Gerçek adıyla Anna Vadimovna Sorokin, 91 yılında doğmuş bir Rus vatandaşı. Son yılların en büyük dolandırıcılık suçlaması sonucu 2017 yılında tutuklanan Sorokin toplamda 12 yıl hapis cezasına mahkum olur. Babası zengin bir Alman kızı gibi davranarak, Anna Delvey hayali kimlikliğiyle önce New York sosyetesine girer. Milyar dolarlık servetli nüfuzlu insanlardan bir çevre kurarak hayali bir projeyi hayata geçirmekten bahsetmeye başlar. Sanatçıların her türlü aktivitesi için özel bir kulüp kurma projesi adı altında bağışlar talep eder. Bankalardan ve şahıslardan toplamda 22 milyon dolarlık kredi sağlamaya çalışır. Fortress Yatırım grubu bu krediyi sağlamayı kabul eder. Ön ödeme bile yapar.
Mantık sınırlarını zorlayacak bir hikaye. Yirmili yaşlarda genç bir kızın, gözü kara bir şekilde otokontrolü yitirmeden, insanları manipüle etmesi hayret veriyor. Manhattan Dergisinde çalışan muhabir Vivian Kent olayın basında yer almasına ön ayak oluyor. Başlangıç ve gelişimi onun cephesinden izliyoruz. Manhattan ise gerçekte New York Magazine’in dizideki temsilcisi. Dergi yönetiminin ısrarla istediği “MeeToo” hareketi haberlerini samimi bulmadığı için Vivian, Rikers Adası hapishanesinde tutuklu olan Anna hakkındaki haber üzerine ısrarcı oluyor.
“How To Get Away with Murder” dizisinin yaratıcısı Shonda Rimes akıcı üslubuyla 9 bölümlük bir Netflix mini dizisi ortaya çıkarmış. Bugün ve geçmiş olaylar arasındaki hızlı geçişler, üst sınıfın görkemli yaşamı, pahalı mekanlar, güzel kentler seyirci için ilginç arka plan yaratıyor. Seyir zevki artıyor. Hikayenin kahramanı olan Anna içinde zenginlik ve güç tutkusu psikolojik bir rahatsızlığa dönüştüğünden, büyük risklere girerek frensiz bir kamyon gibi yokuş aşağı iniyor. Biz hikayeyi geriye dönüşümlerle izlediğimizden, ön planda bir gazete içindeki cinsel ayırımcı politikaları güncel olarak yakalıyoruz. Araştırmacı gazeteciliğin ne kadar zor bir iş olduğunu bir kez daha Vivian kimliğinde görüyoruz. Israrla, sabırla, inanarak bir konu üzerine gitmek gerçeği yazabilmek her gazetecinin harcı değil diyoruz.
Üst sınıf zenginlerin yüzeyselliği şaşırtıyor. Gerçek bir hikaye olmasa kurmaca olarak rahatlıkla kabul edilebilecek bir durum. Kolayca bir iki akıllı sözcükle ikna olmaları farklı durumlarda defalarca karşımıza geliyor. Aralarındaki kişisel ağlar o kadar yüzeysel ki, biraz aklını ve cesaretini kullanan araya sızabiliyor.. Sonuçta Anna mı çok zeki yoksa zenginler mi inanmaya hazırlar ? karar seyirciye kalıyor. Anna diğer taraftan sosyal medyada fenomen olarak başkalarının özendiği hayatı yaşayan ikonik bir kukla.
Oyunculuklarda Ozark dizisinden tanıdık Julia Garner, Anna karakterinde mükemmel. Kullandığı doğu Avrupa aksanlı konuşmadan tüm beden diline kadar gerçek karaktere (muhtemelen) dönüşmüş. Mücadeleci gazetecide Anna Chlumpsky kadar yaşlı muhabir arkadaşlarında Anna Deavere, Leff Perry ve Terry Kinney karakterlerinin hakkını veriyorlar.
Mantıken açık noktalar bırakmasına karşın ana hatlarıyla gerçek bir olayı döküdrama tadındaki mini diziyi, Kapitalizmin nasıl bir hastalık olduğunu, Anna’nın ise sadece bir semptom olduğunu anlamaları için izlemenizi tavsiye ediyorum. Dipnot Netflix telif hakları için Anna Sorkin’e 320 milyon verdiği söyleniyor.. Anna bence kazanan ve haklı..