İspanya’dan 15. yüzyılın sonlarında göç eden Sefarad Yahudilerinin beraberinde getirdiği bir lezzet olan boyoz, İzmir mutfak kültürünün vazgeçilmezleri arasında bulunuyor.
Un, su, tuz, şeker, su ve yağın karışımıyla elde edilmiş hamura verilen eşsiz şeklin pişirilmesiyle ortaya çıkan boyoz, İspanyol köklerine rağmen yüzyıllar boyu İzmir ile özdeşleşti.
İzmir Ticaret Odasının Türk Patent Enstitüsüne başvurusuyla “İzmir Boyozu” adıyla tescil belgesini de alan bu otantik tat, zamanla peynir, tahin, ıspanak, süt, patlıcan, bal, pastırma, kıyma ve hatta tahinle buluştu.
Atadan oğula, Yahudi ustalardan İzmir’deki birçok fırına yayılan bu lezzetin ABD’ye, Avrupa ülkelerine hatta dünyanın birçok ülkesine ihracatına başlandı.
Karabiber serpilmiş yumurta ile mükemmel ikili oluşturan boyozun şimdi Türkiye’nin ve dünyanın her yerinde yüzlerce, binlerce belki de milyonlarca hayranı var.
Yaklaşık 5 asır sonra İzmir Boyozu deyince şimdi akıllara ustalık yarışmaları, boyoz dernekleri, boyozu pişirmeye ömürlerini adamış ustalar geliyor.
Ve sıcacık boyozla yapılan eşsiz kahvaltılar, Alsancak’ta bir akşam sonrası bir fırında yapılan boyoz kaçamakları ve günün her saatinde, her daim akılları baştan alan “klasik bir lezzet”…