İklim değişikliğinin etkileri tarımda artık daha görünür oldu. Daha önceleri iklim değişikliğinin etkilerine inanmayan köylüler artık kuvvetle bundan bahsetmeye başladılar. Nasıl bahsetmesinler ki? Artık ürünleri azalıyor ve kalite de düşüyor. Kalite artırmak da emek ve para gerektiriyor yani maliyetleri arttırıyor. Maliyet artınca tarla fiyatlarının da artması gerekirken, artmayınca üretici römorklara koyduğu ürünleri dökmek zorunda kalıyor veya ekmeyi-dikmeyi bırakıyor.
Ağaç artıyor ürün azalıyor
İklim değişikliğine bağlı olarak değişen hava koşullarından en çok etkilenen ürünlerden birisi de zeytin. Türkiye’nin zeytin ağaçlarının bir kısmı yapılan enerji yatırımları, taşocakları, toplu konut, yol yapımları nedeniyle kesilse de toplamdaki ağaç varlığı her yıl artarken zeytin ve zeytinyağı üretimi iklim krizi nedeniyle aynı oranda artmıyor, hatta azalıyor.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin çalışmasına göre Türkiye’nin zeytin ağacı varlığı geçen yıla göre yüzde 4 artarak 188 milyon 749 bin ağaca ulaştı. Bu ağaçların 159 milyon 352 bini zeytin veren, 29 milyon 397 bini meyve vermeyen ağaçlar.
Kötü bir sezon olacak
Önemli oranda zeytin üreticisi olan İzmir, Aydın, Manisa illerinde geçtiğimiz kış yağışlar çok iyiydi. Ayni şekilde kışın zeytin ağacının gereksinim duyduğu soğuklar da oldu. Hatta birkaç kez kar bile yağdı. Zeytin ağaçlarının çiçeklenme döneminde hava sıcaklıkları geçen yıl olduğu gibi 40 derecelere de çıkmadı. Genellikle 35 derecenin altında seyretti. Hatta haziran ayı sonuna gelinmesine rağmen çok sıcaklar yeni yeni başladı.
Olumsuz olarak ise mayıs ayında yağmurların yağmamasını gösterebiliriz. Bizim de Kuşadası’nda zeytinliklerimiz var. Çiçeklenme dönemi gittiğim de ağaçlarda yeterince çiçek olduğunu da gördüm.
Çiçekler dökülünce bir de baktım kiiii ağaçlarda tohur (dane) yok. Beni bir telaş aldı. Sağa sola telefon etmeye başladım, çeşitli bölgelerden aradığım zeytin üreticileri benim gördüğümün aynısını söylediler. Söylediklerine göre rekolte üçte iki oranında az. Sanki yok yılı. Nedenini birkaç kişiye sorduğunda nisandan yağmurların kesilmesi ile oluşan kuraklık nedeniyle zeytinin beslenemediğini, bir de o dönemde esen ters rüzgarların tohur tutulmasına engel olduğunu söylediler.
Bütün bu olaylar bizi iklim değişikliğine götürüyor. İklim krizi sofralık ve yağlık zeytin üretimini artık karlı olmaktan çıkardı. Eskiden iki senede bir veren yağlık memecikler artık üç-dört senede bir vermeye başladılar.
Zeytin üç-dört senede bir veriyor ama masraflar ayni. Her yıl çifti sürülüyor, gübresi-ilacı atılıyor, budaması yapılıyor. Maliyetler tavanda gelir tabanda. Bu durum karşısında ağaçları keseme eğiliminde olan binlerce üretici var.
Daha fazla destekleme gerekiyor
İklim krizini üreticiler yaratmadılar ancak ceremesini çekiyorlar. Bu durumda üreticilerin üretimden vazgeçmelerini önlemek için daha fazla desteklenmeleri gerekiyor. Halbuki yapılan desteklemelerin yetersiz olması sektöre büyük zarar veriyor. Zeytincilik sektöründe kullanılan girdilerden başta gübre, ilaç, akaryakıt ve enerjinin ucuzlatılması gerekiyor.
Zeytin ve zeytinyağı sektöründe desteklemeler, çeşitli kalemlerde veriliyor ancak küçük aile işletmeciliğinin yoğun olması nedeniyle verilen desteklerin çok küçük bir kısmı üreticinin faydasına sunuluyor. Toplam zeytin danesine de destekleme yapılmasına rağmen etkisi çok düşük kalıyor.
Bu durumda zeytinyağına verilen primin kilo başına en az 5, dane de ise en az bir lira olması gerekiyor.
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
mail; harunrasituysal@gmail.com