İmar ve yapı güvenliği
Toplam 13 milyonu aşkın kaçak yapıyı yasal hale getirecek İmar Barışı süreci başladı. İzmir’de de yüzbinlerce kaçak bina yasallaşacak.
Önce konuyla ilgili bilimsel meslek odasının görüşlerine bakalım.
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Alınç süreci değerlendiren bir rapor hazırladı.
Rapor özetle şöyle:
***
“Bir Deprem ülkesinde, özellikle çok yakında gerçekleşmesi bilimsel olarak kesinlik kazanmış bir İstanbul Depremi söz konusuyken böylesi bir çalışma, akla, mantığa ve vicdana aykırıdır.
‘Yapının depreme dayanıklılığı ve yapının fen ve sanat norm ve standartlarına aykırılığı hususu yapı malikinin sorumluluğundadır’ deniyor.
Vatandaşın can ve mal güvenliğini tesis etmek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin asli görevidir.
Deniyor ki ‘Ortaya çıkacak kaynak Kentsel Dönüşümde sıfır faizli kredi olarak belediyelere kullandırılacak.’
Şimdi bir düşünelim, bir belediye çarpık kentleşmenin olduğu bir bölgede kentsel dönüşüm çalışması yürütmek isterse neyle karşılaşacak? 2-3-4 kat imar izni olan bölgeler 5-6-7 katlı yapılarla dolmuş durumda.
Yapı kayıt belgesi sayesinde elektrik, su, doğalgaz aboneliğini yasal olarak yaptırmış, parayı basıp kat mülkiyetini tesis etmiş bir vatandaşı daha azına razı gelmeye nasıl ikna edeceksiniz?
Kentsel dönüşüme kaynak üretmeye çalışırken Kentsel dönüşümü büyük bir çıkmaza sokmayı başarmamıza çok az kaldı.
***
İzmir’de hızla devam ediyor fakat diğer illerde de farklı olduğunu zannetmiyorum, pek çok yapının çatısı açılmış yeni kat için demiri bağlanmış durumda.
Kimse de gelip; “Hayırdır hemşerim ne yapıyorsun sen?” demiyor, diyemiyor.
Yapı Kayıt Belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslara dahi yazmışlar;
‘İnşaat halindeki yapılarda 31/12/2017 tarihi itibari ile bitmiş olan kısımlar için ilave inşaat alanı ihdas etmemek şartı ile Yapı Kayıt Belgesi verilir ve Yapı Kayıt Belgesi verilen kısımların eksik inşaat işleri tamamlanabilir.’
Kim, nasıl belirleyecek bu ilavenin daha sonra yapıldığını belli değil. Vatandaşlar alıştı artık, bu ülkede imar kanuna uymazsan hiçbir şey olmuyor, hatta mütemadiyen ödüllendiriliyorsun.
Hal böyle olunca hangi tarihten önce yapıldığı onların da umurunda değil.”
***
Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda olan İzmir gibi Türkiye’nin büyük bölümünde yapı güvenliği hayati bir konu.
Bilimsel meslek odalarının uyarıları ciddi ve hatta vahim.
Yapıların bilimsel anlamda güvenliğini sağlama yönündeki çalışmalar hayati öneme sahip.
Herkesin yaşadığı yerin oturma iznini alması ve kafasının rahat olması elbette önemli.
Ama daha da önemlisi insanları hem ruhsatlı hem de teknik anlamda güvenli yapılarda yaşatabilmek.