Konak’ta bulunan ve mülkiyeti Vakıflar Müdürlüğü’ne ait olan 120 yıllık Kaptan Mustafa Paşa İş Merkezi için 2016 yılında yap-işlet-devret modeliyle çalışmalara başlandı. İş makineleriyle yapılan kazı çalışmaları sırasında binanın zemininde tarihi kalıntılara rastlanıldı. Ortaya çıkan tarihi kalıntılarla ilgili İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu; bölgede sondaj yapmış, kalıntıları incelemiş ve incelemeler sonucunda kalıntıların Antik Roma dönemine ait liman, hamam yapısı ve okul olduğu sonucuna ulaşmıştır. Söz konusu bölgedeki tarihi kalıntıların tümünün ortaya çıkarılabilmesi için de Müze Müdürlüğü’nün uygun göreceği teknik ve yöntemlerle sondaj çalışmalarına parsel bütününde devam edilmesi yönünde karar alınmıştır.
CHP’Lİ BAKAN, BAKANLIĞI GÖREVE ÇAĞIRDI!
Kaptan Mustafa Paşa İş Merkezi’nin 2016 yılında yıkıldığını ve binanın zemininde tarihi kalıntılara rastlanılmasıyla inşaat çalışmalarının durdurulduğunu hatırlatan CHP’li Bakan, “İnşaat çalışmaları tarihi kalıntıların bulunmasıyla durduruldu. Arkeologların yaptığı inceleme sonucu bulunan tarihi kalıntıların milattan sonra 2’nci yüzyıldan kalma roma hamamı ve okul olduğu ortaya çıktı. 2018’in Aralık ayında bu alan için soru önergesi verdik. Bakanlık, alanda çalışmaların devam ettiğini ve sürecin Koruma Kurulu’nda değerlendirileceğini belirtti. Ancak sürecin üzerinden geçen bu zaman zarfında alanla ilgili hiçbir şeyin yapılmadığını görüyoruz. Bakanlık, İzmir’in tarihine ışık tutacak bu kalıntıları çürümeye terk edemez. Bakanlığı göreve davet ediyorum. Bir an önce bu tarihi alanı İzmir’e kazandırmak durumunda!” dedi.
“TARİHİ ALANIN ÇÖPLÜĞE DÖNDÜĞÜNÜ GÖRMEK UTANÇ VERİCİ!”
İzmir’in tarihsel ve arkeolojik değerleri ile çok özel bir kent olduğunu ve bu anlamda kent içerisinde bulunan tescil edilmiş alanların korunması ve kente kazandırılmasının ayrı bir önem taşıdığına dikkat çeken Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü: İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, alandaki kalıntıların Smyrna Antik Kenti Limanı yerleşimi hakkında da yeni tarihsel bilgiler verdiğini, bu nedenle yapının yerinde korunması gerektiğini belirtmişti. Kurulun, tarihi yapının fiziksel, kimyasal ve biyolojik bozulmalara açık olduğunu da vurgulamasına rağmen yaklaşık 4 yıldır alanla ilgili çözüme yönelik herhangi bir çalışma başlatılmadı. Tarihi kalıntılar ise, önce suyla dolarken ardından da yosun topladı. Bu alan İzmir valiliğin ve büyükşehir belediyesinin hemen arka sokağında yer alıyor. Yani şehir merkezinin göbeğinde, İzmir limanı kıyısındaki tarihi Kemeraltı çarşısının içinde yer alan ve yaklaşık 2 bin yıllık tarihi geçmişe sahip bu alanın sazlığa ve bataklığa teslim olduğunu görmek çok üzücü. Üzücü olmasının yanı sıra utanç verici! Bakanlık İzmir’e böyle mi değer veriyor?
“KENTİN TARİHİ BAKANLIK ELİYLE YOK EDİLİYOR!”
“Arkeolojik bir eser olan bu alanla ilgili uygulama sürecinin gerçekleşmemesi, alanı çöp, moloz gibi atıklar ve yağmur gibi dış etkenlerin tahribatına açık hale getirmiştir” diyen Bakan, “Bakanlık alanın olası tahribatına yönelik maalesef koruyucu hiçbir çalışmada bulunmamıştır. Alana girilmemesi için yapılan koruyucu duvar bile en az 4 yerinden tahrip edilmiş ve alan girişe açık hale gelmiştir. Bu hali bile vatandaş için tehlike arz ederken, duvarda tahrip edilen kısımlar alanın çöplüğe dönüşmesine yol açmış durumda… İzmir’in tarihi gözümüzün önünde bakanlık eliyle yok ediliyor! Bakanlık, geçtiğimiz yıllarda alandaki suyu boşaltmaya başlıyor ancak rögarların tıkandığı gerekçesiyle tahliye işini yarım bırakıyor. Bunun üzerine alandaki suyu görev kapsamında olmamasına rağmen İZSU’nun boşaltmasını istiyor. Böyle bir şey olabilir mi? İZSU ise, suyu boşaltırken dikkat edilmesini; alanda çukurun olduğunu ve çukurun çökme riski oluşturabileceği uyarısında bulunuyor. Ancak uyarıya rağmen hala daha çukurun etrafında bir emniyet tedbiri yok” diye konuştu.
CHP’Lİ BAKAN KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI’NA SORDU:
CHP’li Bakan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a yanıtlaması için şu soruları yöneltti: İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından alınan kararda belirtildiği gibi, bir dönemin sosyo-kültürel yaşamını göstermesi ve mevcut alanda kompleks yapı olgusu olduğu anlaşılan ve ‘mutlak korunması gerekli alan’ olarak değerlendirilen söz konusu alanda zemin suyunun giderilmesi ve diğer gerekli çalışmaların başlanmasına rağmen sürecin ilerlememesinin nedeni nedir? Alandaki suyun İZSU tarafından boşaltılması istenmiş ancak İZSU görevi olmadığı için bunu işlemi geri çevirmiştir. Buna rağmen suyu boşaltma işleminin devam ettirilmesinin nedeni nedir?
İZSU görev kapsamında olmamasına rağmen suyu boşaltabileceğini ancak bir çukur olduğu uyarısında bulunmuştur. Bu çukurun ise etrafından bir emniyet tedbirinin olmadığını belirtmiştir. İZSU bir benzeri olan Basmane Çukuru’nda su boşaltımı için kazıklı sistem uygulandığını da yetkililere aktarmıştır. Ancak hala daha su boşaltılamamıştır. Bu suyun boşaltılması noktasında çukur dikkate alınmakta mıdır? Bu çukurdan kaynaklı olası çökme riskine yönelik atılan adımlar nelerdir?
İzmir’in tarihine ışık tutacak nitelikte Antik Roma döneminden kalan yaklaşık bin 800 yıllık bu alanın gün yüzüne çıkarılması için gerekli olan işlemlere başlanmadığı gibi alanda bulunan tarihi varlıklar da suyun ve sazlıkların içinde çürümeye terk edilmiş durumdadır. Alanın terk edilmiş bir vaziyette bırakılmasının nedeni nedir? Bu durum alandaki kalıntılara ne gibi zararlar vermektedir? Buna yönelik hangi çalışmalar yapılmıştır?
İzmir Valiliği’nin ve büyükşehir belediyesinin hemen arka sokağında yer alan, şehir merkezinin göbeğindeki ve İzmir limanı kıyısındaki tarihi Kemeraltı çarşısının içinde yer alan bu alanın kaderine terk edilmiş ve atıl bir şekilde bırakılmasının İzmir’in turizmine etkisi nedir? Bu konuda hangi çalışmalar yapılmıştır?
‘Mutlak korunması gerekli alan’ olarak değerlendirilen söz konusu tarihi alanın arkeolojik çalışmalar tamamlandıktan sonra ne şekilde değerlendirilmesi öngörülmektedir?