bey. Bu konuda da Tayyip Erdoğan’a bir kelime daha laf söylemeyeceğim. Bir kavga varsa işsizlik kavgasıdır. Diyen Cumhuriyet Halk Partisi’ne geliyor. E bu böyle olmaz. Olmazsa var bir çaresi. Onun da çaresi Cumhuriyet Halk Partisi. Nasıl 31 Mart’ta millet doğruyu gördüyse doğru bir karar verdiyse o kararından da fevkalade memnunsa yapılan bütün ölçümlerde yerelde genelde bunu gösteriyorsa gelecek sene Kasım ayı son tarihtir, 2025 Kasım. Tayyip Bey gelsin, vatandaşı rahatlatsın. Bugünden seçimin gününü söyleyelim. Bir sene boyunca hepimiz bu milleti, bu cendereden, bu sıkıntıdan nasıl kurtaracağız? Anlatalım. En. hakem kararı versin. Kavga etmeden, hakaret etmeden, küfür etmeden. Biz yeterince küfür, hakaret duyduk. Bunlara cevap vermediğimiz için de milletimizin teveccühünü gördük. Bundan sonra da böyle devam ediyoruz.