Başkomutan Mustafa Kemal komutasında 22 gün, 22 gece aralıksız devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak kayıtlara geçti.
Kütahya-Eskişehir Savaşı’nın kaybedilmesiyle Yunanlıların, Milli Mücadele’nin merkezi olan Ankara sınırına yaklaştığını belirten Koç, binlerce köy ve kasabanın işgal altında kaldığını anlattı.
Muharebenin ismini Sakarya Nehri’nden aldığını aktaran Koç, “Sakarya Nehri 824 kilometre uzunluğunda, Eskişehir Çifteler’den doğup Karasu’ya dökülen büyük bir nehir. Bu nehrin Ankara sınırları içerisinde geçen bölümünü engel alıyoruz. Önümüzde engel olarak Sakarya Nehri doğduğu için bu savaşa Sakarya Meydan Muharebesi diyoruz.” ifadelerini kullandı.
“250 bin insan gırtlak gırtlağa, süngü süngüye savaştı”
23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde 22 gün 22 gece aralıksız devam eden Sakarya Meydan Muharebesi’ne aynı zamanda “Subay Savaşı” denildiğini belirten Koç, savaşın önemini şu sözlerle anlattı:
“Başkomutan Mustafa Kemal bu savaşın kendisi için son savaş olduğunu biliyordu. Eğer kaybedilmiş olsaydı belki de Meclis’te yargılanacaktı. Belki de Mustafa Kemal tarih sahnesine sinecekti, varını, yoğunu, her türlü imkanını bu savaş için seferber etti. 100 kilometrelik bir cephede bazen 15, bazen 30 kilometre derinliğinde yapılan muharebede yaklaşık 250 bin insan gırtlak gırtlağa, süngü süngüye savaştı. Kurtuluş Savaşı’nın tamamına bakıldığında kayıpların yüzde 35’i bu savaşta verildi. Bu savaş çok kanlı geçmiştir. Özellikle bu savaş için ‘Subay Savaşı’ denilmekte, subay zayiatımız çok fazladır.”
“Anadolu’nun ortasında, geçilmez ikinci Çanakkale yaratılmıştır Sakarya Meydan Muharebesi’nde”
Başkomutan Mustafa Kemal’in, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk edilemez.” emrini bu savaşta verdiğini anımsatan Koç, “Mustafa Kemal’in dünya harp stratejisinde yerini alan bu sözü çok önemlidir. Türk ordusu bunu askeriyle, komutanlarıyla sahada bizzat uygulamıştır.” dedi.
Türk askerinin yalnızca düşmanla savaşmadığını, aynı zamanda yoklukla, susuzlukla, hava şartlarıyla ve salgın hastalıklarla da savaştığını dile getiren Koç, “Anadolu’nun ortasında, geçilmez ikinci Çanakkale yaratılmıştır Sakarya Meydan Muharebesi’nde. Eğer savaş kaybedilmiş olsaydı Yunan ordusunun hedefi olan, Milli Mücadele’nin merkezi Ankara işgal edilecekti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi dağıtılacaktı.” diye konuştu.
Cumhuriyete giden yolda en önemli virajın Sakarya Meydan Muharebesi olduğunu vurgulayan Koç, “Sakarya Meydan Muharebesi, 2. Viyana Kuşatması’ndan itibaren 238 yıllık geri çekilmenin durduğu yerdir. Buradan itibaren günümüze kadar Türk milleti hiçbir zaman vatan toprağını düşmana bırakıp terk etmemiştir, hep ileriye doğru hareket etmiştir.” ifadelerini kullandı.
Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından Yunan ordusunun Eskişehir-Afyonkarahisar hattına tekrar çekildiğini söyleyen Koç, savaştan galip çıkan ve yeni bir savaş için umudu olan Türk ordusunun bir yıl boyunca hazırlık yaptığını belirtti.
Kadim Koç, Yunanlıların, Türklerin mevzileri geçebileceğine inanmadığını, Başkomutan Mustafa Kemal’in askeri dehasını da tahmin edemediklerini kaydederek, “Mustafa Kemal, çok önemli aldatma tedbirlerini uygulayarak küçük bir alanda, büyük bir kuvvetle ve çok hızlı bir manevrayla alanı geçerek Yunan ordusunu daha ileriye atmış oldu.” dedi.