Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, milyonlarca araç sahibine müjde niteliğinde bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, arabadaki titreme sorununa ilişkin ayıp yetkili servis tarafından giderilemediği için arabanın misli ile değişmesi gerektiğine hükmetti.
İ.D., ikinci el olarak aldığı 2012 model aracının titreme sorununu yetkili serviste çözemeyince soluğu Tüketici Mahkemesi’nde aldı. Hem ithalatçı firma hem de aracı satın aldığı kişiden şikayetçi olan davacı İ.D., aracın beş yıl süre ile garantisi bulunduğunu, aracı aldığından bu yana beş defa servise gittiğini, araçta birden çok sorun bulunduğunu, aracın seyir halinde iken 1500-2000 devir arasında aşırı şekilde titreme yaptığını dile getirdi. Aracın sarsıldığını ve yoğun şekilde duman çıkardığını, beş defa servise gitmesine rağmen arızaların devam ettiğini, seçimlik hakları kullanmak üzere davalılara noter kanalıyla ihtarda bulunmasına rağmen sonuç alamadığını ileri sürdü.
Davacı, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, mümkün olmadığı takdirde ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bedelinin iadesine karar verilmesini talep etti. Davalı ithalatçı firma, davanın reddini istedi. Mahkeme, araçtan yaklaşık 5 yıl faydalanıldığına, gizli ayıbın tamiri mümkün aktarma organlarından kaynaklı olduğuna dikkat çekti. Araçtaki değer kaybının araç bedeline oranı dikkate alındığında; aracın ayıpsız misli ile değişimi ya da bedel iadesinin iyi niyet kurallarına aykırı ve satıcı aleyhine orantısızlığa sebep olacağı gerekçesiyle, davanın bedel indirimi talebi yönünden kabulü ile 3 bin 295 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verdi. Karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunuldu.
Bölge Adliye Mahkemesi, dava konusu otomobilin ayıplı mal ve ayıbın da gizli ayıp niteliğinde olduğu, ancak bu ayıbın otomobilin kullanımını etkiler nitelikte olmadığına hükmetti. Kararda basit bir onarımla giderilebileceği ve aracın esaslı unsurlarında ayıp bulunmadığı, ancak fatura değeri 55 bin 318 TL olan araçta mevcut ayıbın ikinci el satışlarda alıcılar nezdinde şüphe ve tereddütlere yol açacağı ve emsallerine göre otomobilde 3 bin 295 TL değer kaybı oluşacağı hatırlatıldı. Tespit edilen ayıp nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değişimine ya da araç bedelinin iadesine hükmedilmesinin iyi niyet kuralları karşısında taraflar arasındaki menfaatler dengesini ihlal edeceği ve hakkaniyet ilkesine aykırı olacağı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildi.
Kararı her iki taraf da temyiz edince devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay, titreyen aracın misliyle değiştirilmesi gerektiğine hükmetti. Kararda şu ifadelere yer verildi:
“Dosyanın incelenmesinde dava konusu aracın davacı tarafından 06.06.2016 tarihinde ikinci el olarak satın alındığı, satın alındıktan sonra beş defa titreme şikayeti ile servise götürüldüğü, servisçe yapılan işlemlere rağmen arızanın halen giderilemediği ve devam etmekte olduğu ortadadır. Bilirkişi eşliğinde yapılan test sürüşünde 1500-2000 d/d aralığında 60-100 km /h hız aralığında titreme yaptığının tespit edildiği, test sürücü sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda; araçtaki titremenin üretimden kaynaklı olup aracın aktarma organları dolayısıyla meydana geldiği anlaşılmıştır. Somut olayda dava konusu araçta, imalattan kaynaklı gizli ayıbın var olduğu, esasen derece mahkemelerinin de kabulündedir.
Ne var ki, araçtaki bu ayıbın yetkili servis tarafından yapılan tüm tamir işlemlerine rağmen giderilemediği, bu nedenle duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle araçtan beklediği yararı sağlayamayan davacının seçimlik hakkını kullanmış olduğu da dikkate alındığında, aracın misli ile değişim koşulları oluşmuştur. Buna göre, ilk derece mahkemesince; davacının, aracın misli ile değişim talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.”