JES Karşıtı Platform Bileşenleri, yeni sahaların ihalelere açılmasına engel olmak ve bu konuda gerekli çalışmaları yapmak üzere teyakkuzda olduklarını, gelişmeleri yakından izleyerek doğayı ve yaşamı korumak adına gerektiğinde müdahil olacaklarını belirten bir basın açıklaması yaptı.
İmzası olan kurumların yeni ihaleler yapılmamasını, gerçekleşen ihalelerin iptalini ve teklif verilmeyerek açık hale gelen sahalara yeni ruhsat verilmemesini, yasanın ise acilen çevre ve kamu yararına değiştirilmesini istediklerini belirten JES Karşıtı Platform Bileşenlerinin basın açıklamasının tamamı ise şu şekilde:
“Bilindiği gibi, İzmir Valiliği’nce 14 Kasım 2019’da, 16 ilçede toplam 33 jeotermal sahanın ihalesi yapıldı. Ancak ihaleye açılan 33 sahadan sadece 3’üne teklif verilmesi, şirketlerin danışıklı hareket ettiğini, ihalelere bu nedenle girmediğini düşündürmektedir. Böylece ileri tarihlerde sahaların ruhsatlarına, ihale bedeli ödenmeksizin sadece teminat vererek sahip olabileceklerdir. Bu durum, endişelerimizi daha da arttırmaktadır. Şöyle ki:
İhaleye açılan 33 sahadan sadece 3 adedine teklif verilmesi, şirketlerin danışıklı olarak mı hareket ettiği, ihalelere girmediği kuşkusunu yaratmaktadır. Böylece, ileriki tarihlerde hem ruhsatlara sahip olunabilecek hem de ihale bedeli ödenmemiş olacaktır.
Diğer yandan, toplumda oluşan tepkilerin, zamana yayılarak sönümlenmesi sağlanmaya çalışılmış olmaktadır.
Sahaların ruhsatlandırılması sürecinin izlenebilmesi çok zorlaşmış olduğundan, şirketler daha rahat hareket edebileceklerdir.
Öte yandan, ihale yasasındaki birçok madde de sorunludur. Şirketlere geniş haklar sağlanırken, doğanın, çevrenin, canlı sağlığının korunması ile ilgili maddelerde belirsizlikler bulunmaktadır. Bu yüzden de endişeliyiz. Doğanın korunması ve canlıların sağlığı, şirketlerin insafına bırakılmıştır. Bunun somut örnekleri, başta Aydın olmak üzere Salihli, Alaşehir ve Denizli’de yaşanmıştır. Aynı kâbusu doğal olarak İzmir’liler de yaşamak istemiyorlar.
Bugüne kadarki jeotermal ile ilgili uygulamalar, halkın güveninin tümüyle yitirilmesine neden olmuştur. Bu nedenle, yeni sahaların ihalelere açılmasını istemiyoruz.
5686 sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanunu, doğaya, canlılara zarar verecek ve küçük çiftçilerin sonunu getirecek maddeler içerdiğinden, bu maddelerin acilen değişmesini istiyoruz.
Ayrıca, ülkemizdeki denetimlerin yetersizliği de bilinen bir gerçekliktir. Bu nedenle, sahaların denetiminde, STK ve DKÖ temsilcilerinin yer alması sağlanmalıdır
İhaleye çıkarılıp teklif verilmeyen sahaların da ruhsatlandırılmaması için takipçisi olacağız.
İhale yasasına göre ruhsat sahibi, ruhsat alanında açılacak sulama amaçlı kuyulara bile müdahale edebilecek yetkilere sahip olmakta, bu durum da büyük haksızlıkların kapısını açmaktadır. Yasanın bununla ilgili maddesinin de değişmesini istiyoruz.
Jeotermal sondaj açılabilmesi için, kamu arazileri kullanılabileceği gibi köylünün toprağını da çok ucuza kamulaştırıp kullanabilme olanakları edinilmektedir. Bu da akla, asıl amacın ucuza arazi sahibi olma art niyetini getirmektedir
Yine 5686 sayılı yasada bulunan “ortalama sıcaklığın üzerindeki suların jeotermal kapsamında sayılacağı” ile ilgili madde, hem çok belirsizlik içermektedir hem de 22-23 derece sıcaklıktaki suları bile bu kapsama aldığından, kolayca istismar edilebilecektir.
Tüm bu nedenlerle aşağıda imzası olan kurumlar olarak bizler, yeni ihaleler yapılmamasını, gerçekleşen ihalelerin iptalini ve teklif verilmeyerek açık hale gelen sahalara yeni ruhsat verilmemesini, yasanın ise acilen çevre ve kamu yararına değiştirilmesini istiyoruz.
Gelişmeleri yakından izleyeceğiz ve gerektiğinde doğamızı, yaşamımızı korumak için müdahil olacağız.”