Orta Asya’da yapılan arkeolojik araştırmalarda kayalar üzerinde ve çok eski dönemlere ait kurganlarda bulunan eşyalarda at figürlerine rastlanması ve eski destanlardaki anlatımlarda at unsurunun geniş yer tutmasından anlıyoruz ki Türk Kültüründe atın özel bir yeri var.
Alman tarihçi Portriatz “Eski Çağlarda At” adlı eserinde atın M.Ö. 6000’li yıllarda Türkler tarafından evcilleştirildiğinden bahseder. At eski Türk sporlarının neredeyse ana unsurudur.
Atla tanışıklığımız her ne kadar binlerce yıl geriye dayansa da Türkiye tüm dünyada uygulandığı standartlardaki at yarışları ile 19. Yüzyılın ortalarında İzmir’de tanıştı.
***
Tarihsel kayıtlarda İzmirli Levantenler tarafından organize edilen at yarışlarının geçmişi 1840’lı yıllara kadar dayanıyor.
O yıllarda belli bir takvime bağlı olmamakla birlikte özel ve önemli günlerde mutlaka at yarışları düzenleniyordu.
O özel günlerden biri de Padişah Abdülmecid’in 1849 tarihli İzmir ziyaretidir. Bu ziyaret nedeniyle Bornovalı Levanten Charlton Whittall ve yine Bornova’da yaşamakta olan İskoçyalı James Borthwick Paterson tarafından at yarışları düzenlenmiş ve Padişahın büyük takdirini toplamıştı.
Bugünün şerefine İzmir’deki atçılık camiası, Sultan için başkent İstanbul’a biri İngiliz, diğeri Arap olmak üzere iki tay gönderdi.
Bu olay, Türkiye’de at yarışçılığının dönüm noktası olarak kabul edilir. Yapılan sözlü tarih çalışmaları sayesinde o tarihlerde hem bay Whittall’ın hemde Bay Paterson’un Bornova’daki muhteşem köşklerinin hemen arkasında birer at harasının bulunduğu bilinmektedir.
Bay Whittall’ın kızının evlenmesi nedeniyle atlar Şirinyer’e taşınmış ve at harasının yerine o dönemde damadın adıyla anılan, günümüzde ise Ege Üniversitesi’nin mülkü olan Wilkinson Köşkü yapılmıştır.
Sultan Abdülmecid 1853 yılında bir kez daha İzmir’e geldi. Bu ziyareti sırasında Bornova’daki Baltazzi Ailesi’nin köşkünde misafir olan Padişahın at yarışlarına ilgi duyduğunu bir önceki ziyaretinden iyi bilen İzmirli Levantenler, sultanın şerefine büyük bir koşu daha düzenleyip, İngiliz ve Arap atlarını ayrı ayrı yarıştırarak, kazananlara büyük ikramiye vermişlerdi.
Yarışlardan etkilenen sultan, İzmir’deki at yarışlarının daha düzenli olarak organize edilmesini teşvik etmek amacıyla hazineden her sene 20 altın verilmesini emretmişti. Sultan Abdülmecid’in bu teşviğinin ardından İzmirli Levantenler programlarına bir de “Sultan Kupası Koşusu” ilave ettiler.
19. Yüzyılın ilerleyen yıllarında Levanten Paterson ile Refik Evliyazade’nin önderliği ve Bucalı Bay Rees ile Bornovalı Bay Whittall’ın katkılarıyla kurulan Smyrna Races Club (SRC) sayesinde at yarışları sporu İzmir’de kurumsal hale geldi.
***
Prof. Dr. Rauf Beyru “19.Yüzyılda İzmir” adlı kitabında at yarışları ile ilgili olarak “Özellikle Buca, Bornova gibi yabancıların kalabalık olduğu yerleşmeler yakınındaki düzlüklerde o dönemde zaman zaman böyle yarışlarla karşılaşılır. Halkapınar yöresindeki düzlük, bir yandan mesire yeri niteliğini korurken, bu çeşit sportif etkinliklere de sahne olmaktadır” şeklindeki notlarla İzmir’de ilk at yarışlarının düzenlendiği yer olarak Bornova ve Buca’yı işaret etmiştir.
***
Bornova, at yarışlarında da öncü şehir. Prof. Dr. Rauf Beyru, hocamızın bu tespitini biraz daha ileri götürme cüretiyle 1781 yılına ait bir gravür ve muhtemelen 1850, 60’lı yıllara ait iki görseli okuyucularımın dikkatine sunarım. Gravürde cirit oyununun tasvir edildiği, kartpostalda ise günümüzdeki anlamda at yarışları pistinin fotoğraflandığı her iki görsel de bugün İzmir Adliye Binası ve çok sayıda gökdelenin bulunduğu ve o tarihlerde Bornova sınırları içindeki aynı yere ait. İzmir’de günümüzdeki anlamda ilk at yarışlarını düzenleyenlerin Bornovalı Levantenler oluşundan ve görsellerden anlıyoruz ki futbol, atletizm, bisiklet yarışları ve golf gibi pek çok spor dalında ilklerin şehri olan Bornova, at yarışlarında da öncü şehirmiş.