Türkiye birinci dünya savaşının ardından Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde müthiş bir mücadele ile emperyalizmi yendi ve Anadolu devrimini gerçekleştirdi. Savaş sırasında mazlum milletlerin bazıları ufak tefek maddi katkılarda bulunurken kalanı da yürekleri ile kurtuluşa katkı sağlamaya çalıştı.
Maddi katkı yapan en önemli devlet de zamanının Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) idi. Sovyetler hem silah hem para hem mühimmat hem de giysi vererek kurtuluşa büyük katkıda bulundu.
Sovyetler ekonomik yatırımlar da yaptı…
Savaş kazanıldı, cumhuriyet kuruldu ve mücadele ekonomi alanına kaydı. Savaştan çıkan genç cumhuriyetin ekonomik olarak gelişebilmesi için ithal ettiği ürünleri üretmeye gereksinimi bulunuyordu. Bu amaçla fabrikaların kurulması gerekiyordu ama genç cumhuriyetin elinde ne sermaye ne de insan kaynağı vardı.
İşte bu aşamada yine Sovyet imdada yetişti ve yatırım bedellerini Türkiye’nin ürettiği tarımsal ürünlerle ödeme karşılığında önemli ekonomik tesisler açtı. Ekonomik ilişkiler 70’li yıllara kadar sürdü ve Sovyet bu dönemde de yatırımlara devam etti.
Sovyetlerin yaptığı tesislere bakalım…
SSCB bu dönemde…
İskenderun demir-çelik,
Seydişehir alüminyum,
Nazilli sümerbank basma,
Kayseri sümerbank bez,
Bandırma sülfirik asit,
Artvin lif levha,
Çayırova cam fabrikalarını,
Aliağa Petrol Rafinerisini,
Oymapınar barajını,
Arpaçay barajını,
Orhaneli termik santralini yaptı.
Amerika ne yaptı?
Sovyet bunları yaparken, ikinci paylaşım savaşından sonra gelişen Türkiye-ABD ilişkileri ise Türkiye’nin hep aleyhine oldu. Birkaçını sayarsak…
İlk iş “sizi NATO’ya alacağız” diye Türkiye’den Kore’ye asker göndermesini istedi ve binlerce şehit verilmesine neden oldu,
Marshall yardımı adı altında eskiyen makinaları gönderdi ve Türkiye’nin demiryolları yerine karayollarına yani petrole bağımlı olmasını sağladı,
Çocuklarınıza süt içireceğiz diye Türkiye’ye margarini soktu,
Tohum fabrikası kurarak köylülerin ellerindeki yerel tohumlarını satmalarını yasakladı ve çiftçileri büyük şirketlerin tohumlarına mahkum etti.
Siyasi anlamda geçmişte dönem dönem Türkiye’yi nasıl sıkıştırdıklarını ve bu çerçevede nasıl ekonomik-askeri ambargolar uyguladıklarını saymıyorum bile.
Ya bugün…
Sovyetlerin yıkılmasında sonra kurulan Rusya, bugün Suriye, Libya, Karabağ konularında zıt tarafta olsa da görüşüp en azından asgari müştereklerde Türkiye ile anlaşabilirken, Amerika hala Türkiye ekonomisini çökertmek, ekonomik ambargo uygulamak, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den çıkartmakla tehdit ediyor.
O zaman kimin batırdığına ve kimin yaptığına siz karar verin…
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
E mail; harunrasituysal@gmail.com