İklim değişikliği ile birlikte dünya genelinde şiddetli hava olayları ve doğal afetler artarken uzmanlar, birçok eşitsizlikle karşı karşıya kalan kadınların, bu tür felaketlerden daha fazla etkilendiğini söylüyor.
İklim değişikliği sonucu dünyanın birçok yerinde çeşitli felaketler meydana gelirken bu felaketlerle mücadelede herkes aynı derecede yeterliliğe sahip olamıyor. Özelikle daha hassas grupta kabul edilen kadınlar ve kız çocuklarının maruz kaldıkları cinsiyet eşitsizliği, onların felaketlerle mücadeledeki kapasitelerini de etkiliyor.
Birleşmiş Milletler Kadın Örgütü (UN Women) tarafından yayımlanan çeşitli raporlarda, kadınlar ve kız çocuklarının pek çok durumda küresel ısınmanın sonuçlarından erkeklere göre daha fazla etkilenebildiği belirtiliyor. Bu durumun altında yatan birçok sebep arasında kadının toplum ve hane içerisindeki rolü, fiziksel olarak erkeklere oranla daha hassas olması, biyolojik farklılıklar nedeniyle temizlik ihtiyacının daha fazla olması ve kaynaklara ulaşım noktasında yetersiz kalması öne çıkıyor.
Dünyanın çeşitli bölgelerindeki kadınların toplum içerisindeki rolleri ve iş hayatına katılımı üzerinden konuyu ele alan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) raporlarında, dünya genelinde para ödenmeyen işlerin yüzde 75’ini kadınların gerçekleştirdiği vurgulanıyor. Kadınların kendilerine ödeme yapılmayan bu gibi işlere daha fazla zaman ayırması sonucu iş hayatına katılamadığı, özelikle kız çocuklarının eğitim hayatından geri kaldığının anlatıldığı raporlarda, bir felaket halinde bu gruptaki kişilerin söz konusu durumla mücadele edebilecek finansal kaynaklara sahip olamadığına işaret ediliyor.
İklim krizinin sonuçlarını kadın sağlığı üzerinden değerlendiren Dünya Sağlık Örgütü (WHO) çalışmalarında ise kadınların biyolojik özelliklerinden dolayı suya ihtiyaçlarının daha yüksek olduğu vurgulanarak, özelikle menstrüasyon dönemlerinde, doğum esnasında, öncesinde ve sonrasındaki süreçlerde yetersiz su sebebiyle kişisel hijyenlerini sağlayamadıklarına ve enfeksiyon bazlı hastalıklardan daha fazla etkilendiklerine dikkat çekiliyor.
İklim krizi kaynaklı felaketlerde ölen kadın sayısı erkeklerden daha fazla
ABD’deki Texas Austin Üniversitesi, Minnesota Üniversitesi ve Arizona Devlet Üniversitesi’nden akademisyenlerin ortak gerçekleştirdiği bir araştırmada ise iklim krizi sebebiyle göçlerin hızlandığının altı çizilerek, kuraklık, sel gibi felaketlerin vurduğu bölgelerdeki kadınların çocuklara bakmak zorunda olduğu, uzun mesafeleri katetmekte güçlük çektiği ve bölgeyi terk edemediği, dahası bu gibi koşullar içerisinde meydana gelen fırtına, hortum ve sel gibi felaketlerde hayatını kaybeden kadın sayısının erkeklere göre 14 kat daha fazla olduğu aktarılıyor.
İngiltere’deki Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü (Overseas Development Institute / ODI) adlı düşünce kuruluşunun Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Küresel Riskler ve Dayanıklılığın Toplumsal Kapsayıcılığı biriminde araştırmalar yürüten Dr. Virginie Le Masson, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken bu alanda çalışmaya ilk başladığında iklim değişikliğinden etkilenme oranlarının cinsiyete göre farklılık gösterdiği konusuna şüpheli yaklaştığını, küresel güney ülkelerinde birçok bölgeyi ziyaret ettikten sonra bu şüphelerinin ortadan kalktığını anlattı.
Hangi felaketin hangi coğrafyada yaşandığının çok önemli olduğunun altını çizen Le Masson, duruma, Afrika’daki çalışmalarından örnek vererek şunları söyledi:
“Burada birçok yerde eve su taşımak kadınların ve kız çocuklarının işi. Eğer su kaynağı evden çok uzaktaysa bu iş, gün içerisinde çok fazla zamanlarını alıyor. İklim değişikliğiyle birlikte su kaynakları da azalıyor. Bu da su kaynağı bulmak için daha fazla zaman harcamaları gerektiği ve para kazanabilecekleri işlerde daha az çalışabilmeleri anlamına geliyor. Aslında bunlar bir domino etkisi. Kadınların iş yükü daha fazla. Para kazanabilecekleri işlerde çalışamıyorlar, haliyle para biriktirme ve geleceklerine yatırım yapma kapasiteleri etkileniyor. Bu sebeple bir felaketle karşılaştıklarında da onlarla mücadele etme kapasiteleri de daha düşük oluyor. Şunu anlamamız gerek, iklim değişikliği özelikle kadınları hedef almıyor. Kadınlar halihazırda birçok eşitsizlikle karşı karşıya kaldığı için iklim değişikliği karşısında daha savunmasızlar.”
Kadınların sadece kadın oldukları için maruz kaldığı zorluklar olduğuna da değinen Le Masson felaketler sebebiyle göç etmek zorunda kalan ya da kamplarda kalmaya başlayan kadınlar ve kız çocuklarının şiddete ve cinsel istismara maruz kalabildiklerini, tehlikeli ortamlarda yaşamak zorunda olabildiklerini ifade etti.
Kanada Regina Üniversitesi Sosyoloji ve Sosyal Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Amber Fletcher, iklim değişikliğinin sonuçlarının kadınlar üzerindeki etkisinin coğrafyaya ve maruz kalınan duruma göre şekillenebileceğini belirtti.
Özelikle küresel güney ülkelerindeki kadınların bu durumdan daha çok etkilendiğini vurgulayan Fletcher, birçok bölgedeki yerel toplumlarda, kadınların yüzmesinin kültürel olarak hoş karşılanmaması sonucu pek çok kadının yüzme bilmediğini ve sel gibi felaketlerde geride kaldıkları örneğini paylaştı.
Fletcher, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cinsiyet farklılığı, kaynakların ve gücün eşit olmayan bir şekilde dağıtımının temelinde yatan bir durum. Bir felaket yaşandığında da bu tarz eşitsizlik durumları giderek şiddetleniyor. Araştırmalarımız, sahip olduğunuz paranın, bir felaket olduğunda nasıl harekete geçeceğiniz konusunda önemli bir etmen olduğunu gösteriyor. Kadınların erkeklerden daha fakir olduğunu görüyoruz, özelikle de bekar annelerin. Haliyle cinsiyet, insanların bir felaket yaşandığında onunla mücadele etme kapasitesini doğrudan etkiliyor.”