“Zaman kalbimizde can vermiş gibi
En güzel renklerle süslenir mekân…”
(AsımBezirci)
Can Yücel yazdıydı bu dizeleri;
“Gülmek bir erdemse Asım
gülerdi gülmek için değil
papatyalar açarcasına
o Erzincanlı yüzünde
çalışmanın şavkıyla ışırdı gözleri
bugün tek başına da olsa
yarın el ele
garip bir kuştu Asım
zümrüdü-anka
küllerini seveyim
öpe savura”
**
Asım Bezirci…
Bir edebiyat tarihçisidir, eleştirmendir, nadide araştırma-inceleme- derleme yazarıdır.
“Okurunu yetiştiren bir öğretmendir” derler onun için.
Dilimize çok önemli katkılarda bulunmuş bir dil bilimcidir de.
Aralarında; “Varoluşçuluk”, “Felsefe Bilim ve Din”, “Sosyalizm ve Edebiyat”, “Halkın Ekmeği”, “Asıl Adalet” gibi çok önemli kitapları Türkçe’ye kazandırmış bir çevirmendir, “edebiyatımızın ağır işçilerinden biridir!”
Tahir Şilkan “Edebiyatımızın kırk ayaklı karıncasıdır”
demiştir.
Bugün eğer Nâzım Hikmet, Tevfik Fikret, Orhan Veli’nin eserlerini eksiksiz okuyabiliyorsak, bunu Asım Bezirci’nin maddi bir karşılık beklemeden yaptığı olağanüstü çabaya borçluyuz.
Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Edip Cansever, Ahmet Haşim, Nezihe Meriç, Oktay Akbal, Nurullah Ataç gibi edebiyatımızın önde gelen kalemlerinin portrelerini/ biyografilerini de en iyi o yazmıştır.
17 kitaba, 11 çeviriye imza atmıştır.
Çalışmak, bilginin peşinde koşmak, üretmek; onun için hayatın ta kendisiydi.
İki yıl hapisliği vardır.
Ama devrimci tavrından asla ödün vermemiştir.
Namuslu aydınlarımız arasında yeri, ilk sıralardadır.
O, 28 yıl önce yoldaşlarıyla yakılarak katledildiği güne kadar mücadele bayrağını yere düşürmemiştir.
**
Şair Şennur Sezer, 8 Haziran 2000 tarihli Cumhuriyet’teki yazısında bakın ne yazmış;
“Asım Bezirci, çalışkan bir yazardı. Son yazısını 2 Temmuz 1993 günü saat 14.00’te yazdı. Madımak Oteli’nde. Bu yazı, otelde kuşatılan sanatçıların durumunu yetkililere duyurmak amacıyla düzenlenmiş bir bildiriydi. ‘Gelişen olaylar nedeniyle yetkililere ulaştırılamayan’ bu metnin fotokopisine bakıyorum. Asım Bezirci’nin özenli yazısı, okurlarına, dostlarına imzaladığı kitaplardaki kadar serinkanlı. Anlatımı eleştirilerindeki tutarlı ve yan tutmaz tavırda:
Pir Sultan Abdal Derneği’nin aldığı karar uyarınca Sivas’ta büyük halk şairi Pir Sultan Abdal’la ilgili bir sanat ve kültür etkinliği düzenlenmiştir. 1-4 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek bu etkinlik için ilgili ve yetkili makamlardan gerekli yasal izin alınmıştır. Bu etkinliğe ülkemizin ünlü, değerli sanatçıları ile uzman araştırmacı yazar ve bilimcileri çağrılmıştır. Etkinliğin ilk günü, önceden duyurulan program gereğince demokratik bir ortamda yasalara uygun biçimde gerçekleştirilmiştir. Sivas Valisi Sayın Ahmet Karabilgin de etkinliğe katılarak laikliğe, insan haklarına, inanma ve düşünme özgürlüğüne saygılı bir konuşma yapmıştır. Etkinliğin ikinci günü programın devamının uygulanması yasaları çiğneyen ve iki bin kadar olduğu tahmin edilen bir bağnazlar topluluğunca engellenmiştir.”
**
Rıfat Ilgaz,
’40 kuşağı’ toplumcu gerçekçi şairleri arasında yer alır.
Yazardır. Mizahçılığı popülerdir.
Çileli bir yaşama sahiptir.
Edebiyatın her türünde ürün vermiştir Rıfat Ilgaz.
70’e yakın yapıt kazandırandır.
Şiir, roman, öykü, tiyatro oyunu, çocuk kitapları, anı, makale…
**
“Kaptan” Attilâ İlhan’ın tanımlamasıyla “Fedailer Kuşağı’’ndandır.
Edebiyat ortamına birbirinden değerli kitaplar armağan etmiştir.
“Hababam Sınıfı”, efsanedir…
Eğitimcidir Ilgaz.
82 yıllık yaşamına yaklaşık 80 kitap sığdırmıştır.
Sosyalist bir aydındır, faşizme karşı mücadele bayrağını yere düşürmemiştir.
1940’lı yılların savaş koşullarında, şiirle başladığı edebiyat hayatına mizah dergiciliğiyle devam etmistir.
O yıllardan, vefatına kadar şiir, hikaye, roman, senaryo, çocuk romanları, tiyatro oyunları ve anı türünden yazdığı kitaplarla bir dönemin “sicilini tutmuştur” edebiyat eleştirmenlerine göre.
Bu üretkenliğinin ve muhalif tavrının bedelini fazlasıyla ödemistır.
Sayısız gözaltı yaşadı, tutuklandı, işkence gördü, mesleğinden uzaklaştırıldı, sürgüne gönderildi. Fakat Rıfat Ilgaz yılmadı onuruyla var oldu, mücadeleyle hayatta kaldı.
**
Rıfat Ilgaz-Asım Bezirci dostluğu muhteşemdir.
Rıfat Ilgaz;
“Asım benim çok eski dostum.
Benim için yıllarca çalışıp kitaplar yazan değerli bir yazar. (…) Gözlerinin önünde 81’de kelepçeliyim. Asım yanımda
Türkiye’de yaşama da ve ölüme de inanılmıyor.
Asım Bezirci yaza yaza kayboldu gitti işte. İnsanca yapabileceğimiz tek şey, şimdi Asım’ı saygıyla anmak… ”
(Asım Bezirci’ye Saygı / Ağlatmayın Beni Derdim Büyüktür” adlı kitabın arka kapağından)
**
Sivas katliamının ardından dostlarını ve Asım Bezirci’yi yitiren Rıfat Hoca “yaşamanın bir anlamı artık kalmadı” demiş,
bir hafta sonra yaşamını yitirerek aramızdan ayrılmıştı.
Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz, babasının, 2 Temmuz 1993’teki Sivas katliamından 5 gün sonra üzüntüden hayatını kaybettiğini açıklamıştır.
Aydın Ilgaz; “babam, ‘dünya insanlık tarihinde hiçbir zaman düşünürler, yazarlar, aydınlar bir binaya toplanıp, üzerlerine benzin dökülmedi. Bu bizim ayıbımız’ dedi ve ertesi gün öldü” diye konuşmuştur.
**
2 Temmuz 1993…
Utancın yıldönümüdür.
Tarihimizde kara bir lekedir.
Yüreğimizde dinmez sızıdır Madımak katliamı.
Ne diyordu ozan;
“Kalbin varsa türkü yakarsın /Kalbin yoksa insan”
O gün, insanlık yandı.
O gün Rıfat Ilgaz’ın dostları, Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Metin Altıok, Behçet Aysan, Hasret Gültekin, gençler, yiğitler katledildi.
28 yıldır Madımak’ın ateşi sönmüyor…