CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi adı altında ikinci emeklilik aylığı olarak yeni bir sistem planlaması yapılması yerine açlık sınırının altındaki emekli aylıklarının iyileştirilmesi daha akılcı değil mi?” diye sordu.
CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na “Tamamlayıcı
Emeklilik Sistemi adı altında ikinci emeklilik aylığı olarak yeni bir sistem planlaması
yapılması yerine açlık sınırının altındaki emekli aylıklarının iyileştirilmesi daha akılcı
değil mi?” diye sordu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Deniz
Yücel, AKP iktidarının yeni bir algı peşinde olduğunu belirtti. Yücel, emeklilerin açlık
sınırının altındaki maaşlarını artırmak yerine alt yapısı hazırlanmamış vaatlerle
toplumun büyük kısmını ilgilendiren bu sorunu unutturmaya çalıştığını ifade etti.
İzmir Milletvekili Yücel, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan
Orta Vadeli Plan’da 2024 yılının 4’üncü çeyreğinde çıkarılacak kanun ile tamamlayıcı
emeklilik sistemi kurulacağını, ikinci emekli maaşı olarak kamuoyuna cazip
gösterilmeye çalışılan bu sistemin mevcut durumu daha da ağırlaştıracağını belirterek
konuyu Meclis gündemine taşıdı.
Konuyla ilgili yaptığı açıklamada ikinci emeklilik sisteminin mevcut sisteminde büyük
değişiklikler yapacağı ve mağduriyetler yaratacağını vurgulayan Yücel şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıkladığı Orta Vadeli Plan’da “Politika
ve Tedbirler” başlığı altında, “Otomatik Katılım Sisteminin (OKS) işverenlerin de
katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik
sistemi kurulacaktır” ifadesi sosyal güvenlik sisteminde bir değişiklik yapılmasının
hedeflendiğini göstermektedir. Kamuoyuna yansıyan haberlere göre tüm çalışanlar
karma tamamlayıcı emeklilik sistemine dâhil olacaktır. Ancak sosyal güvenlik sistemi
açısından son derece önemli olan emeklilik yaşı, emekli aylıkları, çalışanların sahip
oldukları hak ve güvencelerin bu sistem içinde nasıl yer alacağı konuları belirsizdir. Şu
anda ülkemizde,1999 öncesinde sigortalı olanlar, 1999 ile 2008 arasından sigortalı
olanlar ve 2008 sonrasında sigortalı olanlar olmak üzere 3 ayrı dönem bulunmaktadır.
Yıllar içinde sosyal güvenlik yasasında yapılan her düzenleme emekli aylıkları
açısından bir gerilemeye neden olmuştur.
ANAYASA İHLAL EDİLEMEZ!
Özellikle 2008 yılında AKP tarafından değişiklik ile emeklilik yaşı yükseltilmiş, emekli
aylık bağlama oranları düşürülmüş, emekli aylığına hak kazanma koşulları
ağırlaştırılmıştır. Farklı sosyal güvencelere göre prim ödeyen herkes tek bir çatı
altında toplanmış ancak bu durum benzer çalışma gün ve prim ödemesine sahip olan
emeklilerin aldığı maaşlar arasında ciddi farklar ortaya çıkarmıştır. İkinci emekli maaşı
olarak kamuoyuna cazip gösterilmeye çalışılan bu sistemin mevcut durumu daha da
ağırlaştırma riski yüksektir. Bunun yanında yeni düzenleme ile sosyal güvenlik sistemi
bireyselleştirilmekte, çalışanların emeklilik dönemlerine ilişkin kendi güvencelerini
oluşturması istenmektedir. Oysa Anayasa'nın 60'ıncı maddesindeki “Herkes, sosyal
güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve
teşkilatı kurar” düzenlemesi, sosyal güvenliği iktidarlar açısından bir görev,
vatandaşlar açsından ise bir hak olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla yıllarca ülke
ekonomisine katkı sunan çalışanların emeklilik dönemindeki sosyal güvencelerini
sağlama yükümlülüğü iktidara aittir.
KIDEM TAZMİNATI İŞÇİNİN GÜVENCESİDİR, KALDIRILAMAZ
Bunun yanında işçiler açısından son derece önemli olan kıdem tazminatı konusunda
da bir belirsizlik vardır. Geçmiş dönemde AKP İktidarları tarafından kıdem tazminatını
uygulamasına son verilmesi gerektiğine dair açıklamalar yapılmıştır. Getirilmesi
planlanan bu sistem içinde kıdem tazminatının korunup korunmayacağı belli değildir.
Basına yansıyan açıklamalarda bu sistem içinde öngörülen sigorta primlerinin kıdem
tazminatı ile takas edilmesinin planlandığı ifade edilmektedir. Oysa kıdem tazminatı iş
ve çalışma hayatı içinde işçiler açısından maddi bir güvence olmasının yanından
işverenin işten çıkarmadaki keyfi uygulamaları karşısından da bir iş güvencesi
anlamına gelmektedir. Bu nedenle kıdem tazminatı işçiler açısından maddi ve hukuki
bir güvence olup, mutlaka korunması gereken bir haktır.”