Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) kurulduğu gün olan 16 Ekim’i Dünya Gıda Günü olarak kabul ediyor. Bu günde açlık, gıda üretimi ve tüketimi gibi konular Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde çeşitli etkinliklerde işleniyor. Ülkemizde de her yıl 16 Ekim günü gazete ve dergilerde konuya ilişkin yazılar yayınlanıyor, radyo ve televizyonda konuşmalar yapılıyor, paneller düzenleniyor.
Açlık–yetersiz beslenme…
Besinler beslenmek için almak zorunda olduğumuz hayvansal ve bitkisel maddeler. Dünyada yaşayan her bir bireyin gıdaya, hem de sağlıklı gıdaya ulaşma hakkı var. Bunu sağlamak aslında ülkelerin temel görev. Ancak günümüzde üretilen gıdalar, artan nüfusa yetmiyor. Özellikle yoksul ülkelerde gıda yetersizliği nedeniyle, açlık ve yetersiz beslenme sorunu mevcut.
Bu sorun besin üretimi ve lojistiğindeki aksaklıklar nedeniyle kovid-19 döneminde daha da arttı.
Adil paylaşım…
Yetersiz beslenme sorununun başlıca nedeni, gıda üretiminin azlığı değil, gelir dağıtımın adil olmaması. Bunun en iyi örneği bir yanda Afrika’da açlar, diğer yanda da Amerika’da obezlerin olması.
Ülkemizde de gıda üretimi, artan nüfusun gereksinmesini artık karşılayamıyor. Yıllardır besin tüketimimiz ile üretimimiz arasında var olan denge artık tüketim lehine değişti. Türkiye, tarımsal ürün ve girdi ithal eden ülke duruma düştü.
Türkiye’de tarım ve hayvancılıkla uğraşan üreticiler özellikle 80’li yıllardan sonra ihmal edildi. Onların tarımı bırakıp şehirlere gelmeleri yönünde politikalar uygulandı. Bunun sonucunda da mısır, buğday, pamuk başta olmak üzere yüzlerce tarım ürünlerini ithal eder konuma düştük.
Yeni silahlar su ve gıda
Şunu biliyoruz ki gelecekte gıda ve su önemli bir silah olarak kullanılacak. Çünkü 2050 yılında 9.5 milyara çıkacağı ön görülen dünyada, ciddi bir gıda sıkıntısının yaşanması bekleniyor. Bu şartlar altında Türkiye, tarım politikalarını yeniden gözden geçirmeli. Bunun için öncelikle iklim ve su sorunu ele alınmalı. Üretim suya-tuza dayanıklı çeşitlere kaydırılmalı. Ardından tarımsal desteklemeler arttırılmalı, sulama yatırımları bir an önce bitirilmeli, mera alanları ıslah edilmeli, bitkisel veya hayvansal üretim için işletme kuracak olanlar daha fazla teşvik edilmeli, mümkün olduğunca üretilenlerin gıda sanayinde işlenmesi sağlanmalı ve işlenmiş ürün ihracatına önem verilmeli.
Unutmayalım ki üretenler gelecekte dünyanın efendisi olacaklar…
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
e-mail;harunrasituysal@gmail.com