İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in basınla buluşmasına giderken kafamda şu soru dönüp durdu:
Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi, gerçekten İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne mi devredilecek. Bu soru önemli… O kadar çok iddia uçuşuyor ki ortalıkta, ‘orası yıkılacak, polise verilecek’ diyeni mi ararsın, yoksa ‘Atatürk’ün ismini silecekler’ iddiasında bulunanı mı?
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Hal böyle oyunca tedirgin oluyor insan.. Oysa Vali bey bu konuda açıklama yaptı, “Kültür merkezinde geçici olacak emniyet… Hiçbir düzen bozulmayacak. Kısa bir süre için” dedi ama beynimi kemiren endişeler bitmiyor.
Çünkü birçok İzmirli gibi, kültür merkeziyle haşır neşir olmam, delikanlılık yıllarıma kadar gidiyor. O kadar severim orayı… İhmal de etmem, sergiye gider, konser izler, tiyatroyla sanat yolculuğuna çıkarım.
Bu yüzden bir sanatsever olarak mabedimdir benim… Binlerce İzmirli gibi.
Kuşkum şurada:
Düşünsenize zemin katta polis ekipleri nöbette, üstteki sahnede ise aykırı bir sanatçı temsil veriyor.
***
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger tutarlı bir insan, babacan bir adam… Gazetecilerin birçok sorusuna samimiyetle yanıt verdi.
Şu vurgusu önemliydi:
“Depremden sonra görüldü ki, İzmir’in bina envanteri çok kötü… Birçok kamu binası kullanılamaz halde… İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne de yer bulmamız gerekiyor. Yoğun araştırma yaptık, ancak uygun bina bulamadık… Eski Sümerbank’ın olduğu geniş alana, polisin bütün birimlerinin toplanacağı İzmir Emniyet Müdürlüğü kompleksi yapılacak. Ancak bu hemen olacak bir şey değil… Bu geçici süreçte de, polis birimlerinin bir araya olacağı tek sağlam bina Atatürk Kültür Merkezi… Burada tadilat yapılmayacak, bina hiçbir değişikliğe uğramayacak. Emniyet Müdürlüğü buranın fiziki şartlarına uygun çalışacak. Bu konuda içiniz rahat olsun. Ayrıca karşı çıkanlar sadece konuşuyor, kimse bir önerine bulunmuyor. Başka bir bina varsa bizim bilmediğimiz, söyleyin oraya taşıyalım.”
Bizim toplum olarak en büyük özelliğimiz, karşı çıkmak, o kadar… ‘Bir önerin var mı’ diye sorulduğunda, baka kalıyoruz.
Vali bey haklı, eleştirmekten öte yardımcı olmalıyız.
Ben de içime sindiremiyorum bu durumu ancak polis kardeşlerimizin de bir çalışma merkezine ihtiyacı var. İçinizde başka bir önerisi olan varsa Valilik’le temasa geçsin.
Benim aklıma gelmiyor ama bir alternatif olmalı..
Çünkü, ortak akla inanan bir yönetim kadrosu var İzmir’in… Elimizi taşın altına koyup yardımcı olmalıyız onlara…
Yoksa, Atatürk Kültür Merkezi’ne İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün taşınması kaçınılmaz olacak.
Karar verilmiş ancak alternatif sunarak değiştirmek elimizde…
***
Bütün bunlar hallolur, hayat doğru akışını bulur ortak bir sonuca varılır ancak bir sorun var ki hayati, gençlik gücümüzü eritecek kadar git gide yayılıyor.
Sözünü ettiğim tehlike, uyuşturucu bağımlılığı… Ve İzmir, ülkemizdeki diğer şehirler arasında en riskli, en yoğun olanı… Hatta birincisi…
Vali Köşger’in söylediğine göre, her 10 gençten sadece 1’i rehabilite edilebiliyor. Diğer 9 genç, uyuşturucu müptelası olup çıkıyor.
Bu konuda İzmir Emniyet Müdürlüğü ve Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği içinde bir süredir… Bazı önemli adımlar atılmış, hatırı sayılır bir mesafe alınmış ancak hala tehlike var.
Tam anlamıyla önüne geçebilmek, toplumsal mücadeleyle mümkün…
Ailelere büyük iş düşüyor.
Özellikle anne figürü çok önemli…
Çünkü evladını en iyi tanıyan annesidir… Ondaki değişimi, kötüye giden karekteristik gelişimini, gerginliğini en iyi anne keşfeder.
Bu amaçla “narkotik anne” uygulaması hayata geçmiş… Evladını sürekli izleyerek, onu bir müptela olmadan önce bataklıktan çekip çıkarması öncelikli mücadele…
Bu savaştan galip çıkabilmek için güvenlik güçleriyle okul yönetimi ve ailenin işbirliği çok önemli…
Vali Köşger, projeden iyi sonuç alabilmek için titiz bir süreç yönetildiğini, çabaların sonuç vermeye başladığını belirtiyor.
***
Sağlıklı bir toplumun temeli çocukluk yıllarından atılıyor. Uyuşturucu kartelleriyle mücadele ise bu temelin en önemli ayaklarından biri…
Zira, gözünü para bürümüş insanlık dışı mahluklar, çocuklarımızı, gençlerimizi avlamak için pusuda bekliyor.
Bu uğurda ellerine geçen her imkanı kullanacak kadar şerefsiz bir yeraltı dünyasıyla karşı karşıyayız…
Bunlar, çocukları uyuşturucuya alıştırmak için ‘oyunu’ bile kullanıyor, yapamayacakları yok…
Bir arkadaşım anlatmıştı: “Kırtasiyelerde satılan pullara bile uyuşturucu bulaştırmışlar. Pulun yapıştan kısmını renkten renge boyayıp cazip hale getirmişler… “
Yani çocuk yaladıkça uyuşturucuyu da alıyor tazecik bedenine…
Bunlar gibi daha binlerce numara…
**
Tüm tartışmaların ötesinde bence en kutsal mücadele uyuşturucuyla savaş…
Uyuşturucuyu çocuklarımızdan uzak tutabilirsek eğer, şiddetin de önüne geçeriz, gaspın da, soygunların da…
Vali Köşger yüreğimize ayna tuttu ve bir toplumsal gerçekle yüzleşmemizi sağladı. Sonrasında da şu mesajı verdi:
“Bu beladan kurtulmanın yolu, ailelerle birlikte basının da mücadelemize destek vermesi. Bu savaşta ne kadar kararlı olursak, başarı o kadar yakındır. Daha yaşanır biz İzmir için el ele vermeliyiz.”
O zaman, kötü tohumları, evlatlarımızın bedenlerini ele geçirmeden, kökünden kurutmalı.
Korku dolu yaşamaktansa, canavarın yüreğini söküp çıkarmak, evladır, önceliklidir.
———-
Hürol Dağdelen
hurol90@gmail.com